Uzman Diyetisyen Nilay Keçeci, birçok uzmana göre güzel bir yüz ve cilt için gerekli olan şeyin kozmetik ürünleri değil tam aksine her zaman elimizin altında bulunan yiyecekler ve gıda maddeleri olduğunu söyledi.
Nilay Keçeci, ''Narenciyeler, yumuşak ve sıkı, gergin bir cilde sahip olmanızı sağlar. C vitamini binlerce güzellik kremi içinde bulunan birinci cilt bakımı içeriğidir. Bu vitamin vücudun kolajen üretmesine yardım eder. Kolajen ise cildinizin temel yapısını şekillendiren proteindir. 35 yaşından sonra kolajen azalınca cildiniz sarkmaya başlar. Portakal, greyfurt, domates cildinizin gerginleşmesine yardım eder.'' dedi.
Uzman Diyetisyen Nilay Keçeci, daha sonra şunları kaydetti; “Kokusunu sevmeyebilirsiniz, ancak yumuşaklığına bayılacaksınız.
Deniz ürünlerinin aktif bileşenleri Omega 3 yağ asitleri, çinko. Herkes balığın sağlımız için faydasını mutlaka duymuştur.
Birçok balık türü ve kabuklu deniz hayvanları, özellikle istiridye ve somon gibi yağlı balık cilt için harika bir yiyecek. Yeterince omega 3 alınınca cildinizde kuruluk ve iltihap olmaz. İltihap cildinizin daha hızlı yaşlanmasına neden olur. Araştırmalar, çok az omega 3 alanların egzema ve sedef hastalığı gibi ihtihabi bozukluklarına daha yatkın olduklarını gösterdi. Omega 3 yağ asitleri ayrıca kalp damarlarını koruyor, dolaşımı düzenliyor. İyi bir dolaşı da cilt sağlığını etkiliyor. Çinko, akneyle savaşmada yardımcı oluyor, yeni hücre yapımına katkıda bulunuyor, cilde hoş bir parlaklık veriyor.”
29 Ocak 2015 Perşembe
İbrahim Saraçoğlu'ndan göbek eriten formül
Birçok kadının şikayetçi olduğu karın bölgesindeki yağlardan kurtulmak mümkün. Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, göbeğinden kurtulmak isteyenlere önemli tüyolar verdi.
-Maydanoz ve limon (Suyunu Sabah kalkar kalkmaz tüketin)
-Doğal domates suyu için (Öğleden sonra bir bardak)
-Akşamları en az yarım saat yürüyüş yapın
Bunları 1 ay uyguladıktan sonra 10 gün ara verin. Sonra yeniden 1 ay uygulayın.
Kalp yağını da eritiyor
Domatesin büyük bir nimet olduğunu belirten Saraçoğlu, "Domates suyu ayrıca kalbiniz dıştan yağ bağlamışsa onu da eritiyor" dedi.
-Maydanoz ve limon (Suyunu Sabah kalkar kalkmaz tüketin)
-Doğal domates suyu için (Öğleden sonra bir bardak)
-Akşamları en az yarım saat yürüyüş yapın
Bunları 1 ay uyguladıktan sonra 10 gün ara verin. Sonra yeniden 1 ay uygulayın.
Kalp yağını da eritiyor
Domatesin büyük bir nimet olduğunu belirten Saraçoğlu, "Domates suyu ayrıca kalbiniz dıştan yağ bağlamışsa onu da eritiyor" dedi.
27 Ocak 2015 Salı
Zayıflarken güzelleşmenin sırrı!
Fazla kilo bir çok kadının hayatında büyük problem. Bunun yanı sıra güzellikte kadınlar için büyük önem taşıyor. Peki zayıflarken aynı anda güzelleşmek istemez misiniz ? O zaman kara üzümünün tadına bakma zamanı.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çelik, gençleşerek zayıflamak isteyenler için kara üzüm tüketmeleri gerektiğini söylüyor.
Prof. Dr. Çelik, yapmış olduğu açıklamada, kara üzüm de bulunan mineral, potasyum, magnezyum ve demirin vücudun bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiğini, zayıflamak isteyen kadınların üzüm tüketmesi gerektiğini, gençleşmek isteyenler için de kara üzümden yapılan cilt maskesini önerdi.
İçerdiği maddelerde güzellik iksiri olarak kullanılabilinen kara üzümün zayıflama diyetlerinde de kullanılabileceğini belirten Hüseyin Çelik, 'Kara üzümün kabuklarında yer alan resveratrol maddesinin birçok önemli yararı vardır. Kadınlar kara üzümü ezip yüzlerine maske yapabilirler. Ezilmiş kara üzümü bir saat yüzlerinde beklettiklerinde cildi taze tutarak, yüz güzelliği de sağlamak ve kırışıklıkları önlemekte faydası vardır. Öte yandan yoğun renginden dolayı ciddi bir antioksidan deposu olan kokulu kara üzümler doktor tavsiyesinde zayıflamada da etkili olmaktadır. Gençleşmek ve zayıflamak isteyen bayanlar güzellik iksiri kara üzüm kullansın' dedi.
Kara üzüm, vücutta yağların erimesine yardımcı oluyor, ayrıca cildin taze ve temiz bir görünmesini sağlıyor. Bir salkım kara üzüm veya buna eş değer kurutulmuş kara üzüm, vücudu ve beyin hücrelerini zindeleştiriyor. Bir kilo üzüm, bin 150 gram süt, 390 gram et, 300 gram ekmek ve bin 200 gram patatese eşdeğerdir. Bu nedenle de aynı zamanda bayanlar için en ideal rejim menüsüdür. (kalorisepeti.com)
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çelik, gençleşerek zayıflamak isteyenler için kara üzüm tüketmeleri gerektiğini söylüyor.
Prof. Dr. Çelik, yapmış olduğu açıklamada, kara üzüm de bulunan mineral, potasyum, magnezyum ve demirin vücudun bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiğini, zayıflamak isteyen kadınların üzüm tüketmesi gerektiğini, gençleşmek isteyenler için de kara üzümden yapılan cilt maskesini önerdi.
İçerdiği maddelerde güzellik iksiri olarak kullanılabilinen kara üzümün zayıflama diyetlerinde de kullanılabileceğini belirten Hüseyin Çelik, 'Kara üzümün kabuklarında yer alan resveratrol maddesinin birçok önemli yararı vardır. Kadınlar kara üzümü ezip yüzlerine maske yapabilirler. Ezilmiş kara üzümü bir saat yüzlerinde beklettiklerinde cildi taze tutarak, yüz güzelliği de sağlamak ve kırışıklıkları önlemekte faydası vardır. Öte yandan yoğun renginden dolayı ciddi bir antioksidan deposu olan kokulu kara üzümler doktor tavsiyesinde zayıflamada da etkili olmaktadır. Gençleşmek ve zayıflamak isteyen bayanlar güzellik iksiri kara üzüm kullansın' dedi.
Kara üzüm, vücutta yağların erimesine yardımcı oluyor, ayrıca cildin taze ve temiz bir görünmesini sağlıyor. Bir salkım kara üzüm veya buna eş değer kurutulmuş kara üzüm, vücudu ve beyin hücrelerini zindeleştiriyor. Bir kilo üzüm, bin 150 gram süt, 390 gram et, 300 gram ekmek ve bin 200 gram patatese eşdeğerdir. Bu nedenle de aynı zamanda bayanlar için en ideal rejim menüsüdür. (kalorisepeti.com)
Morfinden daha etkili
Brezilya'da yapılan bir araştırmada, kahvede varlığı daha önce bilinmeyen morfin benzeri proteinler bulunduğu ortaya çıkarıldı.
Üstelik, etkisi morfinden daha uzun sürüyor.
Ürün kalitesini yükseltmek için kahvenin genetik yapısını inceleyen zirai araştırma şirketi Embrapa ile Brezilya Üniversitesi'nden Felipe Vinecky tarafından yapılan araştırmada, kahvenin bazı yeni özellikleri de keşfedildi.
Bulunan yeni partiküllerin tipik olarak insanlardaki bazı proteinlere benzediğini gören araştırmacılar, bu partiküllerin yapı taşlarını incelemeye karar verdiler.
Araştırmacıların "opioid peptitler" diye adlandırdıkları bu protein parçacıklarının 'morfin gibi Ağrı kesici ve yatıştırıcı etkisi olduğu' belirlendi.
Aradaki fark ise, farelerde yapılan deneylerde bu etkinin daha uzun sürmesi.
Araştırmacılar, yedi tanesi için patent başvurusunda bulundukları bu proteinlerin dört saate kadar etkili olabildiğini, herhangi bir yan etki de gözlenmediğini söylüyorlar.
Embrapa'ya göre, bu buluşun sağlıklı gıda sektörünü büyük oranda etkileme potansiyeli var. Şirket ayrıca, kesime gönderilecek hayvanlarda stresi azaltmakta da kullanılabileceğini söylüyor.
Brezilya Tarım Bakanlığı'na bağlı çalışan Embrapa 2004 yılında kahvenin gen dizilimini bulmuş, bu buluş sayesinde kaliteyi arttırmak için bazı kahve genlerinin birleştirilmesi mümkün olmuştu.
Üstelik, etkisi morfinden daha uzun sürüyor.
Ürün kalitesini yükseltmek için kahvenin genetik yapısını inceleyen zirai araştırma şirketi Embrapa ile Brezilya Üniversitesi'nden Felipe Vinecky tarafından yapılan araştırmada, kahvenin bazı yeni özellikleri de keşfedildi.
Bulunan yeni partiküllerin tipik olarak insanlardaki bazı proteinlere benzediğini gören araştırmacılar, bu partiküllerin yapı taşlarını incelemeye karar verdiler.
Araştırmacıların "opioid peptitler" diye adlandırdıkları bu protein parçacıklarının 'morfin gibi Ağrı kesici ve yatıştırıcı etkisi olduğu' belirlendi.
Aradaki fark ise, farelerde yapılan deneylerde bu etkinin daha uzun sürmesi.
Araştırmacılar, yedi tanesi için patent başvurusunda bulundukları bu proteinlerin dört saate kadar etkili olabildiğini, herhangi bir yan etki de gözlenmediğini söylüyorlar.
Embrapa'ya göre, bu buluşun sağlıklı gıda sektörünü büyük oranda etkileme potansiyeli var. Şirket ayrıca, kesime gönderilecek hayvanlarda stresi azaltmakta da kullanılabileceğini söylüyor.
Brezilya Tarım Bakanlığı'na bağlı çalışan Embrapa 2004 yılında kahvenin gen dizilimini bulmuş, bu buluş sayesinde kaliteyi arttırmak için bazı kahve genlerinin birleştirilmesi mümkün olmuştu.
Etiketler:
içecek,
kahve,
sağlık,
sağlıklı beslenme
Kuru üzüm nelere iyi gelir?
Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, kansızlığa,dişlere,dişetlerine iyi gelen kuru üzüm'ün kemik sağlığı için de tüketilmesinin faydalı olacağını belirtti.
Kuru üzümün sağlıklı kemik gelişimi ve kemik minerilizasyonunun oluşmasını sağlayan bor içerdiğini dile getiren Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, “Bor madeni kimyasal bir element olup kalsiyum, fosfor ve magnezyumun metabolizmasına katkı sağlar ve sağlıklı kemik gelişimi ve beyin fonksiyonları için önemli bir element görevi üstlenmektedir. Kuru üzüm içerdiği demir minerali ile ülkemizde çok sık görülen anemi için tedavide ve oluşmasını engelleme de vazgeçilmez bir besindir. Enerji verirler. İçerdiği yüzde 70 fruktoz şekerinden dolayı karbonhidrat miktarı nedeni ile özellikle gebelik, emziklilik dönemde, çocukluk ve büyüme çağı dönemlerinde artan enerji ihtiyacını karşılamada sağlıklı bir besin alternatifidir. 100g 1 çay bardağı kuru üzüm yaklaşık 325 kalori enerji vermektedir” dedi.
Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, daha sonra şunları kaydetti; “Zayıflığın hastalık olarak kabul edildiği durumda kilo aldırıcı olarak kullanılabilen bir besindir. Kabızlık sorunu yaşayan kişilerde bu şikayetin giderilmasında içerdiği karbonhidrat ve posa yardımcıdır. Göz, diş ve kemik sağlığı için çok faydalı bir besin özelliği taşımaktadır. Pektin yani lif içerikleri yüksektir. İçerdiği pektin ve lif sayesinde yavaş emilen karbonhidratları sayesinde kolesterol düşürücü, kardiyovasküler hastalıklarda faydalı etkileri vardır. Özellikle kolon kanserinde iyileştirici etkileri görülmüştür.
İçerdiği tartarik asit sayesinde minerallerin emilimine yardımcıdır. Yine kolon sağlığı ve emilim mekanizmasında bağırsaklar üzerinde bu asit yardımcıdır. İçerdiği flavanoller sayesinde kanserin tedavisinde anti inflamatuar etki göstererir. Özellikle göze bağlı gelişen nörolojik disfonksiyon bozukluklarında tedavi edici olduğu görülmüştür. İçerdiği flavanoidler antioksidan özellikleri nedeni ile oksidatif stresin oluşmasını önlerler. Fitoöstrojen içerikleri sayesinde osteoporoz olan hastalarda iyileştirici etkileri vardır. Menapoz şikayetlerini azaltıcı fayda göstermektedir. İçerdiği triterpenler diş eti hastalıklarında iyileştirici etki sağlarlar.
Tatlı besinlere alternatif olarak önerilebilecek bir kuru meyvedir. Yine tatlı yapımında şeker eklenmeden sadece kuru üzüm ile yapılan kurabiye ve kekler oldukça tatlı tadı hissettirebilmektedir. Bu sayede daha düşük kalori alınmış olur ve diyabetik tatlılarda kullanılabilir.”
Kuru üzümün sağlıklı kemik gelişimi ve kemik minerilizasyonunun oluşmasını sağlayan bor içerdiğini dile getiren Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, “Bor madeni kimyasal bir element olup kalsiyum, fosfor ve magnezyumun metabolizmasına katkı sağlar ve sağlıklı kemik gelişimi ve beyin fonksiyonları için önemli bir element görevi üstlenmektedir. Kuru üzüm içerdiği demir minerali ile ülkemizde çok sık görülen anemi için tedavide ve oluşmasını engelleme de vazgeçilmez bir besindir. Enerji verirler. İçerdiği yüzde 70 fruktoz şekerinden dolayı karbonhidrat miktarı nedeni ile özellikle gebelik, emziklilik dönemde, çocukluk ve büyüme çağı dönemlerinde artan enerji ihtiyacını karşılamada sağlıklı bir besin alternatifidir. 100g 1 çay bardağı kuru üzüm yaklaşık 325 kalori enerji vermektedir” dedi.
Uzman Diyetisyen Şefika Aydın Selçuk, daha sonra şunları kaydetti; “Zayıflığın hastalık olarak kabul edildiği durumda kilo aldırıcı olarak kullanılabilen bir besindir. Kabızlık sorunu yaşayan kişilerde bu şikayetin giderilmasında içerdiği karbonhidrat ve posa yardımcıdır. Göz, diş ve kemik sağlığı için çok faydalı bir besin özelliği taşımaktadır. Pektin yani lif içerikleri yüksektir. İçerdiği pektin ve lif sayesinde yavaş emilen karbonhidratları sayesinde kolesterol düşürücü, kardiyovasküler hastalıklarda faydalı etkileri vardır. Özellikle kolon kanserinde iyileştirici etkileri görülmüştür.
İçerdiği tartarik asit sayesinde minerallerin emilimine yardımcıdır. Yine kolon sağlığı ve emilim mekanizmasında bağırsaklar üzerinde bu asit yardımcıdır. İçerdiği flavanoller sayesinde kanserin tedavisinde anti inflamatuar etki göstererir. Özellikle göze bağlı gelişen nörolojik disfonksiyon bozukluklarında tedavi edici olduğu görülmüştür. İçerdiği flavanoidler antioksidan özellikleri nedeni ile oksidatif stresin oluşmasını önlerler. Fitoöstrojen içerikleri sayesinde osteoporoz olan hastalarda iyileştirici etkileri vardır. Menapoz şikayetlerini azaltıcı fayda göstermektedir. İçerdiği triterpenler diş eti hastalıklarında iyileştirici etki sağlarlar.
Tatlı besinlere alternatif olarak önerilebilecek bir kuru meyvedir. Yine tatlı yapımında şeker eklenmeden sadece kuru üzüm ile yapılan kurabiye ve kekler oldukça tatlı tadı hissettirebilmektedir. Bu sayede daha düşük kalori alınmış olur ve diyabetik tatlılarda kullanılabilir.”
Çikolata yerine keçiboynuzu tüketin
Uzman Diyetisyen Şebnem Kandıralı, çikolata yerinekeçiboynuzu tüketilmesi önerisinde bulundu.
Kandıralı, şu bilgilere yer verdi:
"Keçiboynuzu lifi 24 polifenolik bileşik içerir, bunlardan \%26'sı flavonoidlerdir. Flavonoidler çok güçlü antioksidan özellik gösteren bitkisel bazlı bileşiklerdir. Keçiboynuzu aynı zamanda belirgin miktarda antioksidan bileşikler olan kuersetin ve mirisetin içerir. 1 adet orta/büyük boy keçiboynuzu yaklaşık 31 kaloridir.
Keçiboynuzu bir kimyasal olan tanenlerden gallik asit içerir, analjezik, anti bakteriyel, anti alerjik, anti viral, antioksidan ve antiseptik özellik gösterir. Gallik asit çocuklarda çocuk felcini önlemede ve tedavide etkilidir. Keçiboynuzu sindirimi düzenler ve kandaki kolesterol seviyesini düşürür. Hem çocuk hem de yetişkinlerde 15-20 grama kadar keçiboynuzu ishal tedavisinde kullanılır. Yapılan bir çalışmaya göre yüksek kolesterol seviyelerine sahip bireylere çözünmez keçiboynuzu lifi verildiğinde total kolesterolleri \ ve LDL kolesterolleri \%23 oranında düştüğü gözlenmiştir.
Keçiboynuzu kafein içermediği için yüksek tansiyonu olan bireyler tarafından da kullanılabilir. Keçiboynuzunun düzenli kullanımı akciğer kanserini önlemede yardımcıdır. E vitamini içeriği ile öksürük, grip, anemi ve osteoklazi tedavisinde yardımcı olur. Fosfor ve kalsiyum zenginliği sebebiyle osteoporoza (kemik erimesi) karşı savaşır.
Keçiboynuzu çikolataya karşı süt içermeyen bir alternatif olarak laktoz intoleransı veya süt alerjisi olanlara için kullanılır. Çikolataya göre yağ, kalori ve kafeinden düşüktür, bu anlamda kilo kaybınada yardımcı olur.
Keçiboynuzu doğal olarak tatlıdır çikolata gibi eklenmiş şeker ilavesi içermez. Keçiboynuzu tohumlarından elde edilen tragasol adlı zamk benzeri madde fırın mamülleri, dondurma, jöleler, reçeller, salata sosları, peynir, konserve etler, salam gibi işlenmiş et ürünleri, hardal ve diğer gıda ürünlerinde bir stabilizatör ya da koyulaştırıcı madde olarak kullanılır. Keçiboynuzu tozu kakao tozu veya çikolata yerine kek, kurabiye ya da şekerlemelerde kullanılabilir. Sıcak içecekler kahve yerine keçiboynuzu tozu kullanılarak yapılabilir. Kurabiye veya kek yapmak için damla çikolatalar yerine keçiboynuzu parçaları kullanılabilir."
Kandıralı, şu bilgilere yer verdi:
"Keçiboynuzu lifi 24 polifenolik bileşik içerir, bunlardan \%26'sı flavonoidlerdir. Flavonoidler çok güçlü antioksidan özellik gösteren bitkisel bazlı bileşiklerdir. Keçiboynuzu aynı zamanda belirgin miktarda antioksidan bileşikler olan kuersetin ve mirisetin içerir. 1 adet orta/büyük boy keçiboynuzu yaklaşık 31 kaloridir.
Keçiboynuzu bir kimyasal olan tanenlerden gallik asit içerir, analjezik, anti bakteriyel, anti alerjik, anti viral, antioksidan ve antiseptik özellik gösterir. Gallik asit çocuklarda çocuk felcini önlemede ve tedavide etkilidir. Keçiboynuzu sindirimi düzenler ve kandaki kolesterol seviyesini düşürür. Hem çocuk hem de yetişkinlerde 15-20 grama kadar keçiboynuzu ishal tedavisinde kullanılır. Yapılan bir çalışmaya göre yüksek kolesterol seviyelerine sahip bireylere çözünmez keçiboynuzu lifi verildiğinde total kolesterolleri \ ve LDL kolesterolleri \%23 oranında düştüğü gözlenmiştir.
Keçiboynuzu kafein içermediği için yüksek tansiyonu olan bireyler tarafından da kullanılabilir. Keçiboynuzunun düzenli kullanımı akciğer kanserini önlemede yardımcıdır. E vitamini içeriği ile öksürük, grip, anemi ve osteoklazi tedavisinde yardımcı olur. Fosfor ve kalsiyum zenginliği sebebiyle osteoporoza (kemik erimesi) karşı savaşır.
Keçiboynuzu çikolataya karşı süt içermeyen bir alternatif olarak laktoz intoleransı veya süt alerjisi olanlara için kullanılır. Çikolataya göre yağ, kalori ve kafeinden düşüktür, bu anlamda kilo kaybınada yardımcı olur.
Keçiboynuzu doğal olarak tatlıdır çikolata gibi eklenmiş şeker ilavesi içermez. Keçiboynuzu tohumlarından elde edilen tragasol adlı zamk benzeri madde fırın mamülleri, dondurma, jöleler, reçeller, salata sosları, peynir, konserve etler, salam gibi işlenmiş et ürünleri, hardal ve diğer gıda ürünlerinde bir stabilizatör ya da koyulaştırıcı madde olarak kullanılır. Keçiboynuzu tozu kakao tozu veya çikolata yerine kek, kurabiye ya da şekerlemelerde kullanılabilir. Sıcak içecekler kahve yerine keçiboynuzu tozu kullanılarak yapılabilir. Kurabiye veya kek yapmak için damla çikolatalar yerine keçiboynuzu parçaları kullanılabilir."
26 Ocak 2015 Pazartesi
Bağırsakları rahatlatan 7 süper besin
1.Sarımsak
İnanılmaz prebiyotik özellikler gösteren sarımsak bağırsaklardaki zararlı bakterileri yok eder ve bağışıklık sistemini güçlendirir.
2.Pırasa
Lif ve flavanoid zengini olan pırasa, sindirim sistemini destekleyici enzimler açısından da oldukça değerlidir.
3.Yer elması
Yer elmasının içerisinde doğal bir prebiyotik olan inülin maddesi bulunur. Kalorisiz bir madde olan inülin, tok hissetmenizi sağlar.
4.Turp
Turp, içerisinde barışdırdığı bir bileşik sayesinde bağırsaklardaki yararlı bakterilerin gelişimini destekler. Turp hem kendinizi tok hissetmenizi sağlar hem de sindirimi kolaylaştırır.
5.Kuşkonmaz
Kuşkonmaz kendinizi tok hissetmenizi sağlarken bağırsakladaki bakteriler için de doğal bir ortam oluşturmaya yardımcı olur. Bağırsak duvarını yenieme ve kilo vermede de etkilidir.
6.Havuç
Havuç hem cildiniz hem de bağırsaklarınız için çok faydalıdır. Doğal prebiyotikler içerir ve oldukça güçlü bir besindir.
7.Hintsafranı
Özellikle enflamasyona çok iyi geldiği bilinen hintsafranı veya zerdeçal, bağırsakları iyileştirir ve beyin sağlığını destekler.
23 Ocak 2015 Cuma
Yumurtanın sarısını bozmadan ayırmanın pratik yolu
İşte size yumurtanın sarısıyla beyazını bozmadan ayırmak için pratik bir yöntem!
Pek çok hamur işi tarifinde yumurtanın sarısıyla beyazını ayırmak gerekir. Gel gelelim ya sarısı dağılır, ya beyazı sarısına yapışır, kısacası bir şekilde yapmak istediğimizi başaramayız. İşte oldukça pratik bir yol.
İhtiyacınız olan tek şey bir su şişesi. Yalnız ağız kısmı fazla geniş olmamalı, yoksa yumurtanın sarısı geriye düşebilir.
Bir tabağa yumurtayı nazikçe kırın.
Şişeyi sıkarak içerisindeki havanın bir kısmını çıkarın. Şişeyi sıkarken yumurtanın sarısına yaklaştırın ve sarıyı vakumlayarak şişenin içine çekin.
Daha sonra yavaşça ihtiyacınız olan yere bırakın. Bu kadar basit!
Pek çok hamur işi tarifinde yumurtanın sarısıyla beyazını ayırmak gerekir. Gel gelelim ya sarısı dağılır, ya beyazı sarısına yapışır, kısacası bir şekilde yapmak istediğimizi başaramayız. İşte oldukça pratik bir yol.
İhtiyacınız olan tek şey bir su şişesi. Yalnız ağız kısmı fazla geniş olmamalı, yoksa yumurtanın sarısı geriye düşebilir.
Bir tabağa yumurtayı nazikçe kırın.
Şişeyi sıkarak içerisindeki havanın bir kısmını çıkarın. Şişeyi sıkarken yumurtanın sarısına yaklaştırın ve sarıyı vakumlayarak şişenin içine çekin.
Daha sonra yavaşça ihtiyacınız olan yere bırakın. Bu kadar basit!
Soğuk duş ile kilo verilir mi?
Soğuk duşun birçok kültürde uzun bir geçmişi var. Finlandiya, Rusya, Tayland, Kore ve Japonya gibi ülkelerde bu gelenek hâlâ da sürdürülüyor.
1920'lerde Vincenz Priessnitz isimli bir çiftçi soğuk duşu bir anda ünlü yaptı. Hidroterapi adıyla medikal bir tedavi olarak piyasaya sunduğu soğuk duş konseptinin birçok hastalığa iyi geldiğini söylüyordu. 20. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde ise hidroterapi popülaritesini oldukça yitirdi. Çünkü insanlar doktorlara ve ilaçlara daha fazla güvenmeye başlamışlardı. Bununla birlikte geçerli bir tedavi yöntemi olarak hidroterapi kullanımı devam etti.
Bağışıklığı Güçlendirir:
Soğuk duşlar nezle, grip ve enfeksiyonlara karşı koruyucu bir etki sunuyor. Prag'ta yapılan bir araştırmada haftada 3 kere 14 derecedeki soğuk suya 6 hafta boyunca giren kişilerde 2 tip akyuvar (monosit ve lenfosit) sayısında artış gözlenmiş. Lenfositler bakteri, virüs ve toksinlerin ortadan kaldırılmasında çok önemli bir role sahiptir. Araştırmacılar vücudun kendini ısıtmak istemesi sonucu artan metabolizma hızının bağışıklı sistemini aktivite ettiğini, böylece de daha fazla akyuvar hücresi ürettiğini düşünüyor. Bu yüzden düzenli olarak soğuk duş alanlarda nezle, grip ve hatta bazı kanser türleri riski azalıyor.
Kan Dolaşımını İyileştirir:
İyi kan dolaşımı kardiyovasküler sağlık için çok önemlidir. Soğuk duşa geçmenizle beraber kan dolaşımı iyileşir. Soğuk suyla temas ettiğinde kan damarları daralır. Bu daralma kanın akış hızını artırır. Peki kan dolaşımının iyi olması neden önemli? İyi kan dolaşımı yüksek tansiyonu önler ve kan damarlarını güçlendirir. Kan dolaşımı iyi olduğunda bütün vücut sistemleri daha iyi çalışır, böylece daha iyi görünür ve daha iyi hissedersiniz.
Sıcaklığı Düzenler:
Soğuk duşlar termojeneze (vücut ısısının üretilmesi) yol açan stresin iyi bir formunun oluşmasını sağlar. Böylece vücudunuzdaki onarım sistemleri aktive olur. Eğer kronik olarak soğuk el ve ayaklardan şikayetçiyseniz ya da çok fazla terliyorsanız, soğuk duşu deneyin.
Metabolizmayı Hızlandırır ve Kilo Verdirir:
Kahverengi yağ hücreleri, beyaz yağ hücrelerinin tersine enerji üretiminde sıkça kullanılır. Soğuk suyla temas kahverengi yağ hücrelerinin üretilmesini sağlar. Bu hücreler glikoz yakarak, daha fazla ısı enerjisi üretmeye çalışırlar. Daha fazla kahverengi yağ hücresi daha fazla enerjinin yakılmasına, böylece de daha hızlı kilo kaybına neden olur. Artan kahverengi yağ düzeyi, artan kan basıncı ve vücut sıcaklığı ile beraber kimyasal reaksiyonlar daha hızlı olur. Metabolizma hızını artırmak birçok insanın aradığı şey. Çünkü böylece hem kilo kaybı hızlanır, hem de kas üretimi artar.
Depresyonu Azaltır:
Soğuk duş depresyona yardım etmede ve önlemede de yardımcı olur. Virginia Common Wealth Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre soğuk su beynin mavi noktalarını uyarıyor. Mavi noktalar beynin noradrenalin üretim bölgesi. Noradrenalin ise depresyonu önlemede kullanılan bir hormon.
Lenf Sistemini Güçlendirir:
Lenf sistemi atık maddeleri vücuttan dışarı çıkararak patojenlerle (hastalıklarla) savaşır. Atık maddelerin taşınması lenf sıvısı ile sağlanır. Lenf sıvısının hareketi kasların kasılması ile olur. Soğuk duş bütün vücuttaki kasların kasılmasını sağladığı için lenf sistemi de daha iyi çalışır. Böylece atık maddeler vücuttan daha hızlı atılır. Eğer lenf sistemi iyi çalışmazsa atık maddeler vücudun uç noktalarında toplanır. Bu da çeşitli sağlık sorunlarına neden olur.
Nefesi Derinleştirir:
Soğuk duşun etkisini nefesinizde net bir şekilde hissedeceksiniz. Soğuk duş ciğerleri açarak daha fazla oksijen alınmasını sağlar. Böylece daha az yorgun hissedecek ve spor yaparken daha az yorulacaksınız.
Cildi ve Saçı Sağlıklı Tutar:
Sıcak su cildi ve saçı kurutur. Diğer yandan soğuk su saçı daha parlak, cildi daha sağlıklı yapar. Soğuk su gözenekleri daralttığı için sivilce oluşumunu engeller. Ayrıca detoksifikasyona katkıda bulunarak, toksin ve atık maddelerin ciltten atılmasını sağlar. Böylece cilt daha temiz ve genç görünür.
Enerjiyi ve Canlılığı Artırır:
Duşlarınızı soğuk suyla bitirmenin birçok avantajı var. Eski samuray savaşçılarının her sabah başlarını soğuk suya soktukları bilinir. Bu ruhsal düzeyde bir arınma ritüeliydi. Böylece ruhlarını temizlediklerine ve güne taze bir başlangıç yaptıklarına inanırlardı. Soğuk duş kesinlikle daha canlı ve enerjik yapar. Kalp atmaya başlar ve uykudan kaynaklı letarji ortadan kaybolur.
Hormon Üretimini Artırır:
Soğuk duş hormon bezlerinin aktivitesini artırarak, vücutta daha fazla hormon salgılanmasını sağlar. Örneğin, üreme sisteminde büyük yarar sağlayarak çocuk sahibi olmak isteyenlere yardımcı olabilir. Sperm sayısı sıcaklık arttıkça düşer. Bu yüzden soğuk su bu konuda da işe yarayabilir.
Nasıl Başlamalı?
Derece derece sıcak sudan soğuk suya geçişi sağlayabilirsiniz. Birçok kişi için, ani bir değişiklik kaldırılamayacak kadar büyük bir stres kaynağı olabilir. Soğuk duşu günlük rutine eklemenin iyi bir yolu duşlarınızın son bir dakikasında soğuk suyu açmaktır. (Milliyet)
1920'lerde Vincenz Priessnitz isimli bir çiftçi soğuk duşu bir anda ünlü yaptı. Hidroterapi adıyla medikal bir tedavi olarak piyasaya sunduğu soğuk duş konseptinin birçok hastalığa iyi geldiğini söylüyordu. 20. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde ise hidroterapi popülaritesini oldukça yitirdi. Çünkü insanlar doktorlara ve ilaçlara daha fazla güvenmeye başlamışlardı. Bununla birlikte geçerli bir tedavi yöntemi olarak hidroterapi kullanımı devam etti.
Bağışıklığı Güçlendirir:
Soğuk duşlar nezle, grip ve enfeksiyonlara karşı koruyucu bir etki sunuyor. Prag'ta yapılan bir araştırmada haftada 3 kere 14 derecedeki soğuk suya 6 hafta boyunca giren kişilerde 2 tip akyuvar (monosit ve lenfosit) sayısında artış gözlenmiş. Lenfositler bakteri, virüs ve toksinlerin ortadan kaldırılmasında çok önemli bir role sahiptir. Araştırmacılar vücudun kendini ısıtmak istemesi sonucu artan metabolizma hızının bağışıklı sistemini aktivite ettiğini, böylece de daha fazla akyuvar hücresi ürettiğini düşünüyor. Bu yüzden düzenli olarak soğuk duş alanlarda nezle, grip ve hatta bazı kanser türleri riski azalıyor.
Kan Dolaşımını İyileştirir:
İyi kan dolaşımı kardiyovasküler sağlık için çok önemlidir. Soğuk duşa geçmenizle beraber kan dolaşımı iyileşir. Soğuk suyla temas ettiğinde kan damarları daralır. Bu daralma kanın akış hızını artırır. Peki kan dolaşımının iyi olması neden önemli? İyi kan dolaşımı yüksek tansiyonu önler ve kan damarlarını güçlendirir. Kan dolaşımı iyi olduğunda bütün vücut sistemleri daha iyi çalışır, böylece daha iyi görünür ve daha iyi hissedersiniz.
Sıcaklığı Düzenler:
Soğuk duşlar termojeneze (vücut ısısının üretilmesi) yol açan stresin iyi bir formunun oluşmasını sağlar. Böylece vücudunuzdaki onarım sistemleri aktive olur. Eğer kronik olarak soğuk el ve ayaklardan şikayetçiyseniz ya da çok fazla terliyorsanız, soğuk duşu deneyin.
Metabolizmayı Hızlandırır ve Kilo Verdirir:
Kahverengi yağ hücreleri, beyaz yağ hücrelerinin tersine enerji üretiminde sıkça kullanılır. Soğuk suyla temas kahverengi yağ hücrelerinin üretilmesini sağlar. Bu hücreler glikoz yakarak, daha fazla ısı enerjisi üretmeye çalışırlar. Daha fazla kahverengi yağ hücresi daha fazla enerjinin yakılmasına, böylece de daha hızlı kilo kaybına neden olur. Artan kahverengi yağ düzeyi, artan kan basıncı ve vücut sıcaklığı ile beraber kimyasal reaksiyonlar daha hızlı olur. Metabolizma hızını artırmak birçok insanın aradığı şey. Çünkü böylece hem kilo kaybı hızlanır, hem de kas üretimi artar.
Depresyonu Azaltır:
Soğuk duş depresyona yardım etmede ve önlemede de yardımcı olur. Virginia Common Wealth Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre soğuk su beynin mavi noktalarını uyarıyor. Mavi noktalar beynin noradrenalin üretim bölgesi. Noradrenalin ise depresyonu önlemede kullanılan bir hormon.
Lenf Sistemini Güçlendirir:
Lenf sistemi atık maddeleri vücuttan dışarı çıkararak patojenlerle (hastalıklarla) savaşır. Atık maddelerin taşınması lenf sıvısı ile sağlanır. Lenf sıvısının hareketi kasların kasılması ile olur. Soğuk duş bütün vücuttaki kasların kasılmasını sağladığı için lenf sistemi de daha iyi çalışır. Böylece atık maddeler vücuttan daha hızlı atılır. Eğer lenf sistemi iyi çalışmazsa atık maddeler vücudun uç noktalarında toplanır. Bu da çeşitli sağlık sorunlarına neden olur.
Nefesi Derinleştirir:
Soğuk duşun etkisini nefesinizde net bir şekilde hissedeceksiniz. Soğuk duş ciğerleri açarak daha fazla oksijen alınmasını sağlar. Böylece daha az yorgun hissedecek ve spor yaparken daha az yorulacaksınız.
Cildi ve Saçı Sağlıklı Tutar:
Sıcak su cildi ve saçı kurutur. Diğer yandan soğuk su saçı daha parlak, cildi daha sağlıklı yapar. Soğuk su gözenekleri daralttığı için sivilce oluşumunu engeller. Ayrıca detoksifikasyona katkıda bulunarak, toksin ve atık maddelerin ciltten atılmasını sağlar. Böylece cilt daha temiz ve genç görünür.
Enerjiyi ve Canlılığı Artırır:
Duşlarınızı soğuk suyla bitirmenin birçok avantajı var. Eski samuray savaşçılarının her sabah başlarını soğuk suya soktukları bilinir. Bu ruhsal düzeyde bir arınma ritüeliydi. Böylece ruhlarını temizlediklerine ve güne taze bir başlangıç yaptıklarına inanırlardı. Soğuk duş kesinlikle daha canlı ve enerjik yapar. Kalp atmaya başlar ve uykudan kaynaklı letarji ortadan kaybolur.
Hormon Üretimini Artırır:
Soğuk duş hormon bezlerinin aktivitesini artırarak, vücutta daha fazla hormon salgılanmasını sağlar. Örneğin, üreme sisteminde büyük yarar sağlayarak çocuk sahibi olmak isteyenlere yardımcı olabilir. Sperm sayısı sıcaklık arttıkça düşer. Bu yüzden soğuk su bu konuda da işe yarayabilir.
Nasıl Başlamalı?
Derece derece sıcak sudan soğuk suya geçişi sağlayabilirsiniz. Birçok kişi için, ani bir değişiklik kaldırılamayacak kadar büyük bir stres kaynağı olabilir. Soğuk duşu günlük rutine eklemenin iyi bir yolu duşlarınızın son bir dakikasında soğuk suyu açmaktır. (Milliyet)
22 Ocak 2015 Perşembe
Göbekteki yağlanmalara kalıcı çözüm
Göbek bölgesinde oluşan yerleşmiş yağlarınızdan şikâyetçiyseniz, pasif sound terapisiyle oturduğunuz yerden spor ya da diyet yapmadan yağlarınızdan sıkılaşarak kurtulmanız mümkün.
Bölgesel yağlanmalara meydan okuyan pasif sound terapisi, Metabolizmayı % 70 hızlandırarak 60 saat spor yapmış gibi efor harcamanızı ve vücudunuzdaki biriken yerleşmiş yağların bloke edilmesini sağlıyor.
Günümüzde gelişen teknolojiyle birlikte, güzellik ve sağlık alanında da yeni birçok yöntem uygulanıyor. Bölgesel incelmede en etkili yöntemlerden biri olan Pasif Sound Terapisi bunların başında geliyor. Pasif sound Terapisi; Diyetle verilemeyen kiloları, bölgesel sarkmaları ve özellikle karın yağlanmalarını 40 dakikada yok ediyor.
Yöntemin cerrahi müdahaleye gerek kalmadan enjeksiyonsuz yağ hücrelerini tek seansta yok ettiğini belirten Estetik Uzmanı ve Türkiye’nin ilk Güzellik Koçu Meltem Şarkışlalı ‘’Pasif Sound Terapisi, vücut metabolizmasını şaşırtıp vücuttaki yağ hücrelerini parçalıyor ve tek seans uygulanan bu uygulama sayesinde vücuttaki tüm yağlarınızdan kurtulmak mümkün hale geliyor. Bu yöntemle 60 dakika spor yapmış gibi efor sarf etmeniz sağlanarak hızla kalori harcamanız ve yerleşmiş bu inatçı kilolarınızdan kurtulmanız mümkün oluyor” açıklamasında bulundu.
Oturduğunuz Yerden Yağlarınızdan Kurtulun
Yanlış beslenme, hareketsizlik, genetik faktörler gibi etmenlerin bölgesel yağ birikmesine neden olabildiğini söyleyen Estetik Uzmanı ve Güzellik Koçu Meltem Şarkışlalı, yerleşmiş yağları eriten Pasif Sound Terapisi yöntemi ile ilgili olarak şunları belirtti; “Pasif sound terapisi, özellikle göbek bölgesinde oluşan yağ birikimini önler. Kasları kasılma-gevşeme hareketleri ile sıkılaştırır. Maksimum 40 dakika süren uygulamada, bölgeye bağlanan pedler sayesinde kaslar 60 saat spor yapmış gibi efor sarf ederek göbek yağları simit ve yan simit yağ hücreleri tek seansta yok eder’’ dedi.
Kilo sorunu olan bel fıtığı hastaları da bu yöntemle zorlanmadan kilo verebilecek
Meltem Şarkışlalı, bölgesel incelmenin yanı sıra, kilo sorunu ve bel fıtığı sorunu yaşayan hastaların da hiç yorulmadan ve bel bölgesini zorlamadan yağ hücrelerinden kurtulabileceklerini söyledi. İspanya’dan Prof. Dr. Marcos ve ekibinin, tüm dünyaya yaydığı bu yöntem sayesinde, yağ hücrelerinin kaslarla yer değiştirdiğini belirterek, şöyle devam etti: ‘’Herhangi bir cerrahi müdahale gerektirmeyen bu yöntem, ağrısız ve yan etkisiz olduğu için şeker, troid hastalarında da rahatlıkla uygulanabiliyor. Buna ek olarak, doğru vücut yapısına uygun kas hareketleri ile yapılırsa etkisi çok daha fazla oluyor’’ dedi. (PembeNar)
Bölgesel yağlanmalara meydan okuyan pasif sound terapisi, Metabolizmayı % 70 hızlandırarak 60 saat spor yapmış gibi efor harcamanızı ve vücudunuzdaki biriken yerleşmiş yağların bloke edilmesini sağlıyor.
Günümüzde gelişen teknolojiyle birlikte, güzellik ve sağlık alanında da yeni birçok yöntem uygulanıyor. Bölgesel incelmede en etkili yöntemlerden biri olan Pasif Sound Terapisi bunların başında geliyor. Pasif sound Terapisi; Diyetle verilemeyen kiloları, bölgesel sarkmaları ve özellikle karın yağlanmalarını 40 dakikada yok ediyor.
Yöntemin cerrahi müdahaleye gerek kalmadan enjeksiyonsuz yağ hücrelerini tek seansta yok ettiğini belirten Estetik Uzmanı ve Türkiye’nin ilk Güzellik Koçu Meltem Şarkışlalı ‘’Pasif Sound Terapisi, vücut metabolizmasını şaşırtıp vücuttaki yağ hücrelerini parçalıyor ve tek seans uygulanan bu uygulama sayesinde vücuttaki tüm yağlarınızdan kurtulmak mümkün hale geliyor. Bu yöntemle 60 dakika spor yapmış gibi efor sarf etmeniz sağlanarak hızla kalori harcamanız ve yerleşmiş bu inatçı kilolarınızdan kurtulmanız mümkün oluyor” açıklamasında bulundu.
Oturduğunuz Yerden Yağlarınızdan Kurtulun
Yanlış beslenme, hareketsizlik, genetik faktörler gibi etmenlerin bölgesel yağ birikmesine neden olabildiğini söyleyen Estetik Uzmanı ve Güzellik Koçu Meltem Şarkışlalı, yerleşmiş yağları eriten Pasif Sound Terapisi yöntemi ile ilgili olarak şunları belirtti; “Pasif sound terapisi, özellikle göbek bölgesinde oluşan yağ birikimini önler. Kasları kasılma-gevşeme hareketleri ile sıkılaştırır. Maksimum 40 dakika süren uygulamada, bölgeye bağlanan pedler sayesinde kaslar 60 saat spor yapmış gibi efor sarf ederek göbek yağları simit ve yan simit yağ hücreleri tek seansta yok eder’’ dedi.
Kilo sorunu olan bel fıtığı hastaları da bu yöntemle zorlanmadan kilo verebilecek
Meltem Şarkışlalı, bölgesel incelmenin yanı sıra, kilo sorunu ve bel fıtığı sorunu yaşayan hastaların da hiç yorulmadan ve bel bölgesini zorlamadan yağ hücrelerinden kurtulabileceklerini söyledi. İspanya’dan Prof. Dr. Marcos ve ekibinin, tüm dünyaya yaydığı bu yöntem sayesinde, yağ hücrelerinin kaslarla yer değiştirdiğini belirterek, şöyle devam etti: ‘’Herhangi bir cerrahi müdahale gerektirmeyen bu yöntem, ağrısız ve yan etkisiz olduğu için şeker, troid hastalarında da rahatlıkla uygulanabiliyor. Buna ek olarak, doğru vücut yapısına uygun kas hareketleri ile yapılırsa etkisi çok daha fazla oluyor’’ dedi. (PembeNar)
21 Ocak 2015 Çarşamba
Formda bir kış geçirmenin yolları
Memorial Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Sevil Ürer, kış aylarında hastalıklardan korunma ve formda bir kış geçirmek için önerilerde bulundu.
Vücudunuzun savunma mekanizmasını güçlendirin
Kış hastalıklarından korunmak ve savunma mekanizmasını güçlendirmek için antioksidan özellikleri olan A,C,E vitaminlerin, selenyum, çinko, magnezyum gibi minerallerin, omega-3 ve omega-9 yağ asitlerinin alımını artırmak gerekir. Portakal, mandalina, greyfurt, havuç, kivi, maydanoz, tere, ıspanak, karnabahar, brokoli ve lahana A ve C vitamini zengin besinlerdir. Haftada 2-3 kez ızgara, buğulama şeklinde tüketilen balık omega yağ asitleri, fosfor iyot ve selenyum açısından önemlidir.
Enfeksiyonlara karşı E vitamini
Soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı vücut direncini arttıran diğer bir vitamin ise E vitaminidir. Fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, kuru baklagiller ve yeşil yapraklı sebzeler iyi birer E vitamini kaynağıdır ve yeterli miktarlarda tüketilmesi önemlidir.
Bıçak kullanmayın, haşlama suyunu dökmeyin
Vitamin ve mineraller kış aylarında daha da fazla önem kazandığından, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi sırasındaki kayıplar olabildiğince önlenmelidir. C vitamini en fazla kayba uğrayan vitamin olduğu için, C vitamini içeren besinler bıçakla değil elle kesilmeli ve haşlama suyu kesinlikle dökülmemelidir.
20 dakika güneş vitamin gibidir
Kış mevsiminde azalan güneş ışığı ve kapalı giysiler nedeniyle D vitamini eksikliği de görülebilir. D vitamini kemik ve iskelet sistemi için çok önemli bir vitamindir ve besinlerde pek fazla bulunmaz. Bu nedenle havanın güneşli olduğu günlerde 20 dakika kadar güneş ışığından direkt olarak yararlanmak, haftada 2-3 kez balık tüketmek ve günde en az 2 kez süt ve süt ürünleri tüketmek içeriklerinde bulunan kalsiyum, fosfor ve D vitamini açısından son derece önemlidir.
Güzel bir kahvaltı kilo kontrolüne yardımcıdır
Kış aylarında en önemli sorunlardan biri de kilo artışıdır. Havaların soğuması ile birlikte beslenme şeklinde değişiklikler olmakta, genellikle yağlı ve şekerli besinlere eğilim artmaktadır. Gündüzlerin kısa gecelerin uzun oluşu, azalan fiziksel aktivite ve vücut ısısının düşmesiyle birlikte metabolizma da yavaşlamaktadır. Öncelikle güne sıkı bir kahvaltıyla başlamak hem kilo kontrolünde yardımcı olur, hem metabolizma hızının yavaşlamasına engel olur hem de soğuk havalarda vücut direncini arttırmaya destek olacaktır.
Karbonhidrat olarak kuru baklagilleri tercih edin
Kış aylarında kilo kontrolü için, yağ tüketimine özellikle dikkat edilmeli, katı margarin ve tereyağından uzak durulmalıdır. Kızartma ve kavurmalar yerine ızgara, haşlama pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. Yüksek enerji veren şekerli veya unlu basit karbonhidratlar yerine kepekli ekmek, makarna, bulgur ve kuru baklagiller gibi kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir. Hamur tatlıları ve şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar veya meyve tatlıları tercih edilmelidir.
Kilo artışının en önemli sebebi yetersiz su tüketimi
Kış aylarından kilo artışının bir diğer sebebi de, susama hissimizin azalmasıyla gün içinde su tüketiminin azalmasıdır. Yeterli sıvı tüketimi, vücut ısı dengesinde, vücutta oluşan toksinlerin atılmasında ve metabolizma dengesinin sağlanmasında önemli rol oynar. Dolayısıyla 2-2.5 litre su tüketimine önem verilmelidir.
Vücudunuzun savunma mekanizmasını güçlendirin
Kış hastalıklarından korunmak ve savunma mekanizmasını güçlendirmek için antioksidan özellikleri olan A,C,E vitaminlerin, selenyum, çinko, magnezyum gibi minerallerin, omega-3 ve omega-9 yağ asitlerinin alımını artırmak gerekir. Portakal, mandalina, greyfurt, havuç, kivi, maydanoz, tere, ıspanak, karnabahar, brokoli ve lahana A ve C vitamini zengin besinlerdir. Haftada 2-3 kez ızgara, buğulama şeklinde tüketilen balık omega yağ asitleri, fosfor iyot ve selenyum açısından önemlidir.
Enfeksiyonlara karşı E vitamini
Soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı vücut direncini arttıran diğer bir vitamin ise E vitaminidir. Fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, kuru baklagiller ve yeşil yapraklı sebzeler iyi birer E vitamini kaynağıdır ve yeterli miktarlarda tüketilmesi önemlidir.
Bıçak kullanmayın, haşlama suyunu dökmeyin
Vitamin ve mineraller kış aylarında daha da fazla önem kazandığından, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi sırasındaki kayıplar olabildiğince önlenmelidir. C vitamini en fazla kayba uğrayan vitamin olduğu için, C vitamini içeren besinler bıçakla değil elle kesilmeli ve haşlama suyu kesinlikle dökülmemelidir.
20 dakika güneş vitamin gibidir
Kış mevsiminde azalan güneş ışığı ve kapalı giysiler nedeniyle D vitamini eksikliği de görülebilir. D vitamini kemik ve iskelet sistemi için çok önemli bir vitamindir ve besinlerde pek fazla bulunmaz. Bu nedenle havanın güneşli olduğu günlerde 20 dakika kadar güneş ışığından direkt olarak yararlanmak, haftada 2-3 kez balık tüketmek ve günde en az 2 kez süt ve süt ürünleri tüketmek içeriklerinde bulunan kalsiyum, fosfor ve D vitamini açısından son derece önemlidir.
Güzel bir kahvaltı kilo kontrolüne yardımcıdır
Kış aylarında en önemli sorunlardan biri de kilo artışıdır. Havaların soğuması ile birlikte beslenme şeklinde değişiklikler olmakta, genellikle yağlı ve şekerli besinlere eğilim artmaktadır. Gündüzlerin kısa gecelerin uzun oluşu, azalan fiziksel aktivite ve vücut ısısının düşmesiyle birlikte metabolizma da yavaşlamaktadır. Öncelikle güne sıkı bir kahvaltıyla başlamak hem kilo kontrolünde yardımcı olur, hem metabolizma hızının yavaşlamasına engel olur hem de soğuk havalarda vücut direncini arttırmaya destek olacaktır.
Karbonhidrat olarak kuru baklagilleri tercih edin
Kış aylarında kilo kontrolü için, yağ tüketimine özellikle dikkat edilmeli, katı margarin ve tereyağından uzak durulmalıdır. Kızartma ve kavurmalar yerine ızgara, haşlama pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. Yüksek enerji veren şekerli veya unlu basit karbonhidratlar yerine kepekli ekmek, makarna, bulgur ve kuru baklagiller gibi kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir. Hamur tatlıları ve şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar veya meyve tatlıları tercih edilmelidir.
Kilo artışının en önemli sebebi yetersiz su tüketimi
Kış aylarından kilo artışının bir diğer sebebi de, susama hissimizin azalmasıyla gün içinde su tüketiminin azalmasıdır. Yeterli sıvı tüketimi, vücut ısı dengesinde, vücutta oluşan toksinlerin atılmasında ve metabolizma dengesinin sağlanmasında önemli rol oynar. Dolayısıyla 2-2.5 litre su tüketimine önem verilmelidir.
Kahve ve çay ile ne kadar su içmeli?
Diyetisyen Fatma Baysal, çay ve kahvenin diyabetik etkiye sahip içecekler olduğunu söyleyip, "Sıvı kaybettiren etkileri var. Bu yüzden ne kadar çay ve kahve içiyorsak o kadar su tüketmeliyiz" dedi.
Kış aylarında insanların su yerine çay ve kahve tüketimini artırmasının böbrek hastalıkları yaratabileceği hatırlatıldı. Kışın bol bol çay ve kahve içmenin kimseye faydası olmayacağını söyleyen İzmir Üniversitesi Medicalpark Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatma Baysal, "Çay ve kahve diyabetik etkiye sahip olan içeceklerdir. Bunları tükettiğimizde sıvı aldığımız doğru ama aynı zamanda diyabetik etkisinden dolayı sıvı kaybettiren bir etkisi vardır. O yüzden ne kadar çay ve kahve içiyorsak o kadar su tüketmeliyiz" dedi.
Kışın kişinin bağışıklık sisteminin yaza göre daha güçlü olması gerektiğini söyleyen Baysal, "Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için güne 100 gram roka ve maydanoz salatası ile başlayın. Her gün güne böyle başladığınızda günlük C vitamini ihtiyacımızı karşılamış oluruz" dedi. diyetisyen Fatma Baysal, sadece C vitamini alarak bağışıklık sisteminin güçlendirilemeyeceğini de ifade ederek "Vücuda alınan C vitamini tek başına yeterli olmayacağı için zengin protein kaynağı olan et ve balık gibi ürünler tüketilmelidir. Özellikle haftada iki gün kırmızı et tüketin. Kırmızı et hem demir içeriği yüksek olduğu için haftada iki gün mutlaka tüketilmelidir" dedi.
Havaların soğumasıyla birlikte insanların daha az hareket ettiğini sözlerine ekleyen Diyetisyen Fatma Baysal," Bu nedenle posalı besinler tüketilmeli. Posalı besinler arasına tam tahıl grubu ve probiyotik besinler de dahil edilebilir. Probiyotik besinler arasından özellikle kefir çok faydalıdır. Kefir yüzyıllardır Türkler'in tükettiği bağırsak hareketlerine fayda sağlayan içeceklerdir" dedi.
Simit kilo aldırır mı?
Kilo aldırmaz sandığımız simit aslında bir fast food mu?
Eskiden evde yapılan tencere yemeklerinin yerini beş dakikada kapımıza gelen ucuz hızlı yemekler aldı.
Evden işe giden sefer tasları unutuldu, iki dakikada hızlı bulabileceğimiz hamburgerler, pizzalar hepimizin baş tacı oldu. Ancak, iç hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya, genelde hafif bir öğün diye tercih edilen simit ve tostun da hamburger, pizza, patates kızartması kadar kilo aldırabileceğine dikkat çekiyor.
Simit de kilo aldırır
Pek çoklarının bir tane yedim, bu öğünü hafif atlattım diye tercih ettiği simit, sandığımız kadar masum değil. Bir simit yaklaşık 40 gr olmasına rağmen, 250 ile 300 kalori arası değişen enerji miktarına sahiptir. Bu yüksek enerji üzerindeki susamdan gelir, yağlı bir besin olan susam, simidin kalorisi artırır. 1 tane simit, yaklaşık olarak dört dilim ekmeğe eşdeğerdir. Bu nedenle simit tüketirken dikkat.
Yağa dikkat
Hızlı tüketilen bu hazır gıdaların en büyük ortak özelliği çok fazla yağ içermelerdir. Örneğin bir hamburgere baktığımızda iki dilim ekmek arasında 1 dilim köfte vardır. Hamburgeri kötü bir yemek haline getiren bunlar değil, içindeki ve beraberindeki yüksek yağ içeren yiyeceklerle birlikte servis edilmesidir. Hamburgerin içine koyulan köfte yağlı etten yapılan bir kıymadır. İçine ayrıca mayonez konur, bu da bir çeşit yağdır. Yanında yağda kızartılmış patatesle servis edilir. Patates kötü bir yiyecek değildir. Ancak yağın içine girdiğinde işte o zaman kötü hale gelir. Bir de yanında şekerli bir içecekle içildiğinde kalori bombası olur. Kan şekerimizi ve kan yağlarımızı hızlı yükseltir. Uzun vadede sürekli tüketilirse damarlar üzerine çok zararlı etkileri olur.
Etli pizza kolesterol bombası
Mesela bir dilim pizzayı incelediğimizde, 1 dilim ekmek üzerine koyulan yağlı bir peynir, üzerine yağlı bir sos ve üzerine yağ oranı yüksek şarküteri ürünleri koyulur. Bu aslında yine bir nevi kolesterol bombasıdır. Bir insan oturduğunda en az iki-üç dilim pizzayı şekerli bir içecekle birlikte tüketir. Bu da aynı şekilde sürekli tüketim halinde, kan yağlarını yükseltir ve damarlar üzerine harap edici etkisi olur.
En sağlıklı mutfak
Beslenme ile ilgili araştırmalar arttıkça otuz yıl önceki mutfağın en sağlıklı mutfak olduğunu görüyoruz. Genetiği değiştirilmemiş, hormon kullanılmamış sebzeler-meyveler, doğada otlayarak büyüyen hayvan etleri, yumurtaları, sütleri, mahalle bakkalları, annelerimizin tencerede yapığı yemekler ve bu yemeklerin sefertasları içinde işyerlerine götürülmesi… Kendi yiyeceğimizi kendimiz pişirelim ve hazır gıdaları çok sık tüketmemeye çalışalım. (PembeNar)
Eskiden evde yapılan tencere yemeklerinin yerini beş dakikada kapımıza gelen ucuz hızlı yemekler aldı.
Evden işe giden sefer tasları unutuldu, iki dakikada hızlı bulabileceğimiz hamburgerler, pizzalar hepimizin baş tacı oldu. Ancak, iç hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya, genelde hafif bir öğün diye tercih edilen simit ve tostun da hamburger, pizza, patates kızartması kadar kilo aldırabileceğine dikkat çekiyor.
Simit de kilo aldırır
Pek çoklarının bir tane yedim, bu öğünü hafif atlattım diye tercih ettiği simit, sandığımız kadar masum değil. Bir simit yaklaşık 40 gr olmasına rağmen, 250 ile 300 kalori arası değişen enerji miktarına sahiptir. Bu yüksek enerji üzerindeki susamdan gelir, yağlı bir besin olan susam, simidin kalorisi artırır. 1 tane simit, yaklaşık olarak dört dilim ekmeğe eşdeğerdir. Bu nedenle simit tüketirken dikkat.
Yağa dikkat
Hızlı tüketilen bu hazır gıdaların en büyük ortak özelliği çok fazla yağ içermelerdir. Örneğin bir hamburgere baktığımızda iki dilim ekmek arasında 1 dilim köfte vardır. Hamburgeri kötü bir yemek haline getiren bunlar değil, içindeki ve beraberindeki yüksek yağ içeren yiyeceklerle birlikte servis edilmesidir. Hamburgerin içine koyulan köfte yağlı etten yapılan bir kıymadır. İçine ayrıca mayonez konur, bu da bir çeşit yağdır. Yanında yağda kızartılmış patatesle servis edilir. Patates kötü bir yiyecek değildir. Ancak yağın içine girdiğinde işte o zaman kötü hale gelir. Bir de yanında şekerli bir içecekle içildiğinde kalori bombası olur. Kan şekerimizi ve kan yağlarımızı hızlı yükseltir. Uzun vadede sürekli tüketilirse damarlar üzerine çok zararlı etkileri olur.
Etli pizza kolesterol bombası
Mesela bir dilim pizzayı incelediğimizde, 1 dilim ekmek üzerine koyulan yağlı bir peynir, üzerine yağlı bir sos ve üzerine yağ oranı yüksek şarküteri ürünleri koyulur. Bu aslında yine bir nevi kolesterol bombasıdır. Bir insan oturduğunda en az iki-üç dilim pizzayı şekerli bir içecekle birlikte tüketir. Bu da aynı şekilde sürekli tüketim halinde, kan yağlarını yükseltir ve damarlar üzerine harap edici etkisi olur.
En sağlıklı mutfak
Beslenme ile ilgili araştırmalar arttıkça otuz yıl önceki mutfağın en sağlıklı mutfak olduğunu görüyoruz. Genetiği değiştirilmemiş, hormon kullanılmamış sebzeler-meyveler, doğada otlayarak büyüyen hayvan etleri, yumurtaları, sütleri, mahalle bakkalları, annelerimizin tencerede yapığı yemekler ve bu yemeklerin sefertasları içinde işyerlerine götürülmesi… Kendi yiyeceğimizi kendimiz pişirelim ve hazır gıdaları çok sık tüketmemeye çalışalım. (PembeNar)
Kahverengi mi yoksa beyaz yumurta mı yemeli?
Yapılan bir araştırma, kahvaltıda yumurta tüketmenin, vücut yağlarının yakılmasında önemli rol oynadığını ortaya koydu.
İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü`nde yapılan araştırmaya göre , besinler içerisinde en kaliteli proteine sahip gıdanın yumurta olduğu tespit edildi .
Yumurta proteini, dışarıdan alınması gerekli olan ‘elzem amino asitleri’ yeterli ve dengeli miktarda içerir. Yumurta sağlıklı yaşam açısından gerekli A, D, E ve B grubu vitaminleri başta olmak üzere birçok vitamini önemli oranda içerir
Protein, vitamin ve mineral açısından oldukça zengin olan yumurta, özellikle çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi açısından büyük önem taşır.
Kolin içeren yumurta, beynin gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Yumurtanın faydaları saymakla bitmez. Yumurta konusunda dünyanın farklı ülkelerindeki üniversitelerde çeşitli araştırmalar yapılıyor.
ABD’de bir üniversitede yapılan araştırmada, kahvaltıda yumurta yemenin vücut yağının kaybedilmesinde etkili olduğu belirlendi. Yağsız kas kitlesinin korunmasına yardımcı olan ‘lösin’ amino asidinin zengin bir kaynağı olan yumurta, vücut yağının yakılmasında önemli rol oynuyor.
Üniversitede 10 hafta süreli yapılan araştırmada, kahvaltıda yumurta, düşük yağlı süt ürünleri ve yağsız et gibi ‘lösin’ amino asidince zengin protein tüketen kişilerin, kahvaltılarında karbonhidratça zengin bir diyetle beslenen kişilere kıyasla iki kat daha fazla yağ kaybettiklerinin belirlendi, böylece yumurtanın farklı bir faydası daha tespit edildi.
Yumurta ne kadar yararlıdır ?
Yumurta mükemmel bir gıda olup güzel yiyecektir. Yumurta yüksek değerde protein ihtiva ettiği için yemeklerde kullanılabilir. Yumurtada 10 temel aminoasit mevcuttur.
Yumurta, ayrıca A, D, E vitaminleri, thiamin, niacin, riboflavin, demir ve fosfordan oluşan 11 temel gıdayı temin eder. Yemeklerinize koyacağınız birkaç yumurta (60-90 gr) balık veya beyaz et yerine geçebilir.
Yumurta nasıl korunur ?
Yumurta çabuk bozulan gıdalardan olduğu için buzdolabında karton ambalajıyla muhafaza edilmelidir. Yumurta; oda sıcaklığında 7 gün, buzdolabında 1 ay süreyle sağlıklı olarak muhafaza edilebilir.
Yumurta sarısındaki renk farklılığının sebebi nedir?
Yumurta sarısının koyuluğu tavuğun yemine göre değişebilir ve
yumurtanın besleyiciliği veya kalitesi üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Tavuk yeminde önerilen miktarından daha fazla buğday bulunursa yumurta sarısı açık, mısır bulunursa koyu olabilmektedir.
Kahverengi mi daha besleyici yoksa beyaz yumurta mı?
Yumurtanın kabuk rengi tavuğun cinsiyle alakalıdır. Kahverengi ve beyaz yumurtalar besleyicilik yönünden aynıdır.
Pişmiş yumurta ne kadar saklanabilir?
Kabuğun kırılmasından sonra 7-9 gün buzdolabında saklanabilir.
İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü`nde yapılan araştırmaya göre , besinler içerisinde en kaliteli proteine sahip gıdanın yumurta olduğu tespit edildi .
Yumurta proteini, dışarıdan alınması gerekli olan ‘elzem amino asitleri’ yeterli ve dengeli miktarda içerir. Yumurta sağlıklı yaşam açısından gerekli A, D, E ve B grubu vitaminleri başta olmak üzere birçok vitamini önemli oranda içerir
Protein, vitamin ve mineral açısından oldukça zengin olan yumurta, özellikle çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi açısından büyük önem taşır.
Kolin içeren yumurta, beynin gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Yumurtanın faydaları saymakla bitmez. Yumurta konusunda dünyanın farklı ülkelerindeki üniversitelerde çeşitli araştırmalar yapılıyor.
ABD’de bir üniversitede yapılan araştırmada, kahvaltıda yumurta yemenin vücut yağının kaybedilmesinde etkili olduğu belirlendi. Yağsız kas kitlesinin korunmasına yardımcı olan ‘lösin’ amino asidinin zengin bir kaynağı olan yumurta, vücut yağının yakılmasında önemli rol oynuyor.
Üniversitede 10 hafta süreli yapılan araştırmada, kahvaltıda yumurta, düşük yağlı süt ürünleri ve yağsız et gibi ‘lösin’ amino asidince zengin protein tüketen kişilerin, kahvaltılarında karbonhidratça zengin bir diyetle beslenen kişilere kıyasla iki kat daha fazla yağ kaybettiklerinin belirlendi, böylece yumurtanın farklı bir faydası daha tespit edildi.
Yumurta ne kadar yararlıdır ?
Yumurta mükemmel bir gıda olup güzel yiyecektir. Yumurta yüksek değerde protein ihtiva ettiği için yemeklerde kullanılabilir. Yumurtada 10 temel aminoasit mevcuttur.
Yumurta, ayrıca A, D, E vitaminleri, thiamin, niacin, riboflavin, demir ve fosfordan oluşan 11 temel gıdayı temin eder. Yemeklerinize koyacağınız birkaç yumurta (60-90 gr) balık veya beyaz et yerine geçebilir.
Yumurta nasıl korunur ?
Yumurta çabuk bozulan gıdalardan olduğu için buzdolabında karton ambalajıyla muhafaza edilmelidir. Yumurta; oda sıcaklığında 7 gün, buzdolabında 1 ay süreyle sağlıklı olarak muhafaza edilebilir.
Yumurta sarısındaki renk farklılığının sebebi nedir?
Yumurta sarısının koyuluğu tavuğun yemine göre değişebilir ve
yumurtanın besleyiciliği veya kalitesi üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Tavuk yeminde önerilen miktarından daha fazla buğday bulunursa yumurta sarısı açık, mısır bulunursa koyu olabilmektedir.
Kahverengi mi daha besleyici yoksa beyaz yumurta mı?
Yumurtanın kabuk rengi tavuğun cinsiyle alakalıdır. Kahverengi ve beyaz yumurtalar besleyicilik yönünden aynıdır.
Pişmiş yumurta ne kadar saklanabilir?
Kabuğun kırılmasından sonra 7-9 gün buzdolabında saklanabilir.
Etiketler:
diyet,
sağlık,
sağlıklı beslenme,
yumurta
14 Ocak 2015 Çarşamba
Bu diyetin adı: ‘Fast Food’
Kilo vermek isteyen ama yeme alışkanlığınızı değiştirmek istemeyenler için 'Fast Food Diyeti' öneriliyor.
Kilo vermeyi hayal eden ama yeme alışkanlıkları nedeniyle bir türlü fazla kilolarından kurtulamayanlar için yeni bir diyet daha çıktı. Fast Food Diyeti olarak bilinen diyette beslenme alışkanlıklarını değiştirmeden de haftada iki kilo vermek mümkün.
Tavsiyeler üzerine oluşturulmuş bu diyet şeklinde düşük porsiyonlar ve alınması gereken kaloriyle diyet tamamen başarıya ulaşıyor.
İşte merak edilen fast food diyeti:
BİRİNCİ GÜN
Kahvaltı: 1 bardak süt (200 gr), 3 kaşık mısır gevreği Saat 10:30-11:00: 1 porsiyon meyve (1 elma veya 1 portakal)
Öğle: 1 Hamburger, 1 diet kola Saat 16:00-17:00: 1 kaşarlı tost
Akşam: 1 kase yoğurt, 1 dilim kepek ekmeği, Salata (yağsız) Saat 21:20-22:00:Yatmadan önce 1 portakal veya 1 elma
İKİNCİ GÜN
Kahvaltı: 1 karper peyniri(light), 2 dilim kepek ekmeği Saat 10:30-11:00: 1 elma veya 1 kivi
Öğle: 1 porsiyon döner (tabakta), 1 dilim ekmek(kepekli), 1 bardak ayran, Salata (istenirse) Saat 16:00-17:00: 5 adet bisküvi
Akşam: 1 enginar veya 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 kase yoğurt, 1 dilim ekmek(kepekli), salata Saat 21:30-22.00: 200 gram meyve
ÜÇÜNCÜ GÜN
Kahvaltı: 2 dilim kepek ekmeği ve 2 kibrit kutusu diyet kaşar peynirden yapılmış tost Saat 10:30-11:00: 2 adet grissini
Öğle: 80 gr ton balığıyla salata, 1 dilim ekmek Saat 16:00-17:00: 1 bardak meyve suyu
Akşam: 6 adet ızgara köfte, 4 kaşık pilav, salata Saat 21:30-22:00: 200 gr meyve
DÖRDÜNCÜ GÜN
Kahvaltı: 2 adet yufka (1 dilim ekmek eşdeğerinde) ile kibrit kutusu beyaz peynirden yapılmış gözleme Saat 10:30-11:00: Yok Öğle: 1 porsiyon kebap (sade ve sossuz), 2 kaşık pilav, salata Saat 16:00-17:00: 1 portakal
Akşam: 6 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 dilim ekmek, salata Saat 21:30-22:00: 1 portakal
BEŞİNCİ GÜN
Kahvaltı: 1 kibrit kutusu beyaz peynir, 1 haşlanmış yumurta, 2 dilim kepek ekmeği Saat 10:30-11:00: Yok
Öğle: 2 dilim salam, 2 dilim kaşar peyniri ve 1 adet kepekli sandöviç Saat 16:00-17:00: 1 elma
Akşam: 1 kase çorba, 150 gr göğüs eti, Salata Saat 21:30-22:00: 5 adet diyet bisküvisi
ALTINCI GÜN
Kahvaltı: 1 bardak süt(tatlandırıcı kullanabilirsiniz), 1 kibrit kutusu beyaz peynir 1 dilim kepek ekmeği Saat 10:30-11:00: 1 elma
Öğle: 6 kaşık makarna (domates soslu), salata Saat 16:00-17:00: 2 adet tatlı bisküvi (kakaolu olabilir)
Akşam: 1 kase çorba, 6 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 kase yoğurt, Salata Saat 21:30-22:00: 200 gr meyve
YEDİNCİ GÜN
Kahvaltı: 1 kibrit kutusu beyaz peynir, 5 adet zeytin, 2 dilim kepek ekmeği Saat 10:30-11:00: Yok
Öğle: 1 tavuk burger, diet kola Saat 16:00-17:00: 1 porsiyon peynir, 4 adet diyet bisküvisi
Akşam: 1 tavuk burger, 4 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 dilim ekmek Saat 21:30-22:00: 1 bardak süt
Kilo vermeyi hayal eden ama yeme alışkanlıkları nedeniyle bir türlü fazla kilolarından kurtulamayanlar için yeni bir diyet daha çıktı. Fast Food Diyeti olarak bilinen diyette beslenme alışkanlıklarını değiştirmeden de haftada iki kilo vermek mümkün.
Tavsiyeler üzerine oluşturulmuş bu diyet şeklinde düşük porsiyonlar ve alınması gereken kaloriyle diyet tamamen başarıya ulaşıyor.
İşte merak edilen fast food diyeti:
BİRİNCİ GÜN
Kahvaltı: 1 bardak süt (200 gr), 3 kaşık mısır gevreği Saat 10:30-11:00: 1 porsiyon meyve (1 elma veya 1 portakal)
Öğle: 1 Hamburger, 1 diet kola Saat 16:00-17:00: 1 kaşarlı tost
Akşam: 1 kase yoğurt, 1 dilim kepek ekmeği, Salata (yağsız) Saat 21:20-22:00:Yatmadan önce 1 portakal veya 1 elma
İKİNCİ GÜN
Kahvaltı: 1 karper peyniri(light), 2 dilim kepek ekmeği Saat 10:30-11:00: 1 elma veya 1 kivi
Öğle: 1 porsiyon döner (tabakta), 1 dilim ekmek(kepekli), 1 bardak ayran, Salata (istenirse) Saat 16:00-17:00: 5 adet bisküvi
Akşam: 1 enginar veya 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 kase yoğurt, 1 dilim ekmek(kepekli), salata Saat 21:30-22.00: 200 gram meyve
ÜÇÜNCÜ GÜN
Kahvaltı: 2 dilim kepek ekmeği ve 2 kibrit kutusu diyet kaşar peynirden yapılmış tost Saat 10:30-11:00: 2 adet grissini
Öğle: 80 gr ton balığıyla salata, 1 dilim ekmek Saat 16:00-17:00: 1 bardak meyve suyu
Akşam: 6 adet ızgara köfte, 4 kaşık pilav, salata Saat 21:30-22:00: 200 gr meyve
DÖRDÜNCÜ GÜN
Kahvaltı: 2 adet yufka (1 dilim ekmek eşdeğerinde) ile kibrit kutusu beyaz peynirden yapılmış gözleme Saat 10:30-11:00: Yok Öğle: 1 porsiyon kebap (sade ve sossuz), 2 kaşık pilav, salata Saat 16:00-17:00: 1 portakal
Akşam: 6 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 dilim ekmek, salata Saat 21:30-22:00: 1 portakal
BEŞİNCİ GÜN
Kahvaltı: 1 kibrit kutusu beyaz peynir, 1 haşlanmış yumurta, 2 dilim kepek ekmeği Saat 10:30-11:00: Yok
Öğle: 2 dilim salam, 2 dilim kaşar peyniri ve 1 adet kepekli sandöviç Saat 16:00-17:00: 1 elma
Akşam: 1 kase çorba, 150 gr göğüs eti, Salata Saat 21:30-22:00: 5 adet diyet bisküvisi
ALTINCI GÜN
Kahvaltı: 1 bardak süt(tatlandırıcı kullanabilirsiniz), 1 kibrit kutusu beyaz peynir 1 dilim kepek ekmeği Saat 10:30-11:00: 1 elma
Öğle: 6 kaşık makarna (domates soslu), salata Saat 16:00-17:00: 2 adet tatlı bisküvi (kakaolu olabilir)
Akşam: 1 kase çorba, 6 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 kase yoğurt, Salata Saat 21:30-22:00: 200 gr meyve
YEDİNCİ GÜN
Kahvaltı: 1 kibrit kutusu beyaz peynir, 5 adet zeytin, 2 dilim kepek ekmeği Saat 10:30-11:00: Yok
Öğle: 1 tavuk burger, diet kola Saat 16:00-17:00: 1 porsiyon peynir, 4 adet diyet bisküvisi
Akşam: 1 tavuk burger, 4 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 dilim ekmek Saat 21:30-22:00: 1 bardak süt
Nar kabuğu çayı
Nar kabuğu çayı hem lezzetli hem de sağlıklı bir içecek...
Araştırmalar sonucunda nar kabuğunun kötü huylu kolesterolü azalttığı, beta hücrelerini artırarak diyabetli hastalara, kalp ve damar hastalarına suyuna göre çok daha önemli faydalar sağladığı biliniyor.
Nar kabuğunda bulunan ellagik asit antioksidan, antimutajen ve antikanser özelliklere sahiptir. Çalışmalar meme, yemek borusu, cilt, bağırsak, prostat ve pankreas kanserlerinde antikanser özelliğini göstermiştir.
Nar kabuğu çayı nasıl yapılır?
Malzemeler:
Yarım bardak güneşte kurutulmuş nar kabuğu
1 kaşık kimyon tohumu
Yarım bardak kefir
Bir tutam kaya tuzu
Yapılışı:
Kurutulmuş nar kabuklarını yarım saat kadar sıcak suda bekletin. Ardından tüm malzemeleri bir araya koyarak blenderdan geçirin. Homojen bir karışım elde edene kadar karıştırın. Dilerseniz kaya tuzu ekleyebilirsiniz.
Bu karışımı günde 3-4 kereyi geçmeyecek şekilde tüketebilirsiniz.
Her ihtimale karşı doktorunuza danışmayı unutmayınız.
Nar kabuğunda bulunan ellagik asit antioksidan, antimutajen ve antikanser özelliklere sahiptir. Çalışmalar meme, yemek borusu, cilt, bağırsak, prostat ve pankreas kanserlerinde antikanser özelliğini göstermiştir.
Nar kabuğu çayı nasıl yapılır?
Malzemeler:
Yarım bardak güneşte kurutulmuş nar kabuğu
1 kaşık kimyon tohumu
Yarım bardak kefir
Bir tutam kaya tuzu
Yapılışı:
Kurutulmuş nar kabuklarını yarım saat kadar sıcak suda bekletin. Ardından tüm malzemeleri bir araya koyarak blenderdan geçirin. Homojen bir karışım elde edene kadar karıştırın. Dilerseniz kaya tuzu ekleyebilirsiniz.
Bu karışımı günde 3-4 kereyi geçmeyecek şekilde tüketebilirsiniz.
Her ihtimale karşı doktorunuza danışmayı unutmayınız.
Karaciğeri temizliyor
Toksinleri yok etmekle görevli karaciğerimizin de temizlenmeye ihtiyacı var.
Kışın evde oturup buzdolabıyla yakın bağlar kurmaya başladığımızda bir kaç hafta içerisinde karaciğerimizde toksinlerin birikmesi ve yağlanma söz konusu olabilir. İşte karaciğeri temizleyen mucize yemiş...
ABD'deki Ulusal Kanser Enstitüsü dergisinin yayınladığı bir araştırmaya göre günde bir avuç badem, karaciğeri temizliyor. Uzmanlar E vitamini alımı ile karaciğer kanseri riski arasındaki ilişkiyi inceledi.
E vitamini açısından zengin olan badem kanser riskini azaltıyor. Günde 16 gram ya da 15 adet badem tüketenlerde daha az tüketenlere göre karaciğer kanseri riskinin % 40 daha az olduğu kaydedildi.
Kışın evde oturup buzdolabıyla yakın bağlar kurmaya başladığımızda bir kaç hafta içerisinde karaciğerimizde toksinlerin birikmesi ve yağlanma söz konusu olabilir. İşte karaciğeri temizleyen mucize yemiş...
ABD'deki Ulusal Kanser Enstitüsü dergisinin yayınladığı bir araştırmaya göre günde bir avuç badem, karaciğeri temizliyor. Uzmanlar E vitamini alımı ile karaciğer kanseri riski arasındaki ilişkiyi inceledi.
E vitamini açısından zengin olan badem kanser riskini azaltıyor. Günde 16 gram ya da 15 adet badem tüketenlerde daha az tüketenlere göre karaciğer kanseri riskinin % 40 daha az olduğu kaydedildi.
Ödemin nedenleri ve ödem atıcı tarif
Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, ödem özellikle kadınlarda görülen şikayetlerin başında geldiğini söyledi.
Enç, “Ödem’in oluşmasında bir çok etken rol oynayabiliyor.Ciddi hastalıklarında ödemin oluşmasında etkili olabileceği unutulmamalı” dedi.
Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, yaptığı açıklamada, ödem atmanın yolları ile ilgili bilgiler verdi.
Enç, “Ödem,vücutta sıvı birikmesidir ve yaygın karşılaşılan bir sorundur.Ödemi hücre içi sıvının hücre dışına çıkması ile doku aralarında ve cilt altında birikmesi olarak da tanımlayabiliriz. Ödem,daha çok bayanlarda görülüyor ve ciddi hastalıkların belirtisi olabiliyor.Böbrek ve karaciğer hastalıkları,kalp-damar sorunları,hormonal hastalıklar ödeme yol açabiliyor.Ödeme neden olan durumdanlar bazıları şunlardır:Regl dönemi,menopoz,fazla kilo,az su tüketimi,fazla karbonhidrat tüketimi,bol tuzlu diyet gibi…Ayrıca Magnezyum Eksikliği/B6 Vitamin Eksikliği ve tansiyon dengesizliği de ödeme neden olabiliyor.
Tüketilen su ve tuz miktarı şişme ve ödem oluşmasında çok önemlidir. Ödemin en erken belirtileri göz kapaklarında, el, ayak ve ayak bileklerinde şişme meydana gelmesidir. Ödem ile birlikte kilo artışı da tipik bir bulgudur.Ödemin tedavisi özellikle nedene yönelik olmalıdır.Eğer hastalığa bağlı bir ödem söz konusu değilse,ilaç kullanmadan bazı tedbirlerle ödemlerinizden kurtulabilirsiniz.” Diye konuştu.
Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, ödemden kurtulmak için; şu önerilerde bulundu; “Hazır yiyecekler,et suyu tabletleri,turşular,konserveler tuz yönünden zengin besinlerdir.Bu sebeple bu besinlerin tüketimde dikkatli olunmalıdır. Yemeklerinizi pişirirken az tuz ile edin ve tuzdan çok baharat kullanın. Şeker tüketiminize dikkat edin.Çünkü şekerin sindirilmesinde çok miktarda su gerekir ve vücut suyu tutar. Tüketilen şeker miktarının azalmasıyla ödem sorunu da azalacaktır. Her hangi bir sağlık sorununuz yoksa gün içinde ödem atımını hızlandıran biberiye, ısırgan otu, kiraz sapı ve funda yaprağı gibi bitkilerin çaylarından faydalanabilirsiniz. Yeşil yapraklı sebzeler vücuttun fazla suyu atmaya yardımcı olur.Ayrıca posa içeriği yüksek olan gıdalarında bağırsakların çalışmasını arttırdığı için ödemin atılmasında katkısı vardır.Probiyotik yoğurt veya kefir tüketmeniz de fayda var. Uykunun da ödem oluşumunda katkısı vardır.Yetersiz yani az uyumak ödem sorununun ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.Bu nedenle günde ortalama 7-8 saat uyumaya dikkat etmenizde fayda var. Karbonhidrat içeren besinler yerine kompleks karbonhidrat içeren besinler (tam tahıllı,kepekli,çavdarlı gibi…)tüketmenizde yarar var. Su tüketimizin düzenli olması büyük önem taşır.Her gün düzenli olarak 2 -2,5 litre su tüketmelisiniz. Özellikle egzersiz yapıyorsanız mutlaka yanınızda su bulundurmalısınız. Fazla kilolarınız mevcutsa bir diyetisyen yardımıyla ideal kilonuza ulaşmalısınız.
Ödem atıcı tarif:
Gece yatmadan önce 1 bardak suya ,1 adet kuru hurma koyup bekletin.
Sabah hem suyu hem hurmayı tüketin. Bağırsak hareketlerinin hızlanmasına ve ödemin atılmasını sağlar. 1 demet maydanoz, 2 salatalık ve 1 orta boy havuç suyunu karıştırıp için. Dilerseniz 1 çay kaşığı rendelenmiş taze zencefil de ekleyebilirsiniz. Günde 2 kere aralarda tüketmek ödem atmanın sihirli formülünden biridir.”
Enç, “Ödem’in oluşmasında bir çok etken rol oynayabiliyor.Ciddi hastalıklarında ödemin oluşmasında etkili olabileceği unutulmamalı” dedi.
Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, yaptığı açıklamada, ödem atmanın yolları ile ilgili bilgiler verdi.
Enç, “Ödem,vücutta sıvı birikmesidir ve yaygın karşılaşılan bir sorundur.Ödemi hücre içi sıvının hücre dışına çıkması ile doku aralarında ve cilt altında birikmesi olarak da tanımlayabiliriz. Ödem,daha çok bayanlarda görülüyor ve ciddi hastalıkların belirtisi olabiliyor.Böbrek ve karaciğer hastalıkları,kalp-damar sorunları,hormonal hastalıklar ödeme yol açabiliyor.Ödeme neden olan durumdanlar bazıları şunlardır:Regl dönemi,menopoz,fazla kilo,az su tüketimi,fazla karbonhidrat tüketimi,bol tuzlu diyet gibi…Ayrıca Magnezyum Eksikliği/B6 Vitamin Eksikliği ve tansiyon dengesizliği de ödeme neden olabiliyor.
Tüketilen su ve tuz miktarı şişme ve ödem oluşmasında çok önemlidir. Ödemin en erken belirtileri göz kapaklarında, el, ayak ve ayak bileklerinde şişme meydana gelmesidir. Ödem ile birlikte kilo artışı da tipik bir bulgudur.Ödemin tedavisi özellikle nedene yönelik olmalıdır.Eğer hastalığa bağlı bir ödem söz konusu değilse,ilaç kullanmadan bazı tedbirlerle ödemlerinizden kurtulabilirsiniz.” Diye konuştu.
Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, ödemden kurtulmak için; şu önerilerde bulundu; “Hazır yiyecekler,et suyu tabletleri,turşular,konserveler tuz yönünden zengin besinlerdir.Bu sebeple bu besinlerin tüketimde dikkatli olunmalıdır. Yemeklerinizi pişirirken az tuz ile edin ve tuzdan çok baharat kullanın. Şeker tüketiminize dikkat edin.Çünkü şekerin sindirilmesinde çok miktarda su gerekir ve vücut suyu tutar. Tüketilen şeker miktarının azalmasıyla ödem sorunu da azalacaktır. Her hangi bir sağlık sorununuz yoksa gün içinde ödem atımını hızlandıran biberiye, ısırgan otu, kiraz sapı ve funda yaprağı gibi bitkilerin çaylarından faydalanabilirsiniz. Yeşil yapraklı sebzeler vücuttun fazla suyu atmaya yardımcı olur.Ayrıca posa içeriği yüksek olan gıdalarında bağırsakların çalışmasını arttırdığı için ödemin atılmasında katkısı vardır.Probiyotik yoğurt veya kefir tüketmeniz de fayda var. Uykunun da ödem oluşumunda katkısı vardır.Yetersiz yani az uyumak ödem sorununun ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.Bu nedenle günde ortalama 7-8 saat uyumaya dikkat etmenizde fayda var. Karbonhidrat içeren besinler yerine kompleks karbonhidrat içeren besinler (tam tahıllı,kepekli,çavdarlı gibi…)tüketmenizde yarar var. Su tüketimizin düzenli olması büyük önem taşır.Her gün düzenli olarak 2 -2,5 litre su tüketmelisiniz. Özellikle egzersiz yapıyorsanız mutlaka yanınızda su bulundurmalısınız. Fazla kilolarınız mevcutsa bir diyetisyen yardımıyla ideal kilonuza ulaşmalısınız.
Ödem atıcı tarif:
Gece yatmadan önce 1 bardak suya ,1 adet kuru hurma koyup bekletin.
Sabah hem suyu hem hurmayı tüketin. Bağırsak hareketlerinin hızlanmasına ve ödemin atılmasını sağlar. 1 demet maydanoz, 2 salatalık ve 1 orta boy havuç suyunu karıştırıp için. Dilerseniz 1 çay kaşığı rendelenmiş taze zencefil de ekleyebilirsiniz. Günde 2 kere aralarda tüketmek ödem atmanın sihirli formülünden biridir.”
Etiketler:
diyet,
kilo,
sağlık,
sağlıklı beslenme
İğdenin faydaları
İğde ağacının meyvesi latince adı elaeagnus olup ülkemizin her bölgesinde yetişmekle birlikte iğdeciler familyasına mensuptur.
İğde ağacının yaprağı gri görünümlü yeşil renkte sonbahar başlarında olgunlaşır. iğde çiçeği mis gibi kokar sarı renkte ilkbaharda çiçeklenir. İğde yaprağının üstü tüylü olup iğde ağacı dikenlidir. İğde yemişi dışı sert ve sarı yendiğinde tadı mayhoştur.
Vitamin deposudur. halk arasında çıcıcılık, cışkan, pisat olarak bilinir. Dışı kabuklu içi tüylü ve hurma çekirdeğine benzeyen bir çekirdeği vardır.
İçindekiler : Organik asitler, Vitaminler, Flovan Glikozidler, Uçan yağ, Tanen
İğdenin faydaları;
- ishali durdurur
- öksürüğe iyi gelir
- vucüt direncini artırır
- bağırsağa faydalıdır
- idrar sorunlarını düzenler
- mide bulantısını ve kusmayı önler
- ağzı temizler
- soğuk alğınlığına iyi gelir
- grip önleyicidir
- cinselliği artırır
- egzamayı giderir
- böbrekleri çalıştırır
İğde nasıl kullanılır :
İğde ağacı meyvesinin yenilebileceği gibi çiçekleri suda haşlanarak çayı yapılabilir. Hoş kokusu ile bahçeleri süsleyen iğde çiçeği koklanırsa zihni açar. iğde çiçeği ve iğde yaprağı kaynatılarak suyu içilebilir. İğde meyvesi taze olarak yada kompostosu yapılarak tüketilir.
İğdenin zararları :
İğde meyvesi fazla yenildiğinde kabızlık yapar.
kalorisepeti.com
İğde ağacının yaprağı gri görünümlü yeşil renkte sonbahar başlarında olgunlaşır. iğde çiçeği mis gibi kokar sarı renkte ilkbaharda çiçeklenir. İğde yaprağının üstü tüylü olup iğde ağacı dikenlidir. İğde yemişi dışı sert ve sarı yendiğinde tadı mayhoştur.
Vitamin deposudur. halk arasında çıcıcılık, cışkan, pisat olarak bilinir. Dışı kabuklu içi tüylü ve hurma çekirdeğine benzeyen bir çekirdeği vardır.
İçindekiler : Organik asitler, Vitaminler, Flovan Glikozidler, Uçan yağ, Tanen
İğdenin faydaları;
- ishali durdurur
- öksürüğe iyi gelir
- vucüt direncini artırır
- bağırsağa faydalıdır
- idrar sorunlarını düzenler
- mide bulantısını ve kusmayı önler
- ağzı temizler
- soğuk alğınlığına iyi gelir
- grip önleyicidir
- cinselliği artırır
- egzamayı giderir
- böbrekleri çalıştırır
İğde nasıl kullanılır :
İğde ağacı meyvesinin yenilebileceği gibi çiçekleri suda haşlanarak çayı yapılabilir. Hoş kokusu ile bahçeleri süsleyen iğde çiçeği koklanırsa zihni açar. iğde çiçeği ve iğde yaprağı kaynatılarak suyu içilebilir. İğde meyvesi taze olarak yada kompostosu yapılarak tüketilir.
İğdenin zararları :
İğde meyvesi fazla yenildiğinde kabızlık yapar.
kalorisepeti.com
12 Ocak 2015 Pazartesi
Zayıflarken sarklamaları önleyebilrisiniz!
CityBeauty, yeni yöntemi Hypolight ile incelirken vücudun çeşitli bölgelerinde, özellikle gıdı ve kollarda oluşan sarkma problemini ortadan kaldırıyor.
Son dönemde dünyanın en çok konuştuğu zayıflama sistemi Hypoxi, Türkiye’nin güzellik devi İnanır Group bünyesinde 14 senedir hizmet veren CityBeauty şubelerinde uygulanmaya devam ediyor. Hypoxi, vakum-basınç terapisi ile egzersizi birleştirerek, sağlıklı bir incelme olanağı sunuyor. Şimdi CityBeauty, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek sıkılaşmayı daha ileri götürüyor. Daha sıkı bir cilt, kol ve gıdı sarkması için Hypoxi ile birlikte uygulanan Hypolight yöntemiyle kısa sürede gözle görülür farklılıklar ortaya çıkıyor. Hypoxi bölgesel olarak vücudu şekillendirirken, Hypolight ise sarkmalara karşı vücudu toparlıyor.
Hypolight ile kol, bacak içi ve gıdı sarkmalarına kesin çözüm
Bölgesel bir yağ yakma yöntemi olan ve vakum-basınç terapisi ile egzersizi birleştiren Hypoxi, bölgesel yağlanmadan şikayet eden birçok kadının gizli formülü. Hypoxi, kan dolaşımını hedeflenen bölgede yoğunlaştırıyor ve yağ yakımını gerçekleştiriyor. Hypoxi, haftada 3 kez olmak üzere toplam 1 ayda 12 seans olarak uygulanıyor. CityBeauty güzellik merkezleri, bu uygulamanın yanında daha sıkı bir cilt için Hypolight uygulaması yapıyor. Hypoxi bölgesel olarak vücudumuzu şekillendiriyor. Hypolight ise daha da ileri giderek cildi sıkılaştırıyor. Kol, bacak içi ve gıdı sarkmalarını toparlıyor. Hypoxi ve Hypolight birlikte uygulandığında çok kısa sürede gözle görülür bir fark ortaya çıkıyor. Hypolight, her seans sonunda cerrahi müdahale, enjeksiyon olmaksızın, ağrısız bir iyileşme sunarken bölgesel, hızlı ve kalıcı toparlanma sağlıyor.
Soğuk lazer ile yağ dokusu eritiliyor
Hypolight, her Hypoxi seansından sonra birden fazla problemli bölgeye uygulanıyor. Doğrudan yağ (adipoz) dokusu hedeflenerek kısa sürede sonuç alınması nedeniyle Hypolight, son derece güvenli ve etkin çözüm sunuyor. Hypolight uygulaması yağ hücrelerine nüfuz ederek hücre zarının kırılmasını sağlıyor. Uygulama esnasında hücrelerden yağın serbest kalmasını tetikleyen düşük seviyeli soğuk lazer kullanılıyor. Bu sistem, yağın hücre duvarından çıkartılarak serbest hale gelmesini sağlıyor. Soğuk lazer yağ hücrelerinin içine odaklanıyor ve eritilen yağ, vücudun normal yollarla atılabileceği forma getiriliyor. Eritilen yağ bundan sonraki aşamada doğal lenf drenaj vasıtasıyla vücuttan atılıyor. Fazlalıklarından arınmış daha sıkı bir cilt, kol ve gıdı başta olmak üzere sarkma problemlerini ortadan kaldıran güvenli ve kalıcı güzellik sağlayan Hypoxi ve Hypolight, “Hypoxi Plus paketi” adı altında CityBeauty şubelerinde uygulanıyor. Ayrıca CityBeauty hizmetleri içerisinde var olan selülit masajı da Hypoxi ve Hypolight ile birleştirilerek “Hypoxi Mega paket” adı altında uygulanmaya devam ediyor. Böylece kadınlar, selülitlerinden kurtularak incelebiliyor ve Hypolight yöntemiyle de sarkmalardan kurtulup hayallerindeki güzelliğe erişebiliyor.
Son dönemde dünyanın en çok konuştuğu zayıflama sistemi Hypoxi, Türkiye’nin güzellik devi İnanır Group bünyesinde 14 senedir hizmet veren CityBeauty şubelerinde uygulanmaya devam ediyor. Hypoxi, vakum-basınç terapisi ile egzersizi birleştirerek, sağlıklı bir incelme olanağı sunuyor. Şimdi CityBeauty, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek sıkılaşmayı daha ileri götürüyor. Daha sıkı bir cilt, kol ve gıdı sarkması için Hypoxi ile birlikte uygulanan Hypolight yöntemiyle kısa sürede gözle görülür farklılıklar ortaya çıkıyor. Hypoxi bölgesel olarak vücudu şekillendirirken, Hypolight ise sarkmalara karşı vücudu toparlıyor.
Hypolight ile kol, bacak içi ve gıdı sarkmalarına kesin çözüm
Bölgesel bir yağ yakma yöntemi olan ve vakum-basınç terapisi ile egzersizi birleştiren Hypoxi, bölgesel yağlanmadan şikayet eden birçok kadının gizli formülü. Hypoxi, kan dolaşımını hedeflenen bölgede yoğunlaştırıyor ve yağ yakımını gerçekleştiriyor. Hypoxi, haftada 3 kez olmak üzere toplam 1 ayda 12 seans olarak uygulanıyor. CityBeauty güzellik merkezleri, bu uygulamanın yanında daha sıkı bir cilt için Hypolight uygulaması yapıyor. Hypoxi bölgesel olarak vücudumuzu şekillendiriyor. Hypolight ise daha da ileri giderek cildi sıkılaştırıyor. Kol, bacak içi ve gıdı sarkmalarını toparlıyor. Hypoxi ve Hypolight birlikte uygulandığında çok kısa sürede gözle görülür bir fark ortaya çıkıyor. Hypolight, her seans sonunda cerrahi müdahale, enjeksiyon olmaksızın, ağrısız bir iyileşme sunarken bölgesel, hızlı ve kalıcı toparlanma sağlıyor.
Soğuk lazer ile yağ dokusu eritiliyor
Hypolight, her Hypoxi seansından sonra birden fazla problemli bölgeye uygulanıyor. Doğrudan yağ (adipoz) dokusu hedeflenerek kısa sürede sonuç alınması nedeniyle Hypolight, son derece güvenli ve etkin çözüm sunuyor. Hypolight uygulaması yağ hücrelerine nüfuz ederek hücre zarının kırılmasını sağlıyor. Uygulama esnasında hücrelerden yağın serbest kalmasını tetikleyen düşük seviyeli soğuk lazer kullanılıyor. Bu sistem, yağın hücre duvarından çıkartılarak serbest hale gelmesini sağlıyor. Soğuk lazer yağ hücrelerinin içine odaklanıyor ve eritilen yağ, vücudun normal yollarla atılabileceği forma getiriliyor. Eritilen yağ bundan sonraki aşamada doğal lenf drenaj vasıtasıyla vücuttan atılıyor. Fazlalıklarından arınmış daha sıkı bir cilt, kol ve gıdı başta olmak üzere sarkma problemlerini ortadan kaldıran güvenli ve kalıcı güzellik sağlayan Hypoxi ve Hypolight, “Hypoxi Plus paketi” adı altında CityBeauty şubelerinde uygulanıyor. Ayrıca CityBeauty hizmetleri içerisinde var olan selülit masajı da Hypoxi ve Hypolight ile birleştirilerek “Hypoxi Mega paket” adı altında uygulanmaya devam ediyor. Böylece kadınlar, selülitlerinden kurtularak incelebiliyor ve Hypolight yöntemiyle de sarkmalardan kurtulup hayallerindeki güzelliğe erişebiliyor.
Oburluğun tek çaresi !
Son zamanlarda ezber bozan açıklamalarıyla dikkatleri üzerine çeken ve çıkardığı 'Beden Aklıyla Zayıfla' adlı kitabıyla da listelerden düşmeyen Obezite Doktoru Dr.Fevzi Özgönül yine ezber bozan bir açıklama yaptı.
Dr. Özgönül, “Oburluğun tek tedavisi gündüz doyana kadar yemek yemek ve akşam hareket etmektir.” dedi.
Oburluk deyince, çok yemek yiyen, hiç doymayan, iştahlarına hakim olamayan kişiler akla gelir. Bir kişiye obur diyebilmemiz için, kişinin sadece tatlı düşkünü olması veya ekmeği çok sevmesi yetmez, kişinin24 saat yemek yiyebiliyor olması gerekir.
Obur bir kişinin davranışını izlerseniz
1- Acıkmadan yerler.
2- Yemek seçmezler, tatlı üzerine tuzlu bir gıda, hatta çok doyurucu bir yemeğin üzerine başka bir atıştırmalığı çok kolay yiyebilirler.
3- Yemek yemekten hareket etmeye fazla zaman bulamazlar.
4- Uzun yürüyüşlerden hoşlanmazlar.
5- Yanlarında mutlaka bir atıştırmalık taşırlar.
6- Genelde su içmek yerine özellikle şekerli ve asitli içecekleri tercih ederler.
7- Çabuk yorulurlar.
8- Yatmadan önce mutlaka bir şeyler yemek için mutfağa gidip buzdolabını açarlar. 9- Genelde ne yemek istediklerini bilemezler.
10- Derin uyuyamazlar.
11- Uyku arasında mutlaka kalkıp bir şeyler yeme ihtiyacı hissederler.
12- Sabah tok kalkarlar.
Hiç düşündünüz mü neden oburlar sürekli yemek yerler ve bir türlü doymazlar? Aslında vücudumuzun ihtiyaçları bellidir. En önemli ihtiyacımız enerjimizi sağlayan karbonhidrat yani şekerdir. Bunun dışında proteinlere, yağlara, vitaminlere, minerallere ve az miktarda demir, bakır, çinko gibi elementlere ihtiyaç duyarız. Eğer gıdalar ile bu ihtiyaçlar tamamlandıysa açlık duygusu kapanır. Hatta doğadan bir örnek verirsek, vahşi bir hayvan toksa avlanmaz. Eğer genetik bir hastalığımız yoksa tüm canlılarda sistem böyle işler.
Vücudumuz lüzumsuz yere acıkmaz ve sizden bir şeyler yemenizi istemez. O zaman oburluğa bu bakış açısı ile baktığımızda, karşımıza iki sonuç çıkıyor. Obur insanlar bir şeyler yediklerinde, ya vücudun ihtiyaç duyduğu gıdaları yemiyorlar veya yedikleri besinler içerisinde ihtiyacımız olan bölümleri sindiremiyorlar.
O zaman obur kişilerin sağlıklı yaşam tedavilerinde, bu kişilerin yemelerine engel olmak için iştahlarını azaltmaya çalışmak yerine, vücutlarının ihtiyacı olan besinleri yemeye yönlendirmek ve bu besinlerin sindirimini kolaylaştırmak, obur bir kişiyi çok daha kolay tedavi etmemizi sağlar.
Obur bir kişinin tedavisinde
• İştahlarını kesmek yerine ana öğünlerde tıka basa doyana kadar yemek yemelerini sağlamak,
• Öğün aralarında bir şeyler atıştırmalarını engellemek,
• Yavaş yavaş bu yediklerini sindirmek için hareket etmelerini sağlamak,
• Şekerli ve asitli içeceklerden uzaklaşmalarını, başka içeceklere yönlenmelerini sağlamak,
• Sabah kahvaltılarını mutlaka yapmalarını sağlamak,
• Yatmadan önce hazmı zor olan yiyecek ve atıştırma yerine sıvı ve hazmı kolay olan yiyecekleri seçmelerine yardımcı olmak yeterlidir. Kısaca Obur bir insanın tedavisinde, öğünde doyana kadar doğru besinleri yedirmek ve akşamüzeri biraz hareket ettirmek yeterli olur.
10 yıldır sadece bu saydığım önlemlerle binlerce obur hastamı tedavi ettim. İlk 3 gün zorlanılabilir, fakat sonrasında önerilere uyulduğu zaman, tüm sorunlar tereyağından kıl çeker gibi çözülecektir.
Dr. Özgönül, “Oburluğun tek tedavisi gündüz doyana kadar yemek yemek ve akşam hareket etmektir.” dedi.
Oburluk deyince, çok yemek yiyen, hiç doymayan, iştahlarına hakim olamayan kişiler akla gelir. Bir kişiye obur diyebilmemiz için, kişinin sadece tatlı düşkünü olması veya ekmeği çok sevmesi yetmez, kişinin24 saat yemek yiyebiliyor olması gerekir.
Obur bir kişinin davranışını izlerseniz
1- Acıkmadan yerler.
2- Yemek seçmezler, tatlı üzerine tuzlu bir gıda, hatta çok doyurucu bir yemeğin üzerine başka bir atıştırmalığı çok kolay yiyebilirler.
3- Yemek yemekten hareket etmeye fazla zaman bulamazlar.
4- Uzun yürüyüşlerden hoşlanmazlar.
5- Yanlarında mutlaka bir atıştırmalık taşırlar.
6- Genelde su içmek yerine özellikle şekerli ve asitli içecekleri tercih ederler.
7- Çabuk yorulurlar.
8- Yatmadan önce mutlaka bir şeyler yemek için mutfağa gidip buzdolabını açarlar. 9- Genelde ne yemek istediklerini bilemezler.
10- Derin uyuyamazlar.
11- Uyku arasında mutlaka kalkıp bir şeyler yeme ihtiyacı hissederler.
12- Sabah tok kalkarlar.
Hiç düşündünüz mü neden oburlar sürekli yemek yerler ve bir türlü doymazlar? Aslında vücudumuzun ihtiyaçları bellidir. En önemli ihtiyacımız enerjimizi sağlayan karbonhidrat yani şekerdir. Bunun dışında proteinlere, yağlara, vitaminlere, minerallere ve az miktarda demir, bakır, çinko gibi elementlere ihtiyaç duyarız. Eğer gıdalar ile bu ihtiyaçlar tamamlandıysa açlık duygusu kapanır. Hatta doğadan bir örnek verirsek, vahşi bir hayvan toksa avlanmaz. Eğer genetik bir hastalığımız yoksa tüm canlılarda sistem böyle işler.
Vücudumuz lüzumsuz yere acıkmaz ve sizden bir şeyler yemenizi istemez. O zaman oburluğa bu bakış açısı ile baktığımızda, karşımıza iki sonuç çıkıyor. Obur insanlar bir şeyler yediklerinde, ya vücudun ihtiyaç duyduğu gıdaları yemiyorlar veya yedikleri besinler içerisinde ihtiyacımız olan bölümleri sindiremiyorlar.
O zaman obur kişilerin sağlıklı yaşam tedavilerinde, bu kişilerin yemelerine engel olmak için iştahlarını azaltmaya çalışmak yerine, vücutlarının ihtiyacı olan besinleri yemeye yönlendirmek ve bu besinlerin sindirimini kolaylaştırmak, obur bir kişiyi çok daha kolay tedavi etmemizi sağlar.
Obur bir kişinin tedavisinde
• İştahlarını kesmek yerine ana öğünlerde tıka basa doyana kadar yemek yemelerini sağlamak,
• Öğün aralarında bir şeyler atıştırmalarını engellemek,
• Yavaş yavaş bu yediklerini sindirmek için hareket etmelerini sağlamak,
• Şekerli ve asitli içeceklerden uzaklaşmalarını, başka içeceklere yönlenmelerini sağlamak,
• Sabah kahvaltılarını mutlaka yapmalarını sağlamak,
• Yatmadan önce hazmı zor olan yiyecek ve atıştırma yerine sıvı ve hazmı kolay olan yiyecekleri seçmelerine yardımcı olmak yeterlidir. Kısaca Obur bir insanın tedavisinde, öğünde doyana kadar doğru besinleri yedirmek ve akşamüzeri biraz hareket ettirmek yeterli olur.
10 yıldır sadece bu saydığım önlemlerle binlerce obur hastamı tedavi ettim. İlk 3 gün zorlanılabilir, fakat sonrasında önerilere uyulduğu zaman, tüm sorunlar tereyağından kıl çeker gibi çözülecektir.
Kilo verdiren baharatlar
Metabolizmayı hızlandırarak kilo vermemizi sağlayan, her gün elimizin altında olan ama çok da kullanmadığımız baharatlar;
TERE TOHUMU: Metabolizmanın canlanmasına yardımcı olur. Tiroidi tembel kişilerde daha verimli çalışmasına yardımcı olabilir.
GARCINIA CAMBOGIA: Küçük tropikal meyvedir. En büyük yararı, midenin beyne yolladığı doyma sinyallerini daha kuvvetli göndermesidir. Özellikle gerginlik ve stres altında fazla yiyen kişilerde iyi sonuçlar alınmıştır. Kalıcı kilo kaybına yardımcıdır. Vücutta yağ yakımını arttırarak kolesterol seviyelerini düşürür. İştah baskılama özelliği vardır. Kromla birlikte kullanılırsa, kan şekerini de dengeler. Şeker hastaları, hamileler, emzirenler ve demas sorunu olanlar kullanmamalı.
ZENCEFİL: Alınan besinlerin daha iyi sindirilmesine yardımcı olur. Bünyeyi kuvvetlendirir. Kilo verirken enfeksiyonlara yakalanma riskini azaltır.
YEŞİL ÇAY: Güçlü bir antioksidandır. Metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeye yardımcı olur. Bağırsaktaki faydalı bakterileri artırıp sindirimine yardımcı olur.
BİBERİYE: Yağ metabolizması üzerinde olumlu etkisi vardır. Vücudu ısıtır, dolaşımı canlandırır.
KEKİK: Kolesterolün düşmesine yardımcı olur. Özellikle kekik suyu olarak tüketildiğinde yağ metabolizması üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Canlandırıcı, damar açıcı özelliği vardır.
FUNDA (çay olarak kullanılır): Aslında daha çok çay olarak kullanılır. Bir çay kaşığı kadar funda, suda kaynatılıp özü çıkartılıp içilebilir.
ZERDEÇAL: Özellikle safra ve karaciğer fonksiyonları destekleyerek vücudun detoksuna yardımcı olur.
SİVRİ BİBER: Tüm acılarda olduğu gibi yemeklerin daha iyi hazmedilmesine ve metabolizmanın canlanmasına yardımcı olabilir.
WASABE: Japonların geleneksel olarak kullandığı bir acıdır. Metabolizmanın hızlanmasına ve canlanmasına yardım eder.
KIRMIZI PUL BİBER: Metabolizmayı canlandırır, yağları yakar ama iştah açabilir. Bu yüzden dikkatli olun.
KARANFİL: Toksin atmaya yardımcıdır.
MERCAN KÖŞK: Sindirim sisteminin daha iyi çalışmasına yardım eder.
kalorisepeti.com
TERE TOHUMU: Metabolizmanın canlanmasına yardımcı olur. Tiroidi tembel kişilerde daha verimli çalışmasına yardımcı olabilir.
GARCINIA CAMBOGIA: Küçük tropikal meyvedir. En büyük yararı, midenin beyne yolladığı doyma sinyallerini daha kuvvetli göndermesidir. Özellikle gerginlik ve stres altında fazla yiyen kişilerde iyi sonuçlar alınmıştır. Kalıcı kilo kaybına yardımcıdır. Vücutta yağ yakımını arttırarak kolesterol seviyelerini düşürür. İştah baskılama özelliği vardır. Kromla birlikte kullanılırsa, kan şekerini de dengeler. Şeker hastaları, hamileler, emzirenler ve demas sorunu olanlar kullanmamalı.
ZENCEFİL: Alınan besinlerin daha iyi sindirilmesine yardımcı olur. Bünyeyi kuvvetlendirir. Kilo verirken enfeksiyonlara yakalanma riskini azaltır.
YEŞİL ÇAY: Güçlü bir antioksidandır. Metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeye yardımcı olur. Bağırsaktaki faydalı bakterileri artırıp sindirimine yardımcı olur.
BİBERİYE: Yağ metabolizması üzerinde olumlu etkisi vardır. Vücudu ısıtır, dolaşımı canlandırır.
KEKİK: Kolesterolün düşmesine yardımcı olur. Özellikle kekik suyu olarak tüketildiğinde yağ metabolizması üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Canlandırıcı, damar açıcı özelliği vardır.
FUNDA (çay olarak kullanılır): Aslında daha çok çay olarak kullanılır. Bir çay kaşığı kadar funda, suda kaynatılıp özü çıkartılıp içilebilir.
ZERDEÇAL: Özellikle safra ve karaciğer fonksiyonları destekleyerek vücudun detoksuna yardımcı olur.
SİVRİ BİBER: Tüm acılarda olduğu gibi yemeklerin daha iyi hazmedilmesine ve metabolizmanın canlanmasına yardımcı olabilir.
WASABE: Japonların geleneksel olarak kullandığı bir acıdır. Metabolizmanın hızlanmasına ve canlanmasına yardım eder.
KIRMIZI PUL BİBER: Metabolizmayı canlandırır, yağları yakar ama iştah açabilir. Bu yüzden dikkatli olun.
KARANFİL: Toksin atmaya yardımcıdır.
MERCAN KÖŞK: Sindirim sisteminin daha iyi çalışmasına yardım eder.
kalorisepeti.com
Kilo vermeye yardımcı 7 yiyecek
Hangi gıdalar kilo aldırmaz ve zayıflamaya yardımcı olur merak ediyor musunuz?
Greyfurt
Günde 150 gram tüketildiğinde greyfurt, 2 hafta içerisinde 2 kilo verdirebilir.
Baharatlı yiyecekler
Özellikle karabiber, hardal gibi baharatlar içerisindeki kapsaisin isimli madde sayesinde kilo verdirmeye yardımcı olur.
Yeşil Çay
Asyalı beslenme uzmanları günde 4 fincan yeşil çayın yağ yakımını hızlandırdığını savunuyor.
Az yağlı süt ve süt ürünleri
Az yağlı süt ve süt ürünleri yağları yakan bir hormonun salgılanmasını tetikler.
Tarçın
Günde bir çay kaşığı tarçın kan şekeri seviyesini azaltır ve karbonhidratların yağa dönüşmesini engeller.
Su
Yeterli su içilmediğinde kilo vermek pek mümkün değildir.
Protein
Proteinli besinlerin sindirimi için daha fazla enerji harcanır. Bu sayede kilo vermek daha kolay hale gelir.
Greyfurt
Günde 150 gram tüketildiğinde greyfurt, 2 hafta içerisinde 2 kilo verdirebilir.
Baharatlı yiyecekler
Özellikle karabiber, hardal gibi baharatlar içerisindeki kapsaisin isimli madde sayesinde kilo verdirmeye yardımcı olur.
Yeşil Çay
Asyalı beslenme uzmanları günde 4 fincan yeşil çayın yağ yakımını hızlandırdığını savunuyor.
Az yağlı süt ve süt ürünleri
Az yağlı süt ve süt ürünleri yağları yakan bir hormonun salgılanmasını tetikler.
Tarçın
Günde bir çay kaşığı tarçın kan şekeri seviyesini azaltır ve karbonhidratların yağa dönüşmesini engeller.
Su
Yeterli su içilmediğinde kilo vermek pek mümkün değildir.
Protein
Proteinli besinlerin sindirimi için daha fazla enerji harcanır. Bu sayede kilo vermek daha kolay hale gelir.
Etiketler:
diyet,
kilo,
sağlık,
sağlıklı beslenme
10 Ocak 2015 Cumartesi
Kışın direncinizi arttıracak öneriler
Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevin Şanlıer, kış aylarında daha dirençli olabilmek için tüketilmesi gereken besinleri anlattı.
Prof. Dr. Şanlıer, günde en az üç ana öğün olmak üzere üç ara öğün de eklenerek temel besin grupları tüketilmeye çalışılması gerektiğini vurgulayarak, "Ara öğünler, özellikle şeker hastaları tarafından kesinlikle atlanmamalı, sabah mutlaka kahvaltı yapılmalı. Yiyeceklerin günde en az üç öğünde tüketilmesi ve öğünler arasında geçen sürenin 3-4 saat olması gereklidir. Tek taraflı beslenme ya da yetersiz besin alınması, enfeksiyonlara kaşı vücudun hassasiyetini artırır. Bu nedenle sağlıklı beslenmek için tüm besin öğelerini içeren çeşitli yiyecek ve içeceklerin yeterli miktarlarda ve öğün içinde dengeli bir şekilde alınması gereklidir" dedi. Prof. Dr. Şanlıer, besinlerin içerdikleri besin öğeleri ile şekil ve lezzet yönünden dört ana grupta toplandığını hatırlatarak, bunları "et, yumurta, kuru baklagiller ve yağlı tohumlar, süt ve süt ürünleri grubu, sebze ve meyve grubu, ekmek ve tahıl grubu" olarak sıraladı.
Renkli beslenin
Sağlıklı beslenmek için tüm besin öğelerini içeren çeşitli yiyecek ve içeceklerin yeterli miktarlarda ve öğün içinde dengeli bir şekilde alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Şanlıer şunları kaydetti:
"Enerjinin temel kaynağı olan karbonhidratların tüketimi, enerji ihtiyacını karşıladığı gibi, karbonhidratların yeterince alınması, proteinlerin enerji için kullanılmasını önleyerek protein sentezi için kullanılmasını sağlar. Bunun için günde iki porsiyon et, balık, tavuk vb. ve yumurtanın alınması önemlidir. Vücudumuz antioksidan sistemi ile vücuda giren mikroorganizmalara karşı koymaya çalışır. Her gün çeşitli renklerde iki porsiyon sebze yanında yine renkli bir salata yenilmesi, meyvelerden de en az üç porsiyon olacak şekilde tüketilmesi çok önemlidir.
Daha çok çocuklar ve kadınlarda görülen üşüme, halsizlik, baş dönmesiyle kendini gösteren demir eksikliği de kış aylarında artış gösterebilir. Günlük beslenmede et, kuru fasulye, yeşil mercimek, barbunya, nohut, yeşil yapraklı sebzelerden destek alınmalı ve beraberinde demirin emilimini hızlandırmak için C vitamini içeriği nedeniyle bol limonlu salata tüketilmeli. Yağlı yiyeceklerden uzak durulmalı. Özellikle katı yağ olarak bilinen tereyağı, margarin, yoğun yağlı etlerin tüketiminden kaçınılmalı. Yemeklere eklenecek zeytinyağı ve sıvı yağlar dikkatli tüketilmeli. Fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, sıvı yağlar, kuru baklagiller, tahin gibi besinler E vitamini yönünden zengindir. Balık, balık yağı, fındık ve cevizde bulunan omega-3 yağ asitleri bağışıklık sisteminin güçlenmesinde etkilidir. Ayrıca zeytinyağı, fındık yağı gibi yağlarda bulunan omega-9 yağ asitlerinin de bağışıklık sistemi üzerine olumlu etkileri vardır.”
Haftada 2-3 yumurta tüketin
Yumurta, süt, yoğurt, peynir, et grubu gibi yüksek protein içeren besinlerin düzenli tüketimine önem verilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Şanlıer, “Probiyotik içeren süt, yoğurt ve kefirin günde en az 2-3 porsiyon/bardak tüketilmesi ile bağışıklık sisteminin güçlenmesi sağlanmalı. Kış aylarında güneş ışığının daha az gelmesi nedeniyle insanlar kendilerini mutsuz hissedebilir, vücut D vitamininden yoksun kalabilir. Kemik ve diş gelişimi için de önemli olan D vitaminin karşılanması ve sinir sisteminin güçlenmesi için haftada en az iki kez yağlı deniz balığı tüketilmeli, günde 3-4 adet ceviz veya 6-7 adet badem gibi sert kabuklu kuruyemişler yenmeli” diye konuştu.
Bol su için
Kış aylarında görülme sıklığı artan grip gibi hastalıklarda yeterli sıvı alımına dikkat edilmesinin önemini vurgulayan Prof. Dr. Şanlıer, “Özellikle ishal ve ateş durumlarında su başta olmak üzere bol sıvı tüketilmesi gerekmektedir. Sağlıklı bir kişinin alması gereken su miktarı 8-10 bardak, yani yaklaşık 2-2,5 litre olmalı. Sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu, tarçın, rezene, yeşil çay, nane-limon ya da açık çay gibi içeceklerden günde 1-2 fincan tüketmek faydalıdır" dedi.
45 dakika yürüyün
Prof. Dr. Şanlıer, kış aylarında da yaz aylarında olduğu gibi fiziksel aktivite yapmaya dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Haftanın 3-4 günü 45 dakika kadar egzersiz ya da yürüyüş yapılması yeterlidir. Alkol, sigara ve uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklar, özellikle kış aylarında savunma sisteminin daha da olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır. Düzenli yaşam şekli tercih edilmeli, uyku saatleri belli olmalı, kaliteli uyku sağlanmalı" ifadesini kullandı.
Kararında tüketilirse zararı yok
Bilimsel makaleler yayınlayan PLOS ONE'da çıkan yeni bir araştırma, orta düzeyde kahve tüketimi ve dehidrasyon arasında hiçbir bağlantı olmadığını ortaya koydu.
İngiltere’de Birmingham Üniversitesi Beden Eğitimi ve spor Akademisi'ndeki araştırmacılar tarafından yürütülen ve PLOS ONE’da yayınlanan araştırmaya göre, makul miktarlarda kahve içmek dehidrasyona yol açmıyor. Araştırmaya göre, kahve günlük sıvı ihtiyacına diğer içecekler kadar katkıda bulunuyor.
Orta düzeyde kahve tüketiminin eşit hacimde suya kıyasla etkilerini doğrudan değerlendiren ilk çalışma olduğu belirtilen araştırmanın başyazarı olan ve konuyla ilgili doktora araştırması yürüten Sophie Killer ulaştıkları sonuçları şöyle yorumluyor:
“Bilimsel kanıtların eksikliğine rağmen kahve tüketiminin dehidrasyona yol açabileceği ve sağlıklı bir sıvı dengesi için kaçınılması veya azaltılması gerektiğine dair yaygın bir inanış var. Araştırmamızın amacı düzenli kahve tüketiminin, normal yaşam koşullarında, içen kişinin hidrasyon durumuna zarar verip vermediğini belirlemekti. Yaptığımız araştırma sonucunda orta düzeyde kahve tüketiminin, düzenli olarak kahve içen erkeklerde, eşit miktarlarda su tüketimine kıyasla, çeşitli hidrasyon göstergelerinde önemli farka yol açmadığını bulduk.”
Araştırma nasıl yürütüldü?
Düzenli kahve içen kişilerden oluşan örneklerde, Killer ve çalışma arkadaşları orta düzeyde sade kahve tüketiminin eşit hacimde su tüketimine kıyasla sıvı dengesi ve hidrasyon durumu üzerindeki etkisini ölçtüler. Elli erkek katılımcı iki aşamada test edildi: Üç gün boyunca, günde dört fincan (200 ml) sade kahve ya da su içmeleri gerekiyordu. İkinci aşamada, başlangıçta kahve içenler su içmeye geçtiler ve başlangıçta su içenlerse kahve içmeye. Bu iki aşama on günlük bir “arınma” dönemi ile birbirinden ayrıldı.
Hidrasyon durumunu değerlendirmek için, araştırmacılar vücut kütlesi ve toplam vücut suyunun yanı sıra kan ve idrar analizlerini de içeren çeşitli hidrasyon ölçütleri kullandılar. Araştırmacılar kahve içenler ve su içenler arasında, toplam vücut suyu veya hidrasyon durumunun kanla herhangi bir ölçümünde önemli hiçbir fark bulmadılar. Ayrıca iki grup arasında 24 saatlik idrar hacmi veya idrar konsantrasyonunda da hiçbir fark gözlemlenmedi.
Orta düzeyde kahve tüketiminin eşit hacimde suya kıyasla etkilerini doğrudan değerlendiren ilk çalışma olduğu belirtilen araştırmanın başyazarı olan ve konuyla ilgili doktora araştırması yürüten Sophie Killer ulaştıkları sonuçları şöyle yorumluyor:
“Bilimsel kanıtların eksikliğine rağmen kahve tüketiminin dehidrasyona yol açabileceği ve sağlıklı bir sıvı dengesi için kaçınılması veya azaltılması gerektiğine dair yaygın bir inanış var. Araştırmamızın amacı düzenli kahve tüketiminin, normal yaşam koşullarında, içen kişinin hidrasyon durumuna zarar verip vermediğini belirlemekti. Yaptığımız araştırma sonucunda orta düzeyde kahve tüketiminin, düzenli olarak kahve içen erkeklerde, eşit miktarlarda su tüketimine kıyasla, çeşitli hidrasyon göstergelerinde önemli farka yol açmadığını bulduk.”
Araştırma nasıl yürütüldü?
Düzenli kahve içen kişilerden oluşan örneklerde, Killer ve çalışma arkadaşları orta düzeyde sade kahve tüketiminin eşit hacimde su tüketimine kıyasla sıvı dengesi ve hidrasyon durumu üzerindeki etkisini ölçtüler. Elli erkek katılımcı iki aşamada test edildi: Üç gün boyunca, günde dört fincan (200 ml) sade kahve ya da su içmeleri gerekiyordu. İkinci aşamada, başlangıçta kahve içenler su içmeye geçtiler ve başlangıçta su içenlerse kahve içmeye. Bu iki aşama on günlük bir “arınma” dönemi ile birbirinden ayrıldı.
Hidrasyon durumunu değerlendirmek için, araştırmacılar vücut kütlesi ve toplam vücut suyunun yanı sıra kan ve idrar analizlerini de içeren çeşitli hidrasyon ölçütleri kullandılar. Araştırmacılar kahve içenler ve su içenler arasında, toplam vücut suyu veya hidrasyon durumunun kanla herhangi bir ölçümünde önemli hiçbir fark bulmadılar. Ayrıca iki grup arasında 24 saatlik idrar hacmi veya idrar konsantrasyonunda da hiçbir fark gözlemlenmedi.
9 Ocak 2015 Cuma
Tatlı krizini tarçınla bastır!
Diyet yaparken de, normal beslenme düzeninde de tükettiğiniz besinlerin kalitesi çok önemli. Sizi gün boyu ayakta tutacak ve öğünler arasında açlık krizine sokmayacak besinler, hayatınızı da diyetinizi de kolaylaştırır.
YUMURTA
En önemli protein kaynaklarından biri olan yumurtanın uzun süre tokluk hissi verdiği ve kalorisinin düşük olduğu bilimsel araştırmalarla kanıtlandı! Sabah kahvaltılarında bir adet haşlanmış yumurta ya da az tereyağıyla yapılmış sahanda yumurtayla hem açlık hissinden kurtulabilirsiniz hem de günlük protein ihtiyacınızı sağlıklı yoldan karşılamış olursunuz.
YEŞİL ÇAY
Vücudunuzun zehirli maddelerden temizlenmesini, hücrelerinizin yenilenmesini sağlayan yeşil çay; vücudunuzun çalışma hızını artırıyor, yağ yakımını sağlıyor ve uzun süre tok hissetmenize yardımcı oluyor. Günde 1-2 fincan yeşil çay içerek hem enerjik hissedebilir hem fazla kilolardan kurtulabilir hem de tokluk hissedebilirsiniz.
BADEM
Vitamin, mineral, lif açısından zengin kuruyemişlerden biri olan badem; tok kalmanızı, sağlıklı cilt ve saçlara sahip olmanızı sağlıyor ve omea-3 yağ asitleri sayesinde kalbinizin sağlığını koruyor. Bilimsel araştırma sonuçları, düzenli olarak günde 5-6 adet badem tüketen kadınların, tüketmeyenlere göre daha kolay kilo verdiğini göstermektedir.
SİRKE
Vücut sağlığından güzelliğe, kilo vermeden ev temizliğine kadar birçok konuda mucizeler sağlayan sirke; iştah kesmeye ve uzun süre tok hissetmenize de yardımcı oluyor! Sirkenin içinde bulunan asetik asit, midenin sindirim hızını yavaşlatıyor ve bu sayede daha uzun süre tok hissetmenizi sağlıyor. Salatalarına, yemeklerinize sirke ekleyerek hem lezzet hem sağlık katın!
TARÇIN
Nefis kokusuyla duyularınızı harekete geçiren ve enerji veren tarçın, bilim adamlarının ilgisini çekti ve üzerinde detaylı incelemeler yapıldı! Bilimsel araştırma sonuçlarına göre tarçın, açlık hissine sebep olan kan şekerinin hızlı yükselip düşmesini dengeliyor ve buna bağlı olarak uzun süre tok hissetmenizi sağlıyor. Birkaç dilim elmanın üzerine tarçın serpip, ara öğünlerinizde ve açlık hissettiğinizde çekinmeden yiyin; hem tok kalacak hem kilo vereceksiniz.
YUMURTA
En önemli protein kaynaklarından biri olan yumurtanın uzun süre tokluk hissi verdiği ve kalorisinin düşük olduğu bilimsel araştırmalarla kanıtlandı! Sabah kahvaltılarında bir adet haşlanmış yumurta ya da az tereyağıyla yapılmış sahanda yumurtayla hem açlık hissinden kurtulabilirsiniz hem de günlük protein ihtiyacınızı sağlıklı yoldan karşılamış olursunuz.
YEŞİL ÇAY
Vücudunuzun zehirli maddelerden temizlenmesini, hücrelerinizin yenilenmesini sağlayan yeşil çay; vücudunuzun çalışma hızını artırıyor, yağ yakımını sağlıyor ve uzun süre tok hissetmenize yardımcı oluyor. Günde 1-2 fincan yeşil çay içerek hem enerjik hissedebilir hem fazla kilolardan kurtulabilir hem de tokluk hissedebilirsiniz.
BADEM
Vitamin, mineral, lif açısından zengin kuruyemişlerden biri olan badem; tok kalmanızı, sağlıklı cilt ve saçlara sahip olmanızı sağlıyor ve omea-3 yağ asitleri sayesinde kalbinizin sağlığını koruyor. Bilimsel araştırma sonuçları, düzenli olarak günde 5-6 adet badem tüketen kadınların, tüketmeyenlere göre daha kolay kilo verdiğini göstermektedir.
SİRKE
Vücut sağlığından güzelliğe, kilo vermeden ev temizliğine kadar birçok konuda mucizeler sağlayan sirke; iştah kesmeye ve uzun süre tok hissetmenize de yardımcı oluyor! Sirkenin içinde bulunan asetik asit, midenin sindirim hızını yavaşlatıyor ve bu sayede daha uzun süre tok hissetmenizi sağlıyor. Salatalarına, yemeklerinize sirke ekleyerek hem lezzet hem sağlık katın!
TARÇIN
Nefis kokusuyla duyularınızı harekete geçiren ve enerji veren tarçın, bilim adamlarının ilgisini çekti ve üzerinde detaylı incelemeler yapıldı! Bilimsel araştırma sonuçlarına göre tarçın, açlık hissine sebep olan kan şekerinin hızlı yükselip düşmesini dengeliyor ve buna bağlı olarak uzun süre tok hissetmenizi sağlıyor. Birkaç dilim elmanın üzerine tarçın serpip, ara öğünlerinizde ve açlık hissettiğinizde çekinmeden yiyin; hem tok kalacak hem kilo vereceksiniz.
8 Ocak 2015 Perşembe
Zayıflatan beyaz mucize
Beyaz lahana hem kilo problemine hem de selülit oluşumuna karşı oldukça etkili ve bir o kadar da besleyici bir gıda.
Beyaz lahananın hiç bu kadar faydalı olabileceğini düşünmüş müydünüz? Kadınların en büyük kabusu olan selülitler, lahana ile üç haftada sona eriyor. Ayrıca beyaz lahana yaz aylarında fit olmak isteyenlere kalıcı kilo kaybı yaşatıyor. Kanseri önlüyor ve kan şekerini kontrol altında tutmanıza yardımcı oluyor.
Zayıflama ve selülitleri yok etme özelliği bulunan beyaz lahana, aynı zamanda antioksidan olduğundan bağırsak kanserini önleyici gücü var. Kan şekerini düşürme ve dengeleme özelliği var. Kan dolaşımını düzenler, hormonları dengeler. Enfeksiyonlara karşı vücuda direnç kazandırır. Toksin artırır. Kanser hastalarında kemoterapi ve radyoterapi sonrası takviye oluşturur. Barsak mukozasını temizler. Cilde tazelik ve güzellik verir. Toksin atıcı ve kolon kanserini önleyicidir. Beyaz lahana içeriğindeki U vitaminiyle güçlü bir antioksidandır.
Beyaz lahana aynı zamanda 'aquaretik'tir. Yani; bitkiler genelde diüretik olduklarından hem su hem tuz atarken, beyaz lahana tuz dengesini bozmadan sadece su atar. Bu da verilen kiloların kalıcı olmasına yardımcı olur. Menopoz ve regl dönemlerinde değişen hormon dengesizliğine karşı beyaz lahana kürü mükemmel bir takviyedir.
Toksin atarak yenilenin Kaynamakta olan yarım litre suda 5-6 adet beyaz lahana yaprağını parçalamadan, 10 dakika ağzı kapalı olarak hafif ateşte haşlayın. Sabah ve akşam şeklinde günde 2 kez aç veya tok karnına birer su bardağı için. Bu işlemi 5 gün boyunca ve her seferinde yeniden hazırlayarak devam edin. 3 gün ara verip, yeniden 5 günlük bir kür daha uygulayın.
10 günlük kürün bir yıl boyunca 4 kez yapılmasını tavsiye ediliyor. Kürün yapılmaya başlandığı 2. veya 3. gününde vücudunuzun terlediğini ve özellikle yüz kısmında yağlı olduğunu fark edeceksiniz. Endişelenmeyin, bu yağ toksinleri de attığınızı gösterir. Bu kürü uygularken daha sık banyo veya duş yapmalısınız. Ne kadar çok toksin atarsanız vücudunuz o kadar fazla kendini yeniler.
Beyaz lahananın hiç bu kadar faydalı olabileceğini düşünmüş müydünüz? Kadınların en büyük kabusu olan selülitler, lahana ile üç haftada sona eriyor. Ayrıca beyaz lahana yaz aylarında fit olmak isteyenlere kalıcı kilo kaybı yaşatıyor. Kanseri önlüyor ve kan şekerini kontrol altında tutmanıza yardımcı oluyor.
Zayıflama ve selülitleri yok etme özelliği bulunan beyaz lahana, aynı zamanda antioksidan olduğundan bağırsak kanserini önleyici gücü var. Kan şekerini düşürme ve dengeleme özelliği var. Kan dolaşımını düzenler, hormonları dengeler. Enfeksiyonlara karşı vücuda direnç kazandırır. Toksin artırır. Kanser hastalarında kemoterapi ve radyoterapi sonrası takviye oluşturur. Barsak mukozasını temizler. Cilde tazelik ve güzellik verir. Toksin atıcı ve kolon kanserini önleyicidir. Beyaz lahana içeriğindeki U vitaminiyle güçlü bir antioksidandır.
Beyaz lahana aynı zamanda 'aquaretik'tir. Yani; bitkiler genelde diüretik olduklarından hem su hem tuz atarken, beyaz lahana tuz dengesini bozmadan sadece su atar. Bu da verilen kiloların kalıcı olmasına yardımcı olur. Menopoz ve regl dönemlerinde değişen hormon dengesizliğine karşı beyaz lahana kürü mükemmel bir takviyedir.
Toksin atarak yenilenin Kaynamakta olan yarım litre suda 5-6 adet beyaz lahana yaprağını parçalamadan, 10 dakika ağzı kapalı olarak hafif ateşte haşlayın. Sabah ve akşam şeklinde günde 2 kez aç veya tok karnına birer su bardağı için. Bu işlemi 5 gün boyunca ve her seferinde yeniden hazırlayarak devam edin. 3 gün ara verip, yeniden 5 günlük bir kür daha uygulayın.
10 günlük kürün bir yıl boyunca 4 kez yapılmasını tavsiye ediliyor. Kürün yapılmaya başlandığı 2. veya 3. gününde vücudunuzun terlediğini ve özellikle yüz kısmında yağlı olduğunu fark edeceksiniz. Endişelenmeyin, bu yağ toksinleri de attığınızı gösterir. Bu kürü uygularken daha sık banyo veya duş yapmalısınız. Ne kadar çok toksin atarsanız vücudunuz o kadar fazla kendini yeniler.
Anti-enflamatuar diyet
Tamamlayıcı tıbbın öncülerinden, Harvard mezunu Dr. Andrew Weil tarafından bazı gıdaların sistemik inflamasyona neden olduğu veya engellediği önesürülmektedir. Bunun sonucunda geliştirilen diyet 3.3 puan alarak 8. Sıraya yerleşti...
Tip: Dengeli
Benzer Diyetler: Vejetaryen, Akdeniz, Yarı-Vejetaryen Diyetleri
Amaç: Hastalıkları önleyerek optimum zihinsel ve fiziksel sağlık.
İddia: Enflamasyonu azaltmak yaşa bağlı hastalıkları önler ve genel olarak sağlıklı olmanızı destekler.
Teori: Kronik veya düşük seviyeli bir enfeksiyonla savaşırken vücudunuzda oluşan kızarıklık veya şişme olmazsa enflamasyon kalp hastalıkları, kanser ve Alzheimer gibi ciddi hastalıklara neden olabilir. Stres, çevresel kaynaklı toksinler, fiziksel aktivite ve diyet enflamatuar seviyesinde büyük rol oynamaktadır. Bu diyet fiziksel ve zihinsel sağlığı destekler. Sağlıklı yağları, lifce zengin meyve-sebzeleri, bol bol su içmeyi, hayvansal proteinleri az tüketmeyi (yağlı balıklardan gelen hayvansal protein hariç) önererek enerjinizi korur ve yaşa bağlı oluşabilecek hastalık riskinizi azaltır.
Diyet Nasıl Çalışıyor?
Anti-Enflamatuar diyeti cinsiyetinize, ölçülerinize, ve aktivite seviyenize göre günlük 2,000 ile 3,000 arasında kalori alımına dayanmaktadır. Kalorilerin yüzde 40-50'si karbonhidratlardan, yüzde 30'u yağlardan ve yüzde 20-30'u ise proteinlerden gelmektedir. Diyet, her öğünde bu üç besin maddesini karıştırmanızı öneriyor.
Dr. Weil'e göre diyetin temeli Akdeniz diyetine dayanmaktadır fakat bu diyetin kapsamında yeşil çay ve siyah çikolatalar da vardır. Taze yiyecekler ile beslenme ve ağırlıklı olarak sebze-meyve tüketimi kanserle ve diğer dejeneratif hastalıklar ile savaşır. Ek olarak rutin omega-3 yağ asidi tüketmeli, fast food ve kızarmış yiyeceklerden uzak durmalısınız. Karbonhidrat tüketirken tam tahıllılılar gibi sağlıklı olanlarına yönelmelisiniz.
Tereyağda, kremada, yağlı etlerde, margarinlerde, hidrojene yağlarda bulunan doymuş yağlardan uzak durmalı, bunlar yerine enflamasyonu azaltan sağ zeytinyağı, avakado, kuruyemişler ve omega-3 yağ asidi kullanmalısınız. Eğer haftada 2 kere yağlı balık yemiyorsanız, EPA ve DHA içeren balık yağı hapı kullanmanız tavsiye ediliyor. Protein kaynaklarınız ise balık, yoğurt, peynir ve özellikle soya fasulyesinden olmalıdır.
Domates, kırmızı, turuncu ve sarı meyveler, turpgiller familyasından sebzeler ve koyu yeşil yapraklılar gibi farklı renkteki yiyecekleri tüketmelisiniz. Eğer mümkünse pestisit kullanılan ürünlerden uzak durarak organik olanlara yönelmelisiniz. Klor ve kloramin gibi toksik maddeler içermeyen saf su içmelisiniz. Kahve yerine çay, özellikle de beyaz, yeşil ve kokulu olanlarını tercih etmelisiniz. En az yüzde 70 kakao içeren siyah çikolataları antioksidan içerdiği için, kırmızı şarabı da kardiovasküler sağlık için faydalı olduğundan aşırıya kaçmadan tüketebilirsniz.
Kilo Verebilecek misiniz?
Kilo vermeyi sağlayan ve fazla kilolu veya obez olma olasılığını azaltan Akdeniz diyeti ile aynı yaklaşımda olduğu için kilo verebilirsiniz. Enflamasyon ve bununla ilgili hastalıklar obeziteden sebep oluşmakla beraber, enflamasyonu da azaltmak kilo kaybetmeyi tetiklemektedir. Bazı çalışmalar göstermiştirki enflamasyon obezite riskini arttırmaktadır.
Kalp Sağlığı için Faydalı mıdır?
Akdeniz tipi beslenme programları arasında yer alan Anti-Enflamatuar Diyeti kalp hastalıkları riskini, tansiyonu ve kötü kolestrolü (LDL) azaltır. Amerikan Kalp Derneğine göre enflamasyon, kardiovasküler hastalıkların kesin tanısı değildir fakat kalp hastası kişilerde yaygın görülen bir durumdur. Araştırmalar göstermiştir ki kalp hastalıkları ile kandaki enflamasyonu işaret eden bir protein olan C-reaktif proteini (CRP) arasında bir bağlantı vardır. Bu diyet programında lifce zengin beslenme önemli yer tuttuğu için CRP seviyelerinin de azalmasını sağlar.
Diyabeti Önler veya Kontrol Altında Tutar mı?
Araştırmalar göstermiştir ki Akdeniz tipi diyetler ile kalp hastalıklarına ve Tip-2 diyabete neden olan metabolik sendromdan kurtulabilirsiniz. Ayrıca diyabet için önerilen koyu yeşil yapraklılar, domates, omega-3 yağlarınca zengin balık, tam tahıllılar, kuruyemişler, yağsız süt ve yoğurt gibi yiyecekler de diyet listesinde yer almaktadır.
Sağlık Riski Var mı?
Herhangi bir sağlık riski veya yan etkisi bulunmamakla beraber eğer sağlık sorununuz var ise beslenme düzeninizde önemli değişiklikler yapmadan önce doktorunuza danışınız.
Takibi Kolay mı?
Anti-Enflamatuar diyeti, katı beslenme programı içermemesi nedeniyle uygulaması oldukça kolaydır. Sebze-meyveyi, tam tahıllıları ve balık veya balık yağı haplarını diyet programınıza ekleyerek kolayca beslenme düzeninizi ayarlayabilirsiniz.
Örnek Menü:
Günlük örnek diyet listesi aşağıdaki gibidir.
Kahvaltı:
Yulaflı-buğdaylı Tabbule:
1/8 bardak bulgur
1/4 bardak yulaf ezmesi
1/8 bardak dilimlenmiş çilek
¼ kivi, doğranmış
1 yemek kaşığı öğütülmüş ceviz veya badem
2 yemek kaşığı maydanoz
½ çay kaşığı kıyılmış taze nane
Bir tutam tuz ve toz biber
Çilek-kivi püresi:
1½ çilek, doğranmış
¼ kivi, doğranmış
¼ çay kaşığı taze sıkılmış limon suyu
Öğle Yemeği:
Fetuçini makarna, kara lahana pestosu ile
110 gram fetuçini makarna
¼ bardak rendelenmiş peynir
Pesto—
1 bardak doğranmış kara lahana
1/8 bardak rendelenmiş peynir
1 ½ yemek kaşığı sızma zeytinyağı
1/16 bardak çam fıstığı
½ diş sarımsak, doğranmış
¼ çay kaşığı tuz
Kırmızı pul biber
Atıştırmalık:
Çilek-çili salsa sos, kereviz çubukları ile
150 ml çilek, doğranmış
1 kaşık kıyılmış soğan
¼ biber, ince doğranmış, çekirdekleri ile
¼ yemek kaşığı taze sıkılmış limon suyu
Bir tutam tuz
6 kereviz çubuğu
Akşam Yemeği:
Ton balıklı-sebzeli dürüm, acı biber sosu ile:
3 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
85 gram ton balığı
¼ çay kaşığı tuz
1 tortilla ekmeği
¼ küçük salatalık, doğranmış
1/8 bardak ikiye bölünmüş domates
¼ avakado, çekirdekleri çıkarılmış, kabuğu soyulmuş ve dilimlenmiş
¼ bardak çin lahanası
½ taze soğan, yalnızca yeşil kısımları
3 kişniş
Susamlı acı biber sosu
28 gram mayonez
½ çay kaşığı acı biber sosu
1/8 çay kaşığı susam yağı
1/8 çay kaşığı düşük sodyumlu soya sosu
Besin Değerleri
Tip: Dengeli
Benzer Diyetler: Vejetaryen, Akdeniz, Yarı-Vejetaryen Diyetleri
Amaç: Hastalıkları önleyerek optimum zihinsel ve fiziksel sağlık.
İddia: Enflamasyonu azaltmak yaşa bağlı hastalıkları önler ve genel olarak sağlıklı olmanızı destekler.
Teori: Kronik veya düşük seviyeli bir enfeksiyonla savaşırken vücudunuzda oluşan kızarıklık veya şişme olmazsa enflamasyon kalp hastalıkları, kanser ve Alzheimer gibi ciddi hastalıklara neden olabilir. Stres, çevresel kaynaklı toksinler, fiziksel aktivite ve diyet enflamatuar seviyesinde büyük rol oynamaktadır. Bu diyet fiziksel ve zihinsel sağlığı destekler. Sağlıklı yağları, lifce zengin meyve-sebzeleri, bol bol su içmeyi, hayvansal proteinleri az tüketmeyi (yağlı balıklardan gelen hayvansal protein hariç) önererek enerjinizi korur ve yaşa bağlı oluşabilecek hastalık riskinizi azaltır.
Diyet Nasıl Çalışıyor?
Anti-Enflamatuar diyeti cinsiyetinize, ölçülerinize, ve aktivite seviyenize göre günlük 2,000 ile 3,000 arasında kalori alımına dayanmaktadır. Kalorilerin yüzde 40-50'si karbonhidratlardan, yüzde 30'u yağlardan ve yüzde 20-30'u ise proteinlerden gelmektedir. Diyet, her öğünde bu üç besin maddesini karıştırmanızı öneriyor.
Dr. Weil'e göre diyetin temeli Akdeniz diyetine dayanmaktadır fakat bu diyetin kapsamında yeşil çay ve siyah çikolatalar da vardır. Taze yiyecekler ile beslenme ve ağırlıklı olarak sebze-meyve tüketimi kanserle ve diğer dejeneratif hastalıklar ile savaşır. Ek olarak rutin omega-3 yağ asidi tüketmeli, fast food ve kızarmış yiyeceklerden uzak durmalısınız. Karbonhidrat tüketirken tam tahıllılılar gibi sağlıklı olanlarına yönelmelisiniz.
Tereyağda, kremada, yağlı etlerde, margarinlerde, hidrojene yağlarda bulunan doymuş yağlardan uzak durmalı, bunlar yerine enflamasyonu azaltan sağ zeytinyağı, avakado, kuruyemişler ve omega-3 yağ asidi kullanmalısınız. Eğer haftada 2 kere yağlı balık yemiyorsanız, EPA ve DHA içeren balık yağı hapı kullanmanız tavsiye ediliyor. Protein kaynaklarınız ise balık, yoğurt, peynir ve özellikle soya fasulyesinden olmalıdır.
Domates, kırmızı, turuncu ve sarı meyveler, turpgiller familyasından sebzeler ve koyu yeşil yapraklılar gibi farklı renkteki yiyecekleri tüketmelisiniz. Eğer mümkünse pestisit kullanılan ürünlerden uzak durarak organik olanlara yönelmelisiniz. Klor ve kloramin gibi toksik maddeler içermeyen saf su içmelisiniz. Kahve yerine çay, özellikle de beyaz, yeşil ve kokulu olanlarını tercih etmelisiniz. En az yüzde 70 kakao içeren siyah çikolataları antioksidan içerdiği için, kırmızı şarabı da kardiovasküler sağlık için faydalı olduğundan aşırıya kaçmadan tüketebilirsniz.
Kilo Verebilecek misiniz?
Kilo vermeyi sağlayan ve fazla kilolu veya obez olma olasılığını azaltan Akdeniz diyeti ile aynı yaklaşımda olduğu için kilo verebilirsiniz. Enflamasyon ve bununla ilgili hastalıklar obeziteden sebep oluşmakla beraber, enflamasyonu da azaltmak kilo kaybetmeyi tetiklemektedir. Bazı çalışmalar göstermiştirki enflamasyon obezite riskini arttırmaktadır.
Kalp Sağlığı için Faydalı mıdır?
Akdeniz tipi beslenme programları arasında yer alan Anti-Enflamatuar Diyeti kalp hastalıkları riskini, tansiyonu ve kötü kolestrolü (LDL) azaltır. Amerikan Kalp Derneğine göre enflamasyon, kardiovasküler hastalıkların kesin tanısı değildir fakat kalp hastası kişilerde yaygın görülen bir durumdur. Araştırmalar göstermiştir ki kalp hastalıkları ile kandaki enflamasyonu işaret eden bir protein olan C-reaktif proteini (CRP) arasında bir bağlantı vardır. Bu diyet programında lifce zengin beslenme önemli yer tuttuğu için CRP seviyelerinin de azalmasını sağlar.
Diyabeti Önler veya Kontrol Altında Tutar mı?
Araştırmalar göstermiştir ki Akdeniz tipi diyetler ile kalp hastalıklarına ve Tip-2 diyabete neden olan metabolik sendromdan kurtulabilirsiniz. Ayrıca diyabet için önerilen koyu yeşil yapraklılar, domates, omega-3 yağlarınca zengin balık, tam tahıllılar, kuruyemişler, yağsız süt ve yoğurt gibi yiyecekler de diyet listesinde yer almaktadır.
Sağlık Riski Var mı?
Herhangi bir sağlık riski veya yan etkisi bulunmamakla beraber eğer sağlık sorununuz var ise beslenme düzeninizde önemli değişiklikler yapmadan önce doktorunuza danışınız.
Takibi Kolay mı?
Anti-Enflamatuar diyeti, katı beslenme programı içermemesi nedeniyle uygulaması oldukça kolaydır. Sebze-meyveyi, tam tahıllıları ve balık veya balık yağı haplarını diyet programınıza ekleyerek kolayca beslenme düzeninizi ayarlayabilirsiniz.
Örnek Menü:
Günlük örnek diyet listesi aşağıdaki gibidir.
Kahvaltı:
Yulaflı-buğdaylı Tabbule:
1/8 bardak bulgur
1/4 bardak yulaf ezmesi
1/8 bardak dilimlenmiş çilek
¼ kivi, doğranmış
1 yemek kaşığı öğütülmüş ceviz veya badem
2 yemek kaşığı maydanoz
½ çay kaşığı kıyılmış taze nane
Bir tutam tuz ve toz biber
Çilek-kivi püresi:
1½ çilek, doğranmış
¼ kivi, doğranmış
¼ çay kaşığı taze sıkılmış limon suyu
Öğle Yemeği:
Fetuçini makarna, kara lahana pestosu ile
110 gram fetuçini makarna
¼ bardak rendelenmiş peynir
Pesto—
1 bardak doğranmış kara lahana
1/8 bardak rendelenmiş peynir
1 ½ yemek kaşığı sızma zeytinyağı
1/16 bardak çam fıstığı
½ diş sarımsak, doğranmış
¼ çay kaşığı tuz
Kırmızı pul biber
Atıştırmalık:
Çilek-çili salsa sos, kereviz çubukları ile
150 ml çilek, doğranmış
1 kaşık kıyılmış soğan
¼ biber, ince doğranmış, çekirdekleri ile
¼ yemek kaşığı taze sıkılmış limon suyu
Bir tutam tuz
6 kereviz çubuğu
Akşam Yemeği:
Ton balıklı-sebzeli dürüm, acı biber sosu ile:
3 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
85 gram ton balığı
¼ çay kaşığı tuz
1 tortilla ekmeği
¼ küçük salatalık, doğranmış
1/8 bardak ikiye bölünmüş domates
¼ avakado, çekirdekleri çıkarılmış, kabuğu soyulmuş ve dilimlenmiş
¼ bardak çin lahanası
½ taze soğan, yalnızca yeşil kısımları
3 kişniş
Susamlı acı biber sosu
28 gram mayonez
½ çay kaşığı acı biber sosu
1/8 çay kaşığı susam yağı
1/8 çay kaşığı düşük sodyumlu soya sosu
Besin Değerleri
Anti-Enflamatuar Diyeti
|
ÖNERİLEN
| |
Kalori
|
2,152
|
Kadın
21-25: 2,000
26-50: 1,800
51+: 1,600
Erkek
21-40: 2,400
41-60: 2,200
61+: 2,000
|
Toplam Yağ
|
55%
|
20%-35%
|
Doğmuş
|
8%
|
10% dan az
|
Trans
|
0%
| |
Toplam karbonhidratlar
|
31%
|
45%-65%
|
Şeker (total except as noted)
|
4%
| |
Lif
|
23 g.
|
Kadın
19-30: 28 g.
31-50: 25 g.
51+: 22 g.
Erkek
19-30: 34 g.
31-50: 31 g.
51+: 28 g.
|
Protein
|
14%
|
10%-35%
|
Sodyum
|
3,317 mg.
|
2,300 mg. 'ın altında, 1,500 mg. 'ın altında: 51+ için
|
Potasyum
|
1,555 mg.
|
En az 4,700 mg.
|
Kalsiyum
|
833 mg.
|
19-50: 1,000 mg.
51+: 1,200 mg
|
Vitamin B-12
|
9.3 mcg.
|
2.4 mcg.
|
Vitamin D
|
0 mcg.
|
15 mcg.
|
*Öneriler 19 ve üstü yaş grubu içindir. g.: gram, mg.: miligram, mcg.: mikrogram
kalorisepeti.com
Etiketler:
diyet,
kalori,
kilo,
sağlıklı beslenme,
zayıflama
Vejetaryen diyet
Uzmanlara göre sağlıklı diyetlerden sayılan, kilo kaybetmeyi hızlandırırken aynı zamanda kalp sağlığını da destekleyen Vejetaryen Diyeti, 3.5 puan alarak Geleneksel Asya diyeti ile birlikte 7.sıraya yerleşti...
Tip: Dengeli
Benzer Diyetler: Vegan, Eko Atkins Diyetleri
Amaç: Kilo kaybı, kalp sağlığı, diyabetten korumak ve kontrol altına almak
İddia: Vejetaryen olmak kilo vermeye ve kronik hastalıklardan korunmaya yardımcı olur.
Teori: Etsiz çok sağlıklı yemekler pişirirken hem kilo kaybedip hem de kalp hastalıkları ve diyabet riskini azaltabilirsiniz.
Diyet Nasıl Çalışıyor?
Hangi tür vejetaryen olmak istediğinize göre diyet planı değişir. Çoğu kişi süt ürünleri ve yumurta tüketirken, et ürünlerinin hiçbirini tüketmeyen vejeteryan yaklaşımını (lakto ovo vejetaryen) benimsemektedir (Lakto vejetaryenler yumurtayı reddederlerken, ovo vejetaryenler süt ürünlerini, veganlar ise bütün hayvansal ürünleri reddetmektedirler.). Abd'de hükümetin 2010 yılında yayımladığı diyet kılavuzunda günlük örnek 2,000 kalorilik diyet listesine göre 2 bardak meyve, 2½ bardak sebze, 3 bardak süt ürünleri, 170 gram tahıllar ve 150 gram da proteinlerden yiyebilirsiniz. Tahılda 30 gram bir dilim ekmeğe, proteinde ise 30 gram 1 yumurtaya eşdeğerdir.
Kilo Verebilecek misiniz?
Araştırmacılar göstermişlerdir ki vejetaryenler et yiyen insanlara göre daha kolay kilo verip beden kütle indeksleri de daha az olmaktadır. Eğer sebze, meyve ve tahıllılardan bolca yiyip az kalori alıyorsan ve fiziksel aktivite de bulunuyorsan rahatça kilo verebilrsin. Ne kadar zamanda ve ne kadar kilo verdiğin tamamen sana bağlı.
Kalp Sağlığı için Faydalı mıdır?
Vejetaryen diyetler kolestrolü ve yüksek tansiyonu düşürdüğü için kalbe de faydalıdır. Az kalorili yiyecekler ile beslenirseniz ve doymuş yağ alımınızı da kontrol altına alırsanız, kalp hastalıklarından da bir o kadar korunmuş olursunuz.
Diyabeti Önler veya Kontrol Altında Tutar mı?
Bazı araştırmacılar vejetaryenlik ile düşük diyabet riski arasında bağlantı bulmuşlardır. Kilo verdirdiği için diyabet riskini de azaltır. Amerikan Diyabet Derneği'nin beslenme planına da uygundur.
Sağlık Riski Var mı?
Beyaz ekmek, şekerli ve yağlı yiyecekler yemiyorsanız yani sağlıklı beslenen bir vejetaryen iseniz çocuklar, gençler ve hamileler de dahil olmak üzere herkes için uygun bir diyettir. Yine de kötü beslendiğinizi düşünüyorsanız, doktorunuzdan sizin için beslenme planı yapmasını isteyebilirsiniz.
Takibi Kolay mı?
Eti ne kadar sevdiğinize bağlı olarak değişebilir. Restaurantların menüleri vejetaryenler için oldukça geniştir. Böylece dışarıda da yemek yiyebilirsiniz. Yalnız dikkat edin vejetaryen olmak her zaman sağlıklı olmak demek değildir, o yüzden büyük porsiyon yemek yemekten kaçının. Alkol ise karaciğere, beyne ve kalbe zarar verdiği için dikkatli tüketmek de fayda var.
Örnek Menü:
2,000 kalorilik günlük örnek diyet listesi aşağıdaki gibidir.
Kahvaltı:
3 karabuğday pankeki, 2 çay kaşığı margarin ve 3 yemek kaşığı akçaağaç ile tatlandırılmış
½ bardak çilek
¾ bardak kavun
½ bardak yağsız süt
Öğle Yemeği:
Çorba:
1¼ bardak sebze çorbası, ½ bardak kuru fasulye ile
60 gram kırıkkırak
8 küçük havuç
1 bardak yağsız süt
Akşam Yemeği:
Tavada sebze sote:
110 gr sert tofu
¼ bardak yeşil ve kırmızı dolmalık biber
½ bardak çin lahanası
2 yemek kaşığı bitkisel yağ
1 bardak esmer pirinç
1 bardak limonlu ice tea
Atıştırmalık:
30 gr. ayçekirdeği
1 muz
1 bardak az yağlı meyveli yoğurt
Besin Değerleri
Tip: Dengeli
Benzer Diyetler: Vegan, Eko Atkins Diyetleri
Amaç: Kilo kaybı, kalp sağlığı, diyabetten korumak ve kontrol altına almak
İddia: Vejetaryen olmak kilo vermeye ve kronik hastalıklardan korunmaya yardımcı olur.
Teori: Etsiz çok sağlıklı yemekler pişirirken hem kilo kaybedip hem de kalp hastalıkları ve diyabet riskini azaltabilirsiniz.
Diyet Nasıl Çalışıyor?
Hangi tür vejetaryen olmak istediğinize göre diyet planı değişir. Çoğu kişi süt ürünleri ve yumurta tüketirken, et ürünlerinin hiçbirini tüketmeyen vejeteryan yaklaşımını (lakto ovo vejetaryen) benimsemektedir (Lakto vejetaryenler yumurtayı reddederlerken, ovo vejetaryenler süt ürünlerini, veganlar ise bütün hayvansal ürünleri reddetmektedirler.). Abd'de hükümetin 2010 yılında yayımladığı diyet kılavuzunda günlük örnek 2,000 kalorilik diyet listesine göre 2 bardak meyve, 2½ bardak sebze, 3 bardak süt ürünleri, 170 gram tahıllar ve 150 gram da proteinlerden yiyebilirsiniz. Tahılda 30 gram bir dilim ekmeğe, proteinde ise 30 gram 1 yumurtaya eşdeğerdir.
Kilo Verebilecek misiniz?
Araştırmacılar göstermişlerdir ki vejetaryenler et yiyen insanlara göre daha kolay kilo verip beden kütle indeksleri de daha az olmaktadır. Eğer sebze, meyve ve tahıllılardan bolca yiyip az kalori alıyorsan ve fiziksel aktivite de bulunuyorsan rahatça kilo verebilrsin. Ne kadar zamanda ve ne kadar kilo verdiğin tamamen sana bağlı.
Kalp Sağlığı için Faydalı mıdır?
Vejetaryen diyetler kolestrolü ve yüksek tansiyonu düşürdüğü için kalbe de faydalıdır. Az kalorili yiyecekler ile beslenirseniz ve doymuş yağ alımınızı da kontrol altına alırsanız, kalp hastalıklarından da bir o kadar korunmuş olursunuz.
Diyabeti Önler veya Kontrol Altında Tutar mı?
Bazı araştırmacılar vejetaryenlik ile düşük diyabet riski arasında bağlantı bulmuşlardır. Kilo verdirdiği için diyabet riskini de azaltır. Amerikan Diyabet Derneği'nin beslenme planına da uygundur.
Sağlık Riski Var mı?
Beyaz ekmek, şekerli ve yağlı yiyecekler yemiyorsanız yani sağlıklı beslenen bir vejetaryen iseniz çocuklar, gençler ve hamileler de dahil olmak üzere herkes için uygun bir diyettir. Yine de kötü beslendiğinizi düşünüyorsanız, doktorunuzdan sizin için beslenme planı yapmasını isteyebilirsiniz.
Takibi Kolay mı?
Eti ne kadar sevdiğinize bağlı olarak değişebilir. Restaurantların menüleri vejetaryenler için oldukça geniştir. Böylece dışarıda da yemek yiyebilirsiniz. Yalnız dikkat edin vejetaryen olmak her zaman sağlıklı olmak demek değildir, o yüzden büyük porsiyon yemek yemekten kaçının. Alkol ise karaciğere, beyne ve kalbe zarar verdiği için dikkatli tüketmek de fayda var.
Örnek Menü:
2,000 kalorilik günlük örnek diyet listesi aşağıdaki gibidir.
Kahvaltı:
3 karabuğday pankeki, 2 çay kaşığı margarin ve 3 yemek kaşığı akçaağaç ile tatlandırılmış
½ bardak çilek
¾ bardak kavun
½ bardak yağsız süt
Öğle Yemeği:
Çorba:
1¼ bardak sebze çorbası, ½ bardak kuru fasulye ile
60 gram kırıkkırak
8 küçük havuç
1 bardak yağsız süt
Akşam Yemeği:
Tavada sebze sote:
110 gr sert tofu
¼ bardak yeşil ve kırmızı dolmalık biber
½ bardak çin lahanası
2 yemek kaşığı bitkisel yağ
1 bardak esmer pirinç
1 bardak limonlu ice tea
Atıştırmalık:
30 gr. ayçekirdeği
1 muz
1 bardak az yağlı meyveli yoğurt
Besin Değerleri
Vejetaryen Diyeti
|
ÖNERİLEN
| |
Kalori
|
2,005
|
Kadın
21-25: 2,000
26-50: 1,800
51+: 1,600
Erkek
21-40: 2,400
41-60: 2,200
61+: 2,000
|
Toplam Yağ
|
31%
|
20%-35%
|
Doğmuş
|
8%
|
10% dan az
|
Trans
|
0%
| |
Toplam karbonhidratlar
|
57%
|
45%-65%
|
Şeker (total except as noted)
| ||
Lif
|
39 g.
|
Kadın
19-30: 28 g.
31-50: 25 g.
51+: 22 g.
Erkek
19-30: 34 g.
31-50: 31 g.
51+: 28 g.
|
Protein
|
15%
|
10%-35%
|
Sodyum
|
1,595 mg.
|
2,300 mg. 'ın altında, 1,500 mg. 'ın altında: 51+ için
|
Potasyum
|
3,610 mg.
|
En az 4,700 mg.
|
Kalsiyum
|
1,345 mg.
|
19-50: 1,000 mg.
51+: 1,200 mg
|
Vitamin B-12
|
4.9 mcg.
|
2.4 mcg.
|
Vitamin D
|
5.75 mcg.
|
15 mcg.
|
*Öneriler 19 ve üstü yaş grubu içindir. g.: gram, mg.: miligram, mcg.: mikrogram
kalorisepeti.com
Etiketler:
diyet,
kilo,
sağlık,
sağlıklı beslenme,
vejetaryen
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)