29 Temmuz 2015 Çarşamba

Şişmanlama nedeninizi biliyor musunuz?

Kimi ne kadar zayıflarsa zayıflasın göbeğinden kurtulamazken kimi de aynı sorunu basenlerinde yaşıyor. İşte hangi bölgeden şişmanladığınıza göre analizler...


Uzmanlara göre resimde görüldüğü üzere 1 numadaki gibi vücudunuzun üst kısmından kilo alıyorsanız bunun sebebi fazla yemeniz. Sağlıklı beslenmeye çalışarak kilo verebilirsiniz.

2 numaralı resimdeki gibi sadece göbeğiniz varsa kilo almanızın nedeni tamamen sinirsel. Stres sebebiyle şişkinlik ve hazımsızlık çektiğiniz için göbeğiniz daha şişkin de görünebilir.

3 numaralı resimdeki basen bölgesinden kilo alanların sorunu fazla gluten tüketimi olabilir. Glutensiz gıdalar tercih edebilirsiniz.

Metabolizma hızlandırma yolları

4 numaralı resimdeki gibi ön karın bölgesinden şişmanla sorunu ise genellikle genetik yatkınlıkla ilgili. Ailenizde bu bölümden kilo alanlar var ise spor yaparak ve karın kaslarınızı sıkılaştırarak karnınızı kontrol altında tutabilirsiniz.

5 numaradaki gibi alt kalça ve bacak bölgesindeki kilo almanın sebebi olarak kan dolaşımı problemleri gösterilebilir. Doktora başvurarak bu soruna çözüm bulabilirsiniz.

6 numaralı resimdeki gibi vücudun orta kısmındaki kilolar hareketsizliğe bağlıdır. uzun süre oturduğunuz bir işte çalışıyor olabilirsiniz.Hareket etmeye ve spor yapmaya özen gösterin.

(milliyet.com.tr)

28 Temmuz 2015 Salı

Doğum sonrası zayıflama önerileri

Uzman Dr. Şenay Eserdağ, kadınların hamilelik sürecinde doğal olarak aldığı kilolardan hızlı ve sağlıklı bir şekilde kurtulmalarının uygulanacak bilinçli bir program sayesinde son derece kolay olduğunu söyledi.


Dr.Eserdağ, anne olan kadınların hamileliğin ardından en büyük sorunlarından birinin eski formlarına bir an önce kavuşma arzusu olduğunu, bu problemi geliştirilen yeni teknolojilerin de yardımıyla kolay bir şekilde aştıklarını kaydetti.
 
Hamilelik süreci ve sonrasında kadınların vücudunda bir çok değişiklik yaşandığını vurgulayan Dr. Şenay Eserdağ, dikkat edilmezse bu değişikliklerin sağlıklı yaşamı tehdit edebileceğini belirtti.
 
Sue Klinik Direktörü Uzman Dr. Şenay Eserdağ, açıklamasında şöyle konuştu :
 
“Gebelik dönemi ve sonrasında annede psikolojik ve fiziksel anlamda pek çok değişiklik meydana gelir. Doğumun ardından pek çok anne eski formuna kavuşma çabası içerisine girer. gebelik esnasında büyümüş olan rahim yaklaşık 1 ila 1.5 ayda eski boyutuna kavuşur.
 
Gebelik hormonlarının etkisiyle karın kaslarında ve uterusu taşıyan ligamanlarda elastikiyet ve gevşeme söz konusu olduğundan doğum sonrası annelerin dikkat etmeleri gereken ilk nokta, yanlış hareketler yapmaktan kaçınmalarıdır. Bizler kadınların bu dönemde hemen spora başlamalarını önermiyoruz. Bu durum bir takım sakatlanmalara neden olabilir.”
 
BİLİNÇSİZ DİYETLER SÜT VERİMİNİ DÜŞÜRÜR
 
Dr.Şenay Eserdağ, doğum sonrasında hızlı kilo verme yolunda, çok düşük kalorili diyet yapılmasının yanlış olduğunu, kişinin vücut yapısını dikkate alarak, uygulanacak program için bir uzmandan yardım almasının en doğru yaklaşım olacağını ifade etti.
 
“Düşük kalorili diyetler anneyi strese sürükleyerek süt üretimini azaltabilir” diyen Dr. Eserdağ, özellikle bu dönemde annelerin yumurta, süt, peynir gibi protein ağırlıklı beslenmenin yanısıra, günde 3 lt su tüketmeleri gerektiğini bildirdi.
 
EMZİRİRKEN KİLO VERMEK MÜMKÜN
 
Eserdağ, bu dönemde hafif yürüyüşlerle kilo verilmesinin desteklenebileceğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
 
“Emzirme döneminde sağlıklı beslenerek hem sütün kalitesini artırmak hem de zayıflamak mümkün. Bu dönemde emzirme ile fazladan 500 kalori harcanır. Dikkat etmemiz gereken sağlıklı beslenmek olmalıdır. Beyaz unun ve şekerli yiyeceklerin süt üretimini artırıcı etkisi bulunmaz.
 
Bu şekilde sağlıksız beslenmek, süt olacak diye şekerli gıdalara yüklenmenin de beraberinde fazla kiloları getireceğini unutmayalım. Sağlıklı bir bebek için öncelikle annenin sağlıklı olması gerekir. Kilolarından kurtulamayan, estetik olarak kendini beğenmeyen kadının psikolojisi de kötü etkileneceğinden süt üretimi olumsuz yönde etkilenir. Ayrıca fazla kilolar pek çok sağlık sorununu da beraberinde getirmektedir.”
 
Hamilelik Sonrası Arzulanan Vücuda Kavuşmak İçin
 
Sue Klinik Direktörü Uzman Dr. Şenay Eserdağ, hamilelik sürecinin ardından kliniğine gelerek bu konuda yardım isteyen kadınlara gerekli değerlendirmeleri yaptıktan sonra, deformasyon derecesi ve vücut yapısı için en uygun desteğin ne olacağına karar verdiklerini söyledi.
 
Doğum sonrası elastikiyet kaybı, sarkmalar ve selülit görünümü için son derece başarılı olan Velashape sistemini uyguladıklarını belirten Eserdağ sözlerine şöyle devam etti :
 
“Non invaziv ameliyatsız vücut toparlama ve sıkılaşmada, cerrahi yöntemlere alternatif mükemmel sonuçlar almaktayız. Tüm dünyada yapılan çalışmalarda yeni doğum yapmış kadınlarda \%10 incelme ve \% 97 hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Ayrıca pressoterapi dediğimiz lenf drenaj sistemi doğum sonrası ödemlerin atılmasında, metabolizmanın hızlanması ve toksinlerin atılmasında faydalandığımız sistemlerdir. Fazlalıklarından şikayetçi olan kişiler, diyet ve egzersizle veremediği inatçı yağlardan bu yöntemlerle zahmetsiz bir şekilde kurtulabilir.”
 
Açıklamasında her kadının farklı vücut yapıları olduğunu, dolayısıyla bu yapıya en uygun ve sağlıklı yöntemin tercih edilmesi gerektiğinin altını çizen Dr.Şenay Eserdağ, uygulamaların tümünün öncelikle güvenilir bir yerde ve konunun uzmanı kişiler tarafından yapılmasının önemli olduğunu sözlerine ekledi. 

pembenar.com.tr

27 Temmuz 2015 Pazartesi

“Sosyal medya diyetlerine kanmayın”

Sosyal medyada yer alan ve kısa sürede kilo verdirdiği iddia edilen diyetlere dikkat çeken Diyetisyen Avcı, hızlı kilo vermenin ciddi sağlık sorunlarına yol açtığına vurgu yaptı.


Hem estetik kaygılar hem de tüm dünyada ciddi bir sağlık sorunu olan obezitenin artması nedeniyle popüler diyetlere her geçen gün bir yenisinin eklendiğini belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Sanem Avcı, popüler diyetlerin sağlık üzerindeki etkilerine değindi.

Avcı, “Pek çok kişi fazla kilolarından bir anda kurtulmanın peşinde. Bunun için de sadece kilo verdirmeye yönelik sosyal medyada yer alan 3 gün, 1 hafta, 15 gün gibi kısa süreler için planlanmış hazır diyetler en az bir kez deneniyor. Ancak diyet kişinin biyokimyasal bulgularına, yaşına, boyuna, kilosuna, cinsiyetine, fiziksel aktivite düzeyine ve beslenme alışkanlıklarına göre farklılık gösterir” diye konuştu.

İnsanların hızlı zayıflamayı vaat eden ve ulaşılması kolay olan popüler diyetlerin cazibesine kapıldığını söyleyen Avcı, bu diyetlerin kilo verdirebiliğini ancak bunun sağlıklı zayıflama olmadığını vurguladı ve “Bunu, diyet bırakıldığında fazlasıyla geri alınan kilolar ve yaşanan sağlık sorunları gösteriyor” dedi.

Zayıflama diyeti sırasında kişinin ayda 4-6 kilo kaybetmesinin sağlıklı ve kalıcı kilo kaybettiğinin göstergesi olduğuna parmak basan Avcı’nın görüşleri şöyle: “Popüler diyetler, haftada hatta bir günde bu rakamlarda kilo kaybını garantilemektedir. Ancak kas ve su kaybı yapan popüler diyetler, vücut direncinin düşmesine, asit baz dengesinin bozularak beynin zarar görmesine, kadınlarda adet düzensizliğine ve gelişme çağındaki çocuklarda büyüme ve gelişmenin engellenmesine sebep olabilmektedir.”

Mucize vaat eden popüler diyetlerin tek yönlü, yanlış, düzensiz ve sağlıksız beslenmeye yönelterek kilo verdirdiğini söyleyen Avcı, popüler diyetlerin özellikleri hakkında şunları aktardı:

Protein ağırlıklı diyetler (Dukan, İsveç, Taş Devri vb. diyeti): Protein ağırlıklı diyetlerde karbonhidrat ve yağlar kısıtlanır, bol miktarda et ve hayvansal gıdalar tüketilir. Beyin enerji kaynağı olarak karbonhidratları kullanmaktadır. Beynin iyi çalışabilmesi için günde en az 50-100 gram karbonhidrata ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır. Düşük glisemik indeksli karbonhidratların tüketilmesi faydalıdır ancak karbonhidratların tamamen yasaklanmasının anlamı yoktur.

Diyette karbonhidratın azaltılması zayıflamaya neden olur fakat bu diyetlerde protein kaynağı olarak tüketilen besinlerden alınan hayvansal yağ, kan kolesterol düzeyinin yükselmesine ve bu nedenle kalp hastalıkları riskinde artışa neden olmaktadır. Aynı zamanda yüksek protein alımı kemiklerden kalsiyum çekilmesine ve dolayısıyla osteoporoz riskinde artışa neden olabilir. Proteinin arttırılması diyetle posa alımını azaltarak bağırsak problemlerine yol açar.

Düşük karbonhidratlı diyetler (Atkins, Hollywood, ketojenik, stillman diyeti): Karbonhidratın kısıtlanarak, protein ve yağ miktarının arttırıldığı diyetlerdir. Protein ağırlıklı diyetlerde olduğu gibi bu diyetlerinde doymuş yağ ve kolesterol oranı yüksektir ve koroner kalp hastalığı açısından risk taşımaktadır. Sıvı ve elektrolit dengesinde bozukluk, yine protein ağırlıklı diyetlerde olduğu gibi kalsiyum atımının artmasına sebep olur.

Karbonhidrat ve proteinin birlikte tüketilmediği diyetler (Montignac diyeti): Bazı popüler diyetler karbonhidrat ve proteinin birlikte tüketilmesinin zararlı olduğunu ve kilo kaybını engellediğini iddia eder. Oysa birlikte tüketilmesi değil ihtiyaçtan fazla tüketilmesi zararlıdır. Sağlıklı beslenmede tüm besin gruplarının ana öğünlerde birlikte tüketilmesi gerekir. Bu tür diyetlerdeki beslenme şekli mide ve bağırsak sistemini bozmakta hatta ülsere sebep olabilmektedir.

Tek tip besine yönelik diyetler (karpuz, lahana, üzüm, patates vb. diyeti): Genellikle karbonhidrat oranı yüksek, protein ve yağ oranı düşük olan diyetlerdir. Protein bakımından yetersiz olması kas kaybına neden olabilir. Bu diyetler pek çok vitamin ve mineral yönünden yetersizdir. Kemik erimesi, böbrek hastalıkları, kansızlık, dikkat azalması, yorgunluk ve sindirim problemlerine sebep olabilir.

Düşük kalorili diyetler (açlık, prenses, simeons vb. diyeti): Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmaktan uzak, kişinin günlük besin ihtiyacını karşılamayan 800 kcal’den daha düşük kalorili ve genellikle sıvı ağırlıklı beslenilen diyetlerdir. Hızlı kilo kayıplarıyla bazal metabolizma hızının %20 oranında azalmasına, kas ve su kaybının fazla olmasına sebep olur ve kişi diyeti bırakıp eski beslenmesine geri döndüğünde vücuttaki yağ oranının daha fazla artmasına sebep olur.

YEME BOZUKLUĞUNA YOL AÇABİLİR

Popüler diyetlerin kişiyi psikolojik olarak da etkilediğini vurgulayan Avcı, sık sık tekrarlanan düşük kalorili bu diyetlerin özellikle gençlerde daha sık görülen yeme bozukluklarına da zemin hazırladığını sözlerine ekledi.

"ESTETİK KAYGI SAĞLIĞIN ÖNÜNE GEÇMESİN” 

“Amaç; sağlıklı ve yeterli beslenmeyi sağlayarak vücut yapısını bozmadan kilo vermek ve bu beslenme şeklini hayat tarzı haline getirmek olmalı” diyen Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Sanem Avcı, her kişinin metabolizmasının kendisine özgü olduğuna, bu nedenle diyetin bir uzman tarafından ve kişiye özgü hazırlanması gerektiğinin altını çizdi, ”Estetik kaygılarınız sağlığınızın önüne geçmesin” tavsiyesinde bulundu.

kaynak: ntvmsnc

“Diyet, sosyal hayatınızı etkilemesin”

Zayıflama diyetinde kalori kısıtlamasının zorunlu olduğunu hatırlatan Dr. Meltem Çetin, diyet ve kalori kısıtlaması yaparken sosyal hayatı bozmayacak şekilde küçük uyum alışkanlıkları geliştirmenin önemli olduğunu söylüyor.


Sağlıklı beslenmenin yaşam tarzı olduğuna vurgu yapan Medikal Estetik Uzmanı Dr. Meltem Çetin, diyette uygulanan kalori kısıtlamasını, daha sonra da devam edebilecek tarzda dengeli, kontrollü ve sağlıklı beslenme düzenini oturtarak yapmanın önemli olduğunu söylüyor.

Çetin, “Yani gerektiği kadar protein, yağ ve karbonhidrat almanın yanı sıra, gerektiğinde tatlı, alkol ve çikolata almak, sosyal hayatı bozmayacak şekilde küçük uyum alışkanlıkları geliştirmek de bu sistemin bir parçasıdır” diyor.

İdeal kilo hedefine bu doğrultuda ve dengeli şekilde ulaşmış bir kişinin, sağlıklı beslenme alışkanlığını devam ettirmesi halinde kesinlikle yoyo etkisi (sadece kilo verme amaçlı yapılan uygulamalar sonrasında verilen kilonun fazlasıyla geri alınması) ile karşılaşılmayacağını aktaran Çetin, şöyle konuşuyor:
Medikal Estetik Uzmanı Dr. Meltem Çetin
Medikal Estetik Uzmanı Dr. Meltem Çetin
“Sadece 8-10 kilo vermek değil, her koşulda başta belirlediğimiz kilo hedefini yakalamak önemlidir. Bu hedefe doğru şekilde yürümeyi öğrenmediğimiz sürece, her yaz sezonu başlangıcında mecazi anlamda sarıldığınız koltuk değnekleri, (mucize şok diyetler, yiyecek yerine gecen uzay karışımları vs.) aksayarak yürümeye devam etmemize neden olacaktır.“
Kilo verme hedefine ulaşmak için gereken sürenin bir uzman kontrolünde tespit edilmesinin önemli olduğunu belirten Çetin, diyet sürecinin kişinin sosyal yaşantısına, hayat standartlarına ve psikolojik durumuna göre belirlenmesi gerektiğini sözlerine ekliyor.  (Kaynak:ntv)

22 Temmuz 2015 Çarşamba

Düşünce gücüyle zayıfladım

Tülin Şahin, düşünce gücünün zayıflamaya etkisini Hafta Sonu’na anlattı.


Moda dünyasının önemli ve güzel isimlerinden Tülin Şahin , düşünce gücünün zayıflama üzerine etkisi hakkında Hafta Sonu’na açıklamalarda bulundu. Şahin 80 kiloya çıktığı bir dönem olduğunu söylerken zayıflamasının sırrını da paylaştı.

İşte Tülin Şahin’in ifadeleriyle düşünce gücüyle zayıflama: “48’den 80 kiloya çıktığım bir dönem oldu. 44 bedendim. Bir gün indirimde sadece 36 bedeni kalmış olan beğendiğim bir elbiseyi aldım. Dolabımın kapısına astım ve her gün ona baka baka ‘36 bedene ineceğim’ dedim. O zaman düşünce gücünün bu kadar farkında değildim.”


20 Temmuz 2015 Pazartesi

'Hızlı kilo verme sarkmalara yol açabilir'

Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel, kilo verme sonrasında oluşan deformasyonların hangi yöntemlerle giderilebileceğini belirtirken, ameliyat öncesi ve sonrasında yapılması gerekenleri anlattı.


Obezite, çağın en büyük hastalıklarından birisi. Hem beslenme alışkanlıklarının değişmesi hem de gıda üretiminin değişmesi nedeniyle dünyada obezite gittikçe artıyor. Obezite böylesine önemli bir sağlık sorunu haline gelince de, ona yönelik ameliyat yöntemleri altın çağını yaşıyor. Bariatrik cerrahi adı verilen bu ameliyatlarla mide hacmi daraltılıyor ve fazla yemek mümkün olmuyor. Akın Yücel, komplikasyonlarının azalması ve işlemin kolaylaşması nedeni ile, bariatrik ameliyatların son yıllarda çok yaygınlaştığını söylüyor.

MİDE AMELİYATLARI NEDENİYLE VÜCUT ŞEKLİ BOZULUYOR

Kısa sürede çok yüksek miktarda kilo kaybına yol açan bu ameliyatlar sonrasında, gevşeyen deri nedeni ile tüm vücutta şekil bozuklukları oluşuyor. Yücel’e göre, doğru planlama ve iyi bir cerrahi ile vücudu toparlayıp güzelleştirmek mümkün.  Seri ameliyatlardan oluşan bu tekniklerin tümüne post-bariatrik cerrahi adı veriliyor. Giderek yaygınlaşan bu işlemler dünyada en çok, obezite sorununu en fazla yaşayan ülke olan ABD’de yapılıyor.




KİLOYU VERDİK YA SONRASI

Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel, hızlı kilo veren hastalarda 60-70, hatta bazen 100 kiloya kadar kayıp olduğunu söylüyor. Bu kadar kilo veren bir insanın vücudundan ise neredeyse bir vücut daha çıkmış oluyor.  Sonucunda ise cilt bol kalıyor ve cilt bolluğu vücudun birçok yerinde deformitelere yol açıyor. Deformasyon en çok karında ve bütün bel çevresinde bollaşma, deri sarkması şeklinde oluşuyor. Aynı şekilde memelerde de boşalma ve sarkma oluyor. Bazen deri bollukları sırtta katlanmalara yol açıyor. Yüz ve boyun sarkıyor, kollar gevşiyor, bacak cildinde özellikle de içlerinde bollaşma meydana geliyor.

Oluşan deformiteler hastanın yaşına, verdiği kilo miktarına ve cilt yapısına göre değişiyor. Gençlerde cilt elastikiyeti daha iyi olduğu için nispeten az deformasyon görülürken, doğum yapmışlarda ve ileri yaştakilerde sorun fazlalaşıyor. Benzer sorunlar erkeklerde de oluyor.

BİR DİZİ AMELİYAT SÜRECİ BAŞLIYOR

Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel aşırı kilo kaybı sonrası toparlama işlemlerinde, önce genel olarak değerlendirme yapıldığını belirtiyor. Öncelikli olarak zayıflama sürecinin bitmiş ve kilonun sabitlenmiş olması şartı aranıyor. Bariatrik ameliyatlar ciddi beslenme sorunlarına sebep olabildiği için, sağlık sorunlarının önceden mutlaka çözülmüş olması gerekiyor. Ameliyat öncesinde sigara kesinlikle yasak.

Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel’e göre, post bariatrik ameliyatlar bir seriden oluşacağı için öncelikle bir planlama yapılıyor; operasyonlar gruplayıp bölünüyor. İlk etapta karın bölgesi için eğer belde arkada bolluk yok ise karın germe işlemi yapılıyor. Ancak belde bolluk var ve popo da çok düşmüşse, karın germe işlemi arkaya doğru uzatılıp gerçekleştiriliyor ve çepeçevre bir doku çıkartılıyor. Bu işleme kemer tarzında doku çıkartılması deniyor. Bu ameliyatla çepeçevre bir iz kalıyor; önde sezaryen izi şeklinde başlıyor, yanlara dönüp arkada tam popo çatalının üstünde bitiyor. Germe işlemi sonucunda karın ve bel çevresinde deri bolluğu gitmiş oluyor; popo yükseliyor ve dolgunlaşıyor, yanlardaki yığılmalar düzeliyor.

İKİNCİ SIRADA MEME AMELİYATLARI VAR

Post bariatrik toparlama ameliyatlarının ikinci safhası, meme dikleştirme… Memelerin içi çok boşalmışsa dikleştirme sırasında protez de konuyor. Bu işlem ise olabilecek en kısa izlerle yapılıyor. Sırt bölgesindeki bollukları almak için mayo içinde kalacak şekilde kesikler yapılarak cilt fazlası çıkartılıyor.

Bacak içlerindeki doku fazlası, dikey bir kesi alınıyor. Bunun sonucunda bacakların iç tarafında pantolon dikişi gibi bir iz kalıyor ve genellikle dize kadar uzanıyor. Kollar için koltuk altından dirseğe kadar uzanan ve kolun iç tarafında kalan bir kesi yapılıp, sallanan bollaşmış deri parçası alınıyor. Yüz ve boyun için ise yüz germe ameliyatı yapılıyor; eğer gerekiyorsa yüze yağ enjeksiyonları da yapıp yüzdeki yumuşak doku kaybı gideriliyor.

AMELİYATLARDA EKİP UYUMU BAŞARI AÇISINDAN ŞART

Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel, post bariatrik ameliyatlarının planlamasının iki veya üç seansa bölünerek yapıldığından bahsediyor. Karın germe ya da kuşak tarzında doku çıkartılması yapılacaksa, onunla aynı zamanda ya meme ya da kol ameliyatları da gerçekleştiriliyor. İkinci ameliyat da bacaklar ve sırt yapılıyor; yüz germe ayrı bir işlem gerektiriyor. Yüz germe genç hastalara genellikle gerekmiyor. Tüm bu bir dizi ameliyatın başarılı olması için uyumlu çalışabilen bir ekip gerekirken, ameliyat sonrası bakımın iyi olduğu, gelişmiş hastanelerin tercih edilmesi tavsiye ediliyor. Doğru planlandığında ve uygun yapıldığında iki üç gün hastanede kaldıktan sonra hasta taburcu oluyor ve bir hafta sonra normal hayatına geri dönüyor. Üç hafta sonra hafif, altı hafta sonra ağır spora izin veriliyor. İzler başta uzun ve belirgin oluyor, ancak zaman içerisinde az görünür hale geliyorlar.

Prof. Dr. Akın Yücel, ameliyatlar aralarının 3-6 ay kadar olmasının önemine değiniyor. Operasyon sonrasında bir takım hareket kısıtlamaları getiriliyor ve korseler veriliyor.

KİLO ALIRSANIZ HER ŞEY BAŞA DÖNÜYOR

Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel, post bariatrik ameliyatlar sonrasında hastaların kilo alması durumunda vücutta bozulmalar olacağını söylüyor. Bu yüzden işlem sonrasında hastaların kilolarını koruyabilmeleri için, yaşam tarzlarını ve beslenme alışkanlıklarını değiştirmeleri gerekiyor. Hürriyet