30 Mart 2017 Perşembe

Bulgur bakliyatla tüketildiğinde besin değeri artıyor

Beslenme Uzmanı Seçil Kenar, bulgurun bakliyat çeşitleriyle tüketildiğinde besin değerinin daha da arttığını söyledi.

Türk mutfağında önemli bir yeri olan bulgurun yararları saymakla bitmiyor.
B grubu vitaminleri, potasyum ve folik asit bakımından zengin olan bulgur, kuru baklagillerle birlikte pişirildiği zaman besin kalitesi daha çok artıyor. Duru Bulgur Beslenme Uzmanı Seçil Kenar, "Kuru fasulye, mercimek, nohut gibi kuru baklagillerle bulguru birlikte tükettiğiniz zaman beslenme açısından zengin ve sağlıklı bir model oluşturursunuz" dedi.
Protein kalitesini artırıyor
Bulgurun bakliyat ürünleriyle pişirilip yendiğinde çok daha önemli bir besin kaynağı durumuna geldiğini belirten Kenar şunları söyledi: "Vücudumuzun yapı taşlarından olan protein tüketimi de en az karbonhidrat tüketimi kadar önemlidir. Et, süt, yumurta, yoğurt tarzı besinlerin protein içeriği yüksektir. Tükettiğimiz proteinden vücudun yararlanma derecesi 'Proteinlerin kalitesi' olarak bilinir. Proteinin kalitesi; proteinin bileşimindeki amino asitlerin çeşit ve miktarına, sindirim ve emilme durumuna, sonuç olarak vücut proteinlerine dönüşme derecesine göre değişir. Yüksek vitamin ve posa içeriğine sahip bulgurun, kuru baklagillerle birlikte tüketildiğinde protein kalitesinde de artış sağlar. Bu nedenle değerli besinimiz bulgurun, nohut, mercimek, fasulye gibi bakliyatlarla pişirildiğinde ya da birlikte tüketildiğinde besin değeri kat kat artıyor"
Diyet ve zayıflama listelerine bulgur konmalı
Beslenme Uzmanı Seçil Kenar, bulgur-bakliyat karışımıyla hazırlanan menülerin de sağlık açısından zayıflamada oldukça önemli olduğunu, iyi bir besin dengesi sağladığını ve vitaminler açısından birbirini tamamladığını, vurguladı.
Kenar, "Diyet yapan veya sağlıklı beslenmeye özen gösteren ama zamanı olmayan kişiler, lif ve protein bakımından yüksek değeri bulunan, Duru Dual bulgur-nohut, bulgur-mercimek karışımlarını da kullanabilir. Beslenme listelerine mutlaka bulgur ve bakliyat konulmalı" diye konuştu. (cnntürk)

Bir kaç damla limon suyunu bileğinize damlattığınızda…

Taze limon suyu içerdiği antioksidant ve anti-kanser maddeleri nedeniyle, çeşitli hastalıkların tedavisinde yüzyıllardır kullanılıyor. Experimental Biology and Medicine’da yayınlanan bir çalışmaya göre, limon yağı beyin aktivitesini yükseltiyor. İşte limonun faydaları…

Cildinizi arındırır, Su içmek vücudu toksinlerden arındırır.
Limonlu su içerseniz, içindeki C vitamini sayesinde kanınızdaki toksinlerden de arınırsınız.
Ayrıca cildinizin kızarıklığını geçirir ve ince çizgileri de yok eder.
Limonun en önemli faydalarından birisi de zihnimizi zinde tutmamıza yardımcı olması...
Öğleden sonraları enerji kaybı mı hissediyorsunuz? Experimental Biology and Medicine’da yayınlanan bir çalışmaya göre, limon yağı beyin aktivitesini yükseltiyor.
Bunun için yapmanız gereken bileklerinize bir kaç damla limon suyu damlatıp hafifçe ovmak hafiza, dikkat ve dil gibi zihinsel fonksiyonlarınızı dinamik tutmaya yardımcı oluyor.

1- Sindirime yardımcı: Limon suyu sindirim sistemini toksinlerden arındırır, midedeki yanma ve şişkinlik gibi rahatsızlıklara da iyi gelir.
2- Zayıflamaya yardımcı : Ilık limonlu suyu düzenli içtiğimizde mide asitlilik oranı düzenlenir. Mide asidi yüksek olan kişiler sürekli bir şeyler yiyerek mideyi bastırma eğiliminde olurlar.
Bu da kısa sürede acıkmaya ve kilo almaya neden olur. Limonun içerisinde bulunan pektin lifi acıkmayı geciktirir.
3- Taze bir nefes için birebir : Dişeti iltihaplarına ve diş ağrılarına iyi geldiği gibi nefesinizin kötü kokmasını da önler. Ancak diş minesine zarar vermek istemiyorsanız limonu direk dişinize temas ettirmeyin yani yemeyin.
Limonlu su içtikten sonra da dişlerinizi fırçalarsanız daha faydalı olduğunu görürsünüz.
4- Ph değerini dengeler: Limon en alkali gıdalardan biridir ve içinde bulunan sitrik asit sindirildiğinde asitlilik yaratmaz. Her gün limonlu su içerseniz vücudunuzun toplam asitlilik oranı zaman içerisinde düşer.
Ayrıca iltihabın nedenlerinden biri olan eklemlerde biriken ürik asit limonla yok olur.
5- Daha enerjik hissetmek için birebir: Limon kokusunun sinir sisteminde sakinleştirici etkisi olduğunu biliyor muydunuz?
İşte sinir sistemindeki bu sakinlik, depresyona ve endişeye iyi gelirken size mutluluk vereceği için de kendinizi daha zinde hissetmenizi sağlar. Limon sindirim sistemine girdiğinde vücuda enerji verir.
6- Viral enfeksiyonla savaşır: Ilık limon boğaz ağrısı, nezle gibi semptomların azalmasında oldukça etkili bir destek kuvvettir.

Elma kilo verdiriyor

Elmanın kanserden obeziteye, diyabetten Alzheimer’a kadar birçok hastalıktan koruduğunu söyleyen İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı Prof. Dr. Çağatay Öktenli elmanın doğal bir antioksidan olduğunu vurgulayarak “Elmanın yağ içeriği düşük, karbonhidrat içeriği yüksektir ve temel şeker fruktozdur' dedi.

1 adet elma yaklaşık 50 kalori enerji
C ve E vitaminleri, potasyum ve magnezyum mineralleri açısından zengindir. 1 adet elma yaklaşık 50 kalori enerji sağlar. Bir kâse sütlacın 350-400 kalori verdiğini düşünürsek çok da fazla olmadığı söylenebilir” açıklamasında bulundu.
Muzdan sonra, dünyada en çok tüketilen meyve
Elma, muzdan sonra, dünyada en çok tüketilen meyvedir. Yedi farklı Avrupa ülkesinde elma tüketim sıklıkları üzerine yapılan bir çalışmada, en yüksek elma tüketiminin Polonya’da, en az ise Hollanda ve İspanya’da olduğunu aktaran Prof. Dr. Çağatay Öktenli “Amerika’da yapılan araştırmaya göre elma tüketiminin teşvik edilmesi, ulusal sağlık harcamalarının potansiyel olarak azalmasına neden olabilir.
'En yüksek ikinci antioksidan gücüne sahip meyvedir'
Elma ve elmadan elde edilen elma suyu, elma posası gibi ürünler zengin fitokimyasal gruplar içerirler. Elma, kızılcıktan sonra bilinen en yüksek ikinci antioksidan gücüne sahip meyvedir” diyerek elma ile ilgili araştırmalara değiniyor.
Kalp-damar hastalıklarının önlenmesinde yardımcı
Elmada bulunan polifenoller ve pektin gibi biyoaktif birçok bileşim ve lifler, bağırsak florası bileşim ve aktivitesini olumlu bir şekilde etkiliyor. Böylece kan yağları, kan basıncı ve damar fonksiyonlarını iyileştirerek kalp-damar hastalıklarının önlenmesine yardımcı oluyor.
Ölüm oranında yüzde 43 azalma
Finlandiyalı bir grup kadında yapılan bir çalışmada, günde 71 gram ve üzerinde elma tüketenlerde hiç yemeyenlere göre koroner kalp hastalıklara bağlı ölüm oranında yüzde 43 azalma olduğu belirtiliyor.
Koroner kalp hastalıklarına bağlı ölüm oranı azaldı
Erkeklerde risk azalması yüzde 19 olmuş. Hollandalı yaşlı erkeklerde yapılan benzer bir araştırmada ise günde ortalama 69 gram elma tüketenlerde yemeyenlere göre koroner kalp hastalıklarına bağlı ölüm oranının azaldığı görülmüş.
Yağları azaltmaya yardımcı
Sağlıklı kilo verme ve verdikten sonra kiloyu korumak için lifli ve düşük enerji yoğunluklu gıdaların tüketilmesi öneriliyor. 100 gram elmada 2.3 gram lif içerirken, günde bir elma karın içinde ve hayati organları çevreleyen yağları azaltmaya yardımcı oluyor.
En iyi sonuç elma yiyen grupta
Brezilya’da 49 obez ve kolesterolü yüksek kadın hastada yapılan çalışmaya göre hastalar 3 diyet grubuna ayrılmış, 10 hafta boyunca orta derecede düşük kalorili diyetlerine ilave olarak bir gruba günde 60 gram yulaflı bisküvi, 1 gruba günde 300 gram elma ve bir gruba da 300 gram armut verilerek ve ayda 1 kg verilmesi hedeflenmiş. Bu üç grup içinde en iyi sonuç ayda 1.32 kg kilo verme ile elma yiyen grupta gerçekleşmiş.
Zengin lif içeriği
Araştırmacılar, ikisinin de zengin lif içeriğine rağmen, yulaf bisküvilerine kıyasla elma tüketen gruptaki kilo kaybının kısmen diyetin enerji yoğunluğundaki azlığa bağlı olduğunu ileri sürülmüş. (cnntürk)

22 Mart 2017 Çarşamba

Alkol içerek zayıflama çılgınlığı: Drankoreksiya

ABD'nin Ulusal Yeme Bozukluğu Derneği, Drankoreksiya'yı şöyle tanımlıyor; “Aşırı alkol içerek zayıflama ve alkolü, gıdaya değişme veya kusabilmek için çok az miktarda besin tüketmek". Diyetisyen Ayşe Tuğba Şengel, son zamanlarda çokça duyulan bu yöntemi kadınların erkeklere göre 3 kat daha çok tercih ettiğini belirtti. İşte Drankoreksiya çılgınlığı ve 9 zararı...

Özellikle gençlerin zayıflamak ve güzel bir vücuda sahip olmak için denemeyeceği şey yok. Bu konuda aileleri uyaran uzmanlar yeni bir zayıflama trendine dikkat çekiyor; Drankoreksiya. Alkol içerek zayıflama olarak tanımlanan Drankoreksiya ile ilgili bilinmesi gerekenleri Diyetisyen Ayşe Tuğba Şengel anlattı.
Drankoreksiyalı bireyler öğünlerinin yerine alkol tüketmeyi tercih ettiklerinin belirten Şengel, alkol miktarının normalin çok üstünde aldıklarını sözlerine ekliyor ve dikkat edilmesi gereken noktaları anlatıyor. “Drankoreksiya sonucunda alkol ile alınan fazla kaloriyi yakmak için bireyler aşırı miktarda egzersize yönelirler. Bireylerin estetik kaygısı, sosyal yaşam, iş veya okul hayatı gibi psikolojik etkiler drankoreksiyayı tetikleyebilmektedir.
Alkol içerek zayıflamaya çalışmanın sebebi nedir, kimlerde görülür?
Alkolizm ve anoreksiyanın birleşimi olarak karşımıza çıkan drankoreksiyanın temelinde düşük kiloda kalabilme düşüncesi bulunmaktadır. Drankoreksiyanın veya alkol içerek zayıflama nedenleri arasında mükemmel zayıf vücut görüntüsüne sahip olma isteği ve kişilerin bunalım dönemlerinde sosyal ortamlarda fazla bulunarak, alkol tüketimini arttırmaları gösterilebilir.
Kadınlarda erkeklere göre 3 kat fazla rastlanıyor!
Yapılan çalışmalarda kadınlarda erkeklere göre 3 kat daha fazla rastlanan bu rahatsızlığın daha çok 18-25 yaş arası ve genellikle üniversite dönemi gençlerde de görüldüğü bulunmuştur. Journal of American College Health'te yayınlanan bir makalede, anokreksiya ve bulimia vakalarının temelleriyle de bu bozukluğun gelişebileceği belirtilmiştir.
Drankoreksiya'nın zararları neler?
National Institute on Alcohol Abuse on Alcoholism verilerine göre yüksek miktarda alkol tüketimi;
*Beyinde hücre ölümüne, beyin işleyişinin olumsuz etkilenmesine ve uzun dönemde bilişsel bozukluk, Alzheimer, *Parkinson gibi nörolojik bozukluklara,
*Kalp krizi riskinin artmasına, düzensiz kalp atışlarına,
*Midede gastrit ve ülser gibi sorunlara,
*Karaciğer yağlanmasına, alkolik hepatite ve siroz oluşumuna,
*Pankreasta toksik maddeler oluşturarak pankreatit oluşmasına,
*İmmün sistemi olumsuz yönde etkileyerek bağışıklığın düşmesine,
*Kanser riskinin artmasına ve
*Böbrek yetmezliği gibi birçok sağlık problemlerine neden olmaktadır.
Drankoreksiya'nın tedavisi nasıl olmalı?
Basit bir sorun gibi gözüken ancak ilerleyen dönemlerde ciddi sağlık sorunlarına neden olabilen alkol içerek zayıflama veya drankoreksiyanın erken fark edilmesi ve önlem alınması önemlidir. Kişiye doğru beslenme tedavisi ile birlikte psikolojik desteğin sağlanması gerekmektedir. Yanlış uygulamalar ile hızlı verilen kiloların vücut sağlığı ve psikolojik açıdan ciddi sorunlara yol açabileceği unutulmamalıdır.” diyor. (Sözcü)

20 Mart 2017 Pazartesi

'Ameliyat ol' diyenleri dinlemedi, şimdi gören tanıyamıyor...

Yaşadığı acı olay sonrası 80 kiloya kadar çıkan 32 yaşındaki Mine Cantürk, 'ameliyat ol, zayıfla' diyenleri dinlemedi... Doğru beslenme ile 6 ayda 30 kilo birden verdi...
Evlendikten sonra kilo almaya başlayan Cantürk hamile kalınca doğal olarak kilosu arttı. Ancak daha sonra acı bir olay yaşayan, bebeğini kaybeden Mine Cantürk hayatında hiç görmediği bir kiloya çıktı. 44 bedene kadar çıkan ve boyunun 160 cm boyunda olduğunu belirten Cantürk yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Annem ve babam kilolu olmasına rağmen çelimsiz diye tabir edilen çocukluk dönemim oldu. Hayatım boyunca her türlü sevinci ve üzüntüyü yemek yemekle karşılayan biri oldum. Yemek yemek mutluluğumu katlayan, acımı hafifleten bir etmendi. Evlenene kadar kilo sıkıntısı nedir bilmiyordum. 2010 yılında evlendiğimde düzenli anne yemeği yerine, canımın istediği her şeyi tüketiyordum. Hatta karbonhidrat aşığı bir insandım diyebilirim. Hamur işi olmadan gün geçiremiyordum. Yemek düzenimin değişmesinin yanı sıra uyku düzenimin değişmesi, uzayan mesai saatleri, ev işleri derken tartı 70 kiloyu gösteriyordu. 2012 yılında gebelik dönemi ile birlikte 80 kiloya kadar çıktım. 2013 yılında bebeğimi kaybetmemle psikolojik etmenler baş gösterdi ve ben kendimi tabaklar dolusu yemeğe verdim. Yemek yedikçe rahatladığımı düşünüp kendimi kandırıyordum. Zaten yavaş yavaş doyma duygusunu yitirdim. Kendi başıma diyet denemelerim hep sonuçsuz kaldı"

80 KİLODAN 50 KİLOYA DÜŞTÜ
Daha sonra diyetisyen arayışına maruz kalan Mine Cantürk "Elimdeki son dilim pizza ile telefon açıp randevu aldığımı hatırlıyorum" dedi. Daha sonrasında diyetisyenin kendisini dahiliye uzmanına yönlendirdiğini belirten Cantürk şöyle devam etti: Hiçbir sıkıntım yoktu. Çünkü aldığım kilonun temel sebebi psikolojik etmenlerdi. Düzenli olarak diyet takibi sürecimde zorluklarla da karşılaşmadım değil. İnsanız ve canınız elbet bazı şeyleri istiyor. Bu dönemde istediğim besinlerden ne kadar tüketmem gerektiğini ve ertesi günü neler yapmam gerektiğini öğrendim.
Son zamanlarda ara öğün yapmayın diye medyada uzmanlar uyarsa da ben ara öğün yapmadığımda bir sonraki öğünde daha çok besin tüketiyordum. Bu nedenle ara öğünlerimi hiç ihmal etmedim. Ayrıca dönemsel mağazalara gidip kıyafet denedim. Hattaki en büyük hazlardan birisi de bir bayanın istediği kıyafeti almasıdır. Hatta mağaza çalışanının ’o beden size olmaz bir beden küçüğünü getireyim’ demesinin beni bu kadar mutlu edeceğini düşünmemiştim. Sonuç olarak 80 kilo başladığım bu yolculuk 50 kilo olarak bitti. Ve ben artık 34 beden kıyafet giyiyorum."
"BİRÇOK İNSANIN KİLO ALMA NEDENİ PSİKOLOJİK"
Kilo vermede en önemli sürecin psikolojik olduğunu belirten beslenme uzmanı ve diyetisyen Serkan Tutar da şöyle konuştu:
"Birçok insanın kilo almasının temelinde bir dönem yaşanan psikolojik etmenler yatıyor. Daha sonrasında ise kilonuz ve bedeniniz ile ilgili kendinize olan güven kaybınız, denemelerinizin başarısız olması sizi iyice uçuruma itiyor. İlk olarak kendinizin bu işi yapacağına inanmalı ve bu yolda önünüzde aksaklıkların çıkacağını unutmamalısınız. Günümüzde birçok insan kilo konusunda sıkıntısı olmasına karşın artık çabalamaktan bıkmış durumda. Defalarca alınıp verilen kilolar tekrar tekrar denemeler sonucu başarısızlıklar sizde de kilonu kabullenme sürecine getirdi ise bu işi yapılması gereken bir proje gibi görmeden yaşam tarzına döndürmeniz gereklidir. Bu beslenme tarzını yaşam tarzı olarak benimsediğinizde kilonuzu rahatlıkla korursunuz. Ayrıca istediğiniz bir besini tükettiğinde bunu nasıl toparlaması gerektiğini de bilmektedir. Zaten asıl edinilmesi gereken alışkanlıkta budur." (Buse ÖZEL/DHA)


Brokoli kanserin yayılmasını önlüyor mu?

Bilim insanları, brokolide bulunan sülforafan maddesinin kanser hücrelerinin oluşumunu engellediğini ortaya çıkardı.

ABD'de yapılan bir araştırma, brokolinin kanserin ortaya çıkması ve yayılmasını önlemeye yardımcı olabileceğini ortaya çıkardı. Brokolide bulunan sülforafan maddesinin DNA'daki bozulmalarla baş gösteren kanser hücrelerinin oluşumunu ve oluşmuş kanser hücrelerinin de vücudun başka yerlerine sıçramasını engellediği ifade edildi.

15 Mart 2017 Çarşamba

Dünyanın en şişman kadını 100 kilo verdi

Dünyanın en şişman kadını olarak bilinen Mısırlı İmen Ahmed Abdulati, mide küçültme ameliyatı oldu. Abdulati'nin geçirdiği operasyonun ardından 100 kilo zayıfladığı öğrenildi.
BBC'de yer alan habere göre, Mumbai'deki Saifee Hastanesi'nden yapılan açıklamada 36 yaşındaki Abdulati'nin geçirdiği operasyonun ardından 100 kilo verdiği belirtildi.

Sonraki aylarda Abdulati'nin daha fazla kilo vermesini beklediklerini kaydeden hastane yetkilileri, "Mümkün olduğu kadar kısa süre içerisinde Abdulati'nin Mısır'a dönebilecek kadar zayıflaması için çalışıyoruz." ifadesini kullandı.

Abdulati'nin ailesi 5 kilo doğan kadına parazit enfeksiyonu nedeniyle vücuttaki bazı bölgelerin şişmesi olarak nitelendirilen fil hastalığı teşhisi konulduğunu belirtmişti.
Aile, Abdulati'nin 11 yaşına geldiğinde ayağa kalkamadığı için kilo aldığını, daha sonra felç geçirerek yatağa mahkum olduğunu ve o zamandan beri evden çıkamadığını anlatmıştı.

Abdulati'ni ameliyatı, daha önce Hint bakanlar Nitin Gadraki ve Venkaiah Naidu'yu da operasyona alan Dr. Lakdawala tarafından geçen ay gerçekleştirilmişti. Ameliyat ve tedavi süreci için Abdulati'nin 2-3 üç ay Mumbai'de kalması gerektiğine değinen Dr. Muffazal Lakdawala, genç kadının 100 kilogramın altına düşmesinin 2-3 yıl sürebileceğini ifade etmişti. (cnntürk)

Sağlıklı zayıflamanın 10 kuralı

Daha ince ve fit görünmek, göbek çevresindeki yağlardan kurtulmak, kilo problemi olan pek çok kişinin hayali. Ancak zayıflamanın sağlığı olumsuz ekilemeden gerçekleşmesi de çok önemli. Beslenme ve Diyet Uzmanı Şengül Sangu Talak, sağlıklı zayıflamak isteyenlerin uyması gereken kurallar olduğunu söyledi. Talak, o kuralları 10 başlık altında şöyle sıraladı:

1 - Tehlikeli kahvaltılara dikkat!
Akşam yemeği ile kahvaltı arasında yaklaşık 11-12 saatlik bir süre mevcut. Kahvaltı yapılmadığında bu süre 16-17 saate çıkıyor. Uzun süreli açlık, metabolizma hızını azaltacağından kilo alımına neden oluyor. Bu nedenle uyanınca 1 saat içinde mutlaka kahvaltı yapın. Kahvaltının atlanması veya kahvaltıda poğaça ve börek gibi kalorisi yüksek besinlerin tercih edilmesi kilo alımının en önemli nedenlerinden biri.
2 - Öğünlerle dengeyi sağlayın
Öğünlerimizi atladığımızda veya geciktirdiğimizde, sonraki öğünde olması gerekenden daha fazla yemek yiyoruz. Böylece fazla enerjiyi bir öğünde almış oluyoruz. Oysa öğünlerin düzenli bir şekilde yapılması, vücut çalışma hızını dengeleyerek zayıflamanızı hızlandırıyor.
3 - Tabak tabak yemek yemeyin
Zayıflamanın kalıcı olmasını istiyorsanız yemek yerken porsiyon kontrolüne dikkat etmeniz gerekiyor. Bu nedenle sizin için belirlenen porsiyonları tabaklarınıza hazırlayın. Zayıflamak istiyorsanız, ekmeği masaya ekmek sepeti ile yemeği de servis tabaklarıyla getirmeyin.
4 - 20 dakikadan daha önce sofradan kalkmayın
Yemeklerinizi 20 dakikadan daha uzun sürede ve yavaş şekilde yediğiniz zaman doygunluk hissi oluşacağından, kilo sorununun temelinde yatan, vücudun ihtiyacı olmayan besin tüketimi de olmayacak. Yemeklerinizi uzun sürede ve yavaş çiğneyerek yiyin.
5 - Ölçülü atıştırın
Günlük yemek planınız içinde küçük gibi görünen atıştırmalarınızı gözden kaçırmayın. Çikolata, cips, bisküvi gibi fazla yağlı atıştırmaları yemeyin. Masum gibi görünen ceviz, fındık, badem, kuru meyveler gibi sağlıklı atıştırmalıkların da porsiyonuna dikkat edin.
6 - Yoğurt ve kefirle incelin 
Yoğurt, kefir gibi probiyotik besinler sağlığın yanında sağlıklı incelmede de önemli bir yer tutuyor. Vücutta enerji kullanımını düzenleyerek kilo kaybına yardımcı olan bu besinler aynı zamanda bağırsak hareketlerinin de artmasında etkili oluyor.
7 - Lifli gıdalar tüketin 
Posalı gıdalar doygunluk hissi vererek çabuk acıkmanıza engel oluyor. Tam buğday ve tam çavdar ekmeği, sebze ve meyveler, nohut, kuru fasulye, mercimek vb. gibi kuru baklagiller lif açısından zengin yiyecekler arasında yer alıyor.
8 - Susuz kalmayın 
Günde 2- 2,5 litre su tüketmeye özen gösterin. Öğün öncesinde ve sırasında su içmek, kalori almadan doygunluk hissinin oluşmasına yardımcı olarak o öğünde gereksiz kalori alımını engelliyor. Ayrıca yüksek kalorili yiyeceklere karşı iradeli olmaya da yardımcı oluyor.
9 - Egzersiz şart
Sadece beslenme tarzında yapılan değişiklikle sağlıklı zayıflamak mümkün değil. Başarılı bir diyetin mutlaka düzenli fiziksel aktivite ile desteklenmesi şart. Her gün yarım saatlik yürüyüşü günlük yaşantınızın bir parçası haline getirin.
10 - Hedefiniz net olsun
Zayıflamada kararlı olmak ve hedef belirlemek en önemli adımı oluşturuyor. Bütün değişimler belli bir süreç gerektirdiğinden ümitsizliğe kapılmayın. Diyet yaparken dengeli, istikrarlı ve bilinçli bir yaklaşıma sahip olmanın sizi hedefinize ulaştıracağını unutmayın. (ntvmsnc)

14 Mart 2017 Salı

Selülit düşmanı 10 yiyecek

Özellikle yaz ayları yaklaşınca kadınlar için selülit en önemli sorun haline gelir. İşte selülit oluşumunu engelleyen bazı besinler...

Havaların ısınmaya başladığı bugünlerde kadınlar yaza kusursuz bir vücutla girmek için çalışmalara başladı. Kusursuz vücudu gölgeleyen selülite elveda demek aslında hiç zor değil. Doğru besinleri tüketmek, egzersiz yapmak ve bol bol su içmek selülitten kurtulmanın en etkili çözümü oluyor. Selüliti önleyen ve azalmasına yardımcı olan besinleri tüketmeye başladığınızda farkı hemen hissedeceksiniz.
İşte selülit düşmanı 10 yiyecek:
1. Brokoli
Brokoli, düşük kalorili, sağlıklı ve oldukça lezzetli bir sebze. Vücudun kolajenini sertleştiren özel bir alfa-lipoik maddeye sahip olması mucizevi özelliğini bir kez daha gösteriyor. Bu madde selüliti azaltmaya yardımcı olur.
2. Muz
Çinko bakımından oldukça zengin olan muz, cilt hücrelerin yenilenmesine yardımcı olur. Ayrıca, kan akışını da oldukça hızlandırır. Yani selülitlerden kurtulmanız için en etkili meyvelerden biridir.
3. Ispanak
Ispanak, A vitamini yönünden çok zengindir. Kolajenin azalması sonucunda selülit meydana gelir. Ispanak bu kolajen miktarını artırarak selülitin giderilmesine yardımcı olur.
4. Lahana
Lahana selülit konusunda en etkili sebzelerden biridir. Vücudun toksinlerden temizlenmesine yardımcı olur. Harika bir antiseptik özelliği bulunur. Selülitin azalmasındaki mucizevi etkileri hemen fark ediliyor.
5. Yumurta
Yumurta, lesitin maddesi yönünden çok zengindir. Lesitin, hücrelere giren ve çıkan besinlerin düzenlenmesine yardımcı olur. Selülit tedavisinde bu madde çok önemlidir ve mutlaka tüketilmesi gerekir.
6. Limon
Limon, vücuttaki asit-alkali dengesinin korumasını sağlar. Selüliti meydana getiren çeşitli toksinlerin vücuttan atılmasında oldukça etkilidir.
7.  Yoğurt
Yoğurt bol miktarda kalsiyum içerir. Bu da yağ emilimini önler.
8. Ananas
İçerisinde bulunan bromelain enzimi proteinlerin sindirimine yardımcı olur. Bu enzim aynı zamanda fibrin birikiminin parçalanmasına yardımcı olur ve kan dolaşımını canlandırır.
9. Domates
Sofralardan hiç eksik olmayan domates, A ve E vitamini yönünden zengindir. Kan dolaşımını hızlandırır ve çok iyi bir antioksidan özelliği taşır. Kolajen üretime destek olarak, cildi güzelleştirir.
10. Zeytinyağı
Zeytinyağı ile selülitli bölgeye yapılan masajlar harika etkiler yaratır. Kan dolaşımını arttırır ve cildi yumuşatır. (Hürriyet)

12 Mart 2017 Pazar

Chia tohumu ile zayıflamak isteyenler dikkat

Chia tohumu ile zayıflamak isteyenleri uzmanlar uyarıyor, zayıflatıcı etkisi olduğu söylenen chia tohumunun, günlük 48 gramın üzerinde kullanılması yan etkilere yol açabilir.

1 / Manisa'da Beslenme ve Diyet Uzmanı Ceyna Uysal, mucizevi olarak zayıflatıcı etkisi olduğu söylenen chia tohumunun, günlük 48 gramın üzerinde kullanılması halinde yan etkilere yol açabileceğini söyledi.
2 / Şarkıcı İrem Derici'nin bir televizyon programında chia tohumu ile zayıfladığını söylemesi üzerine son günlerde chia tohumu satışları arttı.

3 / Sekizeylül Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ceyna Uysal ise bu tohumun kilo verdirmediğini söyleyerek fazla tüketilmesine karşı uyarılarda bulundu.
4 / Tohumun olumlu sonuçlarının olduğu gibi olumsuz sonuçlarının da olduğunu savunan Uysal, "Ülkemizde son dönemlerde oldukça popüler hale gelen chia tohumu aslında Azteklerin ve Mayaların milattan önce 3500'li yıllardan beri kullanmaya başladığı besin değeri yüksek, bir ada çayı türünün tohumlarıdır. Yüzde 25-30 oranında yağ içeren chia tohumunun içeriğinin büyük kısmını omega-3 oluşturuyor.

5 /  Doymuş yağ oranı düşüktür. Besin değeri açısından baktığımızda ortalama 2 yemek kaşığı chia 137-139 kalori, 4 gram protein, 9 gram yağ, 12 gram karbonhidrat ve 11 gram lif içerir.
6 / 100 gramı kalsiyum, demir ve magnezyum ihtiyacının yarısından fazlasını karşılıyor. Pek çok yiyeceğe, salatalara, soslara eklenerek kullanılabilir.

7 / İçeceklerle de karıştırılabilinir. Suda bekletildiğinde jelimsi kıvama gelebilir. Bunun tıpkı kuru baklagiller gibi tokluk hissi yarattığı düşünülür" diye konuştu.
8 / Türkiye'de son zamanlarda zayıflatıcı etkisi olduğu söylense de chia tohumunun sanıldığı gibi mucizeler yaratmadığını öne süren Uysal, "ABD'de yapılan bir araştırmada beden kitle endeksi 25'in üzerinde olanlara 12 hafta süresince normal diyetlerine günde 50 gram chia tohumu verilmiş.

9 / Bu süre sonunda yapılan değerlendirmelerde chia tohumu verilen bireylerde kan lipit değerlerinde veya kilo verdirici etkisi ile ilgili belirgin bir azalma tespit edilmediği bildiriliyor.

10 / Bununla ilgili daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Tokluk süresini uzattığına dair veriler olsa da, bilim adamları tok tutma etkisinin lif içeriğine bağlı olduğunu, bunun diğer besinlerle de sağlanabilineceğini düşünüyor" dedi.

11 / Uysal, günlük 48 gramın üzerinde alınmasının yan etkilere yol açabileceğini söyleyerek, "Yüksek omega 3 içeriğinden dolayı kan sulandırıcı etkisinden ötürü kan basıncında düşüş ve kanamalara, bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara, gastrointestinal problemlere neden olabilmektedir.
12 / Gluten içermez, bu nedenle çölyak hastaları tarafından tüketilebilir.

6 Mart 2017 Pazartesi

Zayıflayacağım derken daha fazla kilo aldıran 10 hata

Zayıflamak için yediklerine ve içtiklerine dikkat etmeye başlayanlar bazen yanlış bilgiler bazen de dikkatsizlik sonucunda kilo vermeye çalışırken kilo alabiliyor. Porsiyonu hesaba katılmayan diyet ürünler ve masum görünen meyveler kilo vermeye çalışırken aslında kilo aldıran besinler haline geliyor. 

İşte kilo aldıran hatalar:
1. Diyet içecekler
Diyet içecekler masum görünen ama bir o kadar tehlikeli olan gruba giriyor. İçerdikleri yapay tatlandırıcı ile vücuda zarar veren bu içecekler diyet yaparken sık tüketiliyor. Kilo vermeyi kolaylaştırmak yerine vücuda zarar veren diyet içeceklerden uzak durulmalı.
2. Diyet bisküvi
Diyet bisküvi de zayıflamak isteyenlerin tercih ettiği atıştırmalıklardan. Diyet bisküviler fazla yendiğinde kilo vermek isteyenlere kilo aldırıyor.
3. Peynir
Protein kaynağı olan peyniri zayıflama dönemlerinde sıkça tüketmek faydalıdır. Ancak peynir tüketmek faydalı diye tüm peynir çeşitlerinin olduğu koca bir peynir tabağını yemek kilo almanıza neden olur.
4. Yumurta
Yumurta da içerdiği yüksek protein ile gözde diyet besinlerinden biri. Yumurtayı tek başına tüketince faydalı etkilerini alabiliyorsunuz. Ama yumurtayı sucuk, sosis ve tereyağı ile birlikte sahanda yaptığınızda kaloriler de beraberinde geliyor.
5. Makarna sosu
Bir porsiyon makarna sanıldığı gibi kilo aldırmıyor. Ama makarna ile birlikte yenen makarna sosları makarnanın tam bir kalori bombasına dönüşmesine neden oluyor.
6. Salata sosu
Salata da diyet dostu besinler arasında. Salatayı tehlikeli yapan ise içerisinde çok miktarda salata sosu ve yağ ilave etmek. Masum salata böylece kilo aldıran bir hale bürünüyor.
7. Köfte
Izgara köfte yemek sağlıklı bir seçim olarak düşünülse de içerdiği doymuş yağ oranının yüksekliği ile ızgara hindi veya ızgara tavuk kadar sağlıklı bir protein kaynağı değil. Özellikle porsiyonlara da dikkat edilmediğinde bu durum fazla kalori alımına neden oluyor.
8. Yağsız ürünler
Ekstra katkı maddeleri ile tadı güzel hale getirilmeye çalışılan bu tip ürünleri tüketince hem daha fazla kalori alıyor hem de sağlıksız beslenmiş oluyorsunuz.
9. Kahve şurupları
Kahve metabolizmayı hızlandırması ve enerji vermesi ile diyette de tercih edilen bir içecek. Sade kahve içince herhangi bir sorun yok ama kahvenizi süt, kahve şurubu ve şeker ile tatlandırdığınızda çok fazla kalori almış oluyorsunuz.
10. Kuruyemiş
Sağlıklı yağ içermeleriyle uzmanlar tarafından önerilen kuruyemişleri günde bir avuç tüketmek son derece sağlıklı. Kalorisi yüksek olan kuruyemişleri porsiyonlarını abartarak tükettiğinizde ise kilo almakla karşı karşıya kalabilirsiniz.