31 Mart 2016 Perşembe

1 yılda 84 kilo verip 84 kiloya düştü

Antalya'da 44 yaşındaki Muhsine Tekin, tüp mide ameliyatı olduktan sonra 1 yıl içinde 168 kilodan 84 kiloya düştü.



Zayıflaması ile birlikte kendisini yeni doğmuş gibi hisseden Muhsine Tekin, ameliyatının birinci yıldönümünde Atatürk Parkı’ndaki bir kafede yaş günü pastası kesti.

Tekin’i bu mutlu gününde eşi ve iki çocuğu ile ameliyatı gerçekleştiren Prof. Dr. Nurullah Bülbüller yalnız bırakmadı. Tekin’in kutlamasına, kilo sorunu yaşayan Prof.Dr. Bülbüller’in çok sayıda hastası da katıldı. Kestiği pastayı eşi Medet Tekin’e elleriyle yediren Muhsine Tekin, şöyle dedi:

“Bugüne kadar kilo soru yüzünden neredeyse hiç yaşamadım. Kilo verdikten sonra kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Kilo yüzünden dışarı çıkamıyor, giyecek bulamıyordum. Eve hapsolmuştum. Ayakkabımı bile eğilip giyemiyordum. Hatta MR çektirirken cihazın içine sıkışıp kalmıştım. Bir yılda bir ben kadar kiloyu attım. Çok rahatladım. Eskiden eşimin iki katı kiloya sahiptim. Şimdi eşim benden 1 kilo fazla. Bir 10 kilo daha vermek istiyorum.”

Medet Tekin de eşinin kilo sorunu nedeniyle çok büyük sıkıntı çektiğini, kilo verebilmek için ölüm orucu tutanlar gibi diyet yaptığını söyledi. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Nurullah Bülbüller de ameliyatın son çare olduğunu söyledi. Kilo sorunu olanlara öncelikle diyet ve spor öneren Prof.Dr. Bülbüller, bugüne kadar kilo sorunu nedeniyle 750 civarında hastayı ameliyat ettiğini ekledi.

Muhsine Tekin, ameliyatı yapılan Prof. Dr. Nurullah Bülbüller’e plaket verip teşekkür etti. DHA


29 Mart 2016 Salı

Göbeğinden kilo alanların bilmesi gereken 9 yiyecek

Göbek yağlarından kurtulmanın püf noktalarını merak ediyor musunuz? İşte bahar ayları için favoriniz olacak 9 yiyecek.

1 Baklagiller, göbek yağlarının baş düşmanıdır. Yağ oranları çok düşüktür. Protein, lif ve potasyum deposu oldukları için geç acıktırır ve sindirimi kolaylaştırırlar.
2 Ortalama bir insanın günlük kalori ihtiyacı 2000'dir. Bazen çok daha fazla kalori aldığımız da olabiliyor. Bunlardan kurtulmak içinse biberiye ve yeşil çay idealdir. Günde 2 bardak biberiye çayı 100 kalori yaktırırken, yeşil çay 150 kalori yaktırıyor.
3 Yumurtanın beyazı protein açısından zengindir ve karnı tok tutarak acıkmayı geciktirir. Aynı zamanda da büyük bir idrar söktürücüdür.
4 Zeytinyağının içindeki omega yağ asitleri kalori yakmaya yardımcı olur. Salatalara günde bir yemek kaşığı zeytin yağı koyarak kilo vermenizi kolaylaştırabilirsiniz.
5 Tatlı kriziniz geldiğinde çikolatadan önce başvuracağınız yiyecek üzüm olmalı. Çünkü en sağlıklı çözümlerden birisidir.
6 Göbek yağlarını eritmenin en basit yollarından biri de limon suyudur. Bir bardak suya, yarım limon suyu sıkmak zayıflamanıza yardımcı olur. Ayrıca yapacağınız egzersizle de yağların yakılmasını yüzde 30 kadar arttırabilirsiniz. Mide sorunu olanlar limon tüketimine dikkat etmeli.
7 Herkesin bildiği gibi karpuzun yüzde 90'dan fazlası sudur. Karnı tok tuttuğu için yaz aylarında sadece karpuzla bile öğün geçirilir. Potasyum açısından zengindir ve sindirimi kolaylaştırarak zayıflamaya yardımcı olur.
Tadı çok sevilmese de kilo vermede kereviz kürleri oldukça meşhurdur. Pişirmek yerine çiğ olarak salatalarda kullanılması daha faydalıdır.
9 En sevilen meyveler arasındaki muz diyetlerin de vazgeçilmezidir. Tok tutar. Ayrıca potasyum ve protein açısından zengindir. 20 tane muz günlük kalori miktarına eştir. Ancak sadece muz diyeti yapmak isteyenler için küçük bir uyarı: Kabızlık!

27 Mart 2016 Pazar

Karın kası spor salonunda değil, mutfakta yapılır!

Yaz kıyafetlerini daha rahat giymek istiyorsanız öncelikle yediklerinize dikkat etmelisiniz.


Yaza fit gitmek için hala zamanınız var. İşte hedefinizde size yardımcı olacak sağlıklı öneriler…

BESLENME KARIN KASININ ANAHTARI

Öncelikle anlaşalım, karın kası spor salonunda değil mutfakta olur. Yani beslenmenizi gözden geçirdiğinizde unlu gıdalar ve şekerli besinler beslenme planınızın büyük bir bölümünü oluşturuyorsa önünüzdeki bir kaç yazı feda etmeniz gerekebilir.

AKŞAMÜZERİ YAPILAN EGZERSİZ METABOLİZMAYI HIZLANDIRIYOR

Sabah saatlerinde dinlenmiş ve yenilenmiş olduğunuz için metabolizmanız akşam saatlerine göre daha hızlı çalışır. Dolayısı ile akşamüstü yapacağınız egzersiz, gün içinde yavaşlamaya başlayan metabolizmanıza tekrar yukarı bir ivme yaptırır. Bu da harcadığınız kalori ortalamasını arttırabilir.

BÜTÜN VÜCUDUNUZU ÇALIŞTIRIN

Daha fazla kalori harcamak için ardarda uygulayacağınız ve vücudunuzun her bölgesi için 1 hareketten oluşan programları seçin. 1 setin sonuna 2-3 dakikalık yüksek tempolu koşu ya da bisiklet ekleyin. 3-4 set tekrarlayın.

EN ETKİLİ EGZERSİZ VÜCUT AĞIRLIĞI İLE YAPILANLARDIR

Şınav, barfiks, plank gibi karın kuvveti gerektiren hareketleri diğer hareketlerinizin önüne ya da arkasına mutlaka ekleyin.

KASLARINIZI BELİRGİNLEŞTİRMEK İÇİN…

Kaslarınızı daha fazla belirginleştirmek için her setin son tekrarını 10 saniyelik sabit beklemeyle bitirin.

Bikinili modeller diyet bıraktırıyor

Bikinili model görüntüleri, kadınların diyet yapmaktan vazgeçmesine neden oluyor.



İngiltere merkezli diyet ürünler şirketi Forza’nın kadınlarla yürüttüğü bir araştırmada, kusursuz vücuda sahip ünlülerin kadınların yüzde 62’sinde ‘heves kırıcı’ bir etki uyandırdığı ortaya çıktı.

Araştırmaya göre, diyet bıraktırmada en çok İngiliz aktris Michelle Keagan rol oynuyor.

Onu, İngiliz şarkıcı, aktris ve sunucu Amanda Holden ve Avustralyalı model Elle Macpherson izliyor.

Katılımcıların yüzde 72’si bikinili kadın modellerin mükemmel görüntüsünü vücutlarıyla
karşılaştırdıklarını, yüzde 64’ü de bu karşılaştırma sonrası kendilerini yenik hissettikleri için diyetten vazgeçtiklerini söylüyor.

Ayrıca katılımcıların yüzde 71’i, birçoğu üzerinde oynama yapılmış görüntülerin, gerçek kadınlara yanlış rol model olarak sunulduğunu belirtiyor.

Listede model Miranda Kerr, aktris Jennifer Lawrence ve aktris Gwyneth Paltrow da ‘diyet bıraktırıcılar’ arasında yer alıyor.

Anketi yürüten şirketin sözcüsü, sonuçları “Özel spor koçları ve beslenme programları olmadan normal kadınlar ünlülerle nasıl yarışabilir ki? Yarışamayacakları ve yarışmamaları gerektiği bir gerçek” diye değerlendirdi.














Gwyneth Palthrow çocuklarına uyguladığı diyeti kaldırdı

Coldplay'in solisti Chris Martin'den geçen yıl boşanan Hollywood'un ünlü oyuncusu Gwyneth Palthrow, sağlıklı bir yaşam için benimsediği diyeti çocukları için uygulamaktan vazgeçti.



Akdeniz diyeti uyguladığı bilinen ve televizyonda sağlıklı beslenme programı da yapan 43 yaşındaki Gwyneth Paltrow, 11 yaşındaki kızı Apple ve 9 yaşındaki oğlu Moses'a da aynı diyeti uyguluyordu.
Şimdiye kadar nişasta ve karbonhidrat içermeyen yemeklerle beslenen çocuklar, bundan sonra istedikleri şeyleri daha fazla yiyebilecek.

Gwyneth Paltrow, "Kızım Apple'ı taze meyve ve kuruyemiş yemeye yönlendiriyorum ama o gidip bir paket cips alıyor" dedi.

KIIS Radyo'da konuşan oyuncu, ağır diyeti hakkında şunları söyledi:

"Bazı çikolata ve bisküvileri çocuklara artık serbest bıraktım. Ayrıca pilav, makarna ve ekmeği de yediriyorum çünkü yeterli besin alamadıklarını gördüm."


Genç kalmak için kara lahana

Beyonce'nin makyözü John Barnett, ünlü ismin genç kalma sırlarını anlattı.


Ünlülerin güzellikleri ve gençlikleriyle yıllara nasıl meydan okuduğu her zaman merak konusu olmuştur. Peki dünyaca ünlü Beyonce’nin yaşlanmaya karşı sırları neler dersiniz?
Beyonce’nin ve ünlü bir kozmetik markasının makyözü John Barnett, Beyonce gibi çalıştığı ünlülere ne gibi anti-aging (yaşlanma karşıtı) yöntemler uyguladığını anlattı.

Göz kremi içeriği sayesinde diğer kremlere göre daha yoğundur. Nemlendirme konusunda ‘fazla’ usta olan göz kremini tüm yüzünüze uygulayabilirsiniz. Ancak dikkat etmeniz gereken nokta nemlendirme oranı yüksek olduğu için uzmana danışmanız.

Yüz kremini sadece yüzünüze sürüyorsanız bundan böyle tüm vücudunuza da uygulamaya başlayın. Dekolte bölgesi, bacaklar, kollar… Her yere, cildinize uyguladığınız kremi uygulayın.

“Ne kadar makyajla kamufle etmeye çalışırsanız çalışın ilk önce cildinizin pürüzsüz olmasına odaklanın. Bunun için de en iyi tavsiyem Kara Lahana!” diyor John Barnett.  İçeriğindeki yüksek K vitamini hücreleri yenilemeye yardımcı olurken, yüzdeki dolaşımı hızlandırıyor. Bu yüzden beslenme programınızda bol bol kara lahana yemekten ya da suyunu içmekten asla çekinmeyin.

Şok diyet nedir?

Yeşil çay, kırmızı biber, yaban mersini, brüksel lahanası, çilek, kiraz, mısır püskülü, defne veya avakoda yaprağının kilo vermeye yardımcı olduğunu biliyorduk. Peki kaktüs ve yosunu? Kaktüsün yağı bloke etmesi, yosunun metabolizma hızını artırarak özellikle de göbek, basen ve kalçadaki yağlardan kurtulmaya yardımcı olması kilo vermek isteyenler için müthiş bir haber… Ancak Uzman Diyetisyen Turgay Köse bu konuda uyarıyor: ‘Şok diyet ya da mucize ürün yoktur. Sağlıklı kilo vermek için bilinçli diyet yapmak gerekir”

Yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte fazla kilolarından kurtulmak isteyenler için çözüm arayışları başladı… Yeşil çay, yaban mersini, brüksel lahanası, çilek, kiraz, mısır püskülü, defne veya avakoda yaprağı gibi besinlerin metabolizmayı hızlandırdığı, yağ yakımını artırdığı ve ödem attırdığı konusunda uzmanlar hemfikir. Kaktüs ve yosun ikilisinin de özellikle göbek, basen ve kalçadaki yağlardan kurtulmaya yardımcı olduğunun açıklanması kilo vermek isteyenler için umut olmalı mı? Uzman Diyetisyen Turgay Köse şişmanlık, sağlıklı kilo verme, kilo verirken alınabilecek destek besinler hakkındaki soruları cevaplandırdı.


Şişmanlık nedir, nedenleri ve komplikasyonları nelerdir?

Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık raporunda şişmanlık; vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu olarak tanımlanmaktadır. Şişmanlık aşırı besin alımı, hareketsiz yaşam, genetik, hormonal nedenler, psikolojik sorunlar, sigarayı bırakma, alkol kullanımı, metabolizma hızının yavaşlaması gibi faktörlere bağlı olarak gelişebilir. Tek başına olduğu gibi şişmanlık komplikasyonları ile de yaşam süresini kısaltan ve yaşam kalitesini düşüren ciddi bir hastalıktır. Komplikasyonları arasında ilk akla gelenler: kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, bazı kanser türleri, solunum rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, safra kesesi hastalıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, kısırlık... şeklinde sıralanabilir.


Şişmanlık nasıl tedavi edilmelidir?

Multifaktöriyel bir hastalık olan şişmanlığın tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım gerekmektedir. Dahiliye uzmanı veya endokrinolog, diyetisyen, fizyoterapist ve psikolog ile ekip halinde tedavi edilmesi durumunda daha sağlıklı sonuçlar alınabilir. Doktor tarafından yapılacak klinik muayenenin ardından kan tahlil sonuçları yorumlanarak, kişi diyetisyen eşliğinde diyet programına alınmalıdır. Egzersiz ve yaşam tarzı değişikliği hayata geçirilmelidir. Ayrıca tedaviye destek amaçlı olarak gıda takviyeleri, ilaç tedavisi ve/veya cerrahi tedavi uygulanabilir. Ardından kişi kilo koruma programına alınmalıdır.

Mucize diyet var mıdır, 1 haftada 5 kilo nasıl verilir?

Çok basit, 1 haftada 5 kilo verilemez! Her gün karşımıza az zamanda çok kilo kaybettiren popüler birçok diyet çıkıyor: İsveç Diyeti, Hollywood Diyeti, Ayırma Diyeti, Dukan Diyeti, Renk Diyeti, kan gruplarına göre diyet vb. Bu tip diyetlerin çoğu başlangıçta hızlı kilo kaybı sağlasa da kısa bir süre sonra bu kilolar fazlasıyla geri alınmaktadır. Ayrıca kişinin sağlığına, metabolizmasına zarar verip ömrünün kısalmasına neden olurken “ben bu işi başaramıyorum” düşüncesiyle kişiyi umutsuzluğa sürükler. (mahmure)

33 gün diyetiyle hayatınız değişecek

“Bedenini dinle, sana ne yiyeceğini söylesin.” Şef ve holistik beslenme uzmanı Aslı Osma Kender, ‘33 Gün Diyeti’nde böyle diyor. Bu diyet, şok diyetlerden çok farklı: Amaç, hangi besinleri sindirmekte zorlandığımızı bulmak ve ona uygun beslenmek… Kender’le diyeti nasıl uygulayacağımızı konuştuk.
Hürriyet'ten İpek İzci röportajı...
Yemek tutkunuz nasıl başladı?
Aile olarak yemek yemeye de yemek yapmaya da meraklıyız. Annem, babam, büyükanneler, hala, teyze herkes devamlı yemek, tarif ve restoran konuşurdu, hâlâ da öyle. Yemek trendlerini takip etme tutkusu babamdan geçti... Küçük yaşlardan itibaren bizi ailece Michelin yıldızlı restoranlara götürdü; her şeyin tadına bakmamız, denememiz gerekiyordu. Beğenmezsek devam etmek zorunda değildik. Brüksel zaten Avrupa’nın gastronomik başkenti olduğu için güzel ve değişik yemekler deneyimlemek zor değildi.
‘33 Gün Diyeti’ nereden çıktı peki?
Öğrenmeyi, araştırma yapmayı severim. Uzun zamandır birikmiş olan bilgi ve deneyimlerimi  başkalarına aktarmam gerektiğini biliyordum. Bence bilgiyi kullanmazsanız ve birilerinin işine yaramazsa anlamı kalmıyor. Hem iş hem de özel hayatımda bu bilgilerin faydalı olduğunu görüyordum. Daha fazla kişiye ulaşabilmek içinkitap yazmaya karar verdim. 

33 gün, diğer adıyla ‘eliminasyon diyeti’ni nasıl keşfettiniz? 
Aslında yeni bir diyet değil, Amerika’da doktor ve beslenme danışmanlarının sık kullandığı bir metot. Beslenmeyle ilgili eğitim alırken ilk defa karşılaşmıştım. Bu diyet alerji ve entoleranslarımızı tespit etmek ve aynı zamanda da sindirim sistemimizi rahatlatıp, detoksifikasyon sürecine destek olmak için kullanılıyor. Bir danışanımla ilk görüştüğümde, her zaman ilk yapmak istediğim onu bu diyetten geçirmek oluyor çünkü birçok hastalık veya yaşlanma belirtisi olarak nitelendirdiğimiz semptomlar aslında vücudun başa çıkamadığı bir dış etkene verdiği tepki. Bedeninizin sizinle konuşma, şikâyet etme şekli semptomlar. Eliminasyon diyetiyle bu semptomların birçoğunun nereden kaynaklandığını keşfedebiliyorsunuz.
Uygulama sırasında en çok kaçıncı günde zorlandınız?
Çok fazla zorlanmadım açıkçası. Veya belki de o kadar rahatlamış hissettim ki kendimi, fark etmedim doğru dürüst. İkinci günden itibaren daha iyi nefes aldığımı fark ettim. Bileğimde eklem ağrısı vardı, bir haftanın sonunda geçti. Şişler indi ve tabii kilo da verdim. Genellikle üçüncü gün toksinler mobilize olmaya başladığında rahatsızlık hissedilebiliyor ama bol su içilirse ve bol tuvalete çıkılırsa, semptomlar çabuk geçiyor. 
 33 gün boyunca ne yapacağız? 
21 gün boyunca glüten (buğday, arpa ve çavdar), mısır, hayvansal süt ürünleri, soya ve işlenmiş şeker içeren hiçbir gıdayı yemiyorsunuz.
Hiç mi?
Hayır, “Bir ısırık alayım” dahi olmaz. Sonra bu gıdaları birer birer yiyerek vücudunuzun tepkisini izleyeceksiniz. Bu süreç 33 gün alıyor. Bunun sonunda sisteminiz bu grup yiyeceklerin hangilerini sindirmekte zorlanıyor, onu keşfetmiş oluyorsunuz.
İyi beslenmenin ülkemiz koşullarında pahalı olduğunu düşünüyor musunuz? 
Sadece iyi beslenmenin değil, genel anlamda beslenmenin ülkemizde pahalı olduğunu düşünüyorum maalesef. Organik ürün ve kinoa gibi marketlerde yeni yeni bulunmaya başlayan ürünleri kullanmak istediğinizde daha da pahalılaşıyor. Diğer taraftan, sağlıklı beslenmemiz için illa hindistancevizi yağı ve kinoa yememiz gerekmiyor. Türk mutfağı dünyanın en sağlıklılarından biri. Sızma zeytinyağı ve glüten alerjiniz yoksa bulgur da sağlıklı. Zaten anneannelerimizi düşünerek malzeme seçimi yaparsak sağlıklı besleniriz. Yani toprakta yetişen, doğadan gelen, laboratuvarlarda yapılmayan gıdalara yönelebiliriz. Marketlere girdiğiniz zaman orta yerde her zaman kimyasallarla dolu, paket gıdaların reyonlarını bulursunuz. Doğadan gelen sebze, meyve, peynir, yumurta gibi ürünler hep kenarlarda olur. Kenarlardan alışverişe yönelin. 
 Diyet programında örneğin öğle yemeğine ‘5 dakika sessiz oturma ve 4 nefes çalışması’ da dahil. Bu iki uygulamanın diyetteki yeri nedir?
Çok sevdim bu soruyu. Meyve, sebze, protein, karbonhidrat, oksijen, içsel sessizlik, farkındalık düşündüğünüz zaman her biri önemli bir yanımızı besleyen bir çeşit gıda. Bazıları bedenimizi, diğerleri ruhumuzu ve beynimizi besliyor. Bunların hepsi aslında bir bütünü oluşturuyor. Süper sağlıklı gıdalar tüketiyorsanız ama bunu iş masanızda, hızlı hızlı telefonda konuşurken, stresliyken yiyorsanız o gıdaların faydası olmaz. Vücut stresliyken kortizon hormonu salgılar ve sindirim arka plandadır. Yani yediklerinizi hazmedemeyeceksiniz demektir. Bu sadece bir örnek, bunun gibi kitapta yazan her şey birbirine bağlı, o yüzden gününüze ve yaşantınıza her bir gıdadan azar azar uygulamanız daha iyi sonuçlar elde etmenizi sağlar. 
 BADEM KREMALI KABAK ÇORBASI
- 2 çorba kaşığı sızma zeytinyağı
- 1 ufak soğan
- 1-2 diş sarmısak
- 2 kabak, kabuğu soyulmuş, doğranmış
- 3-4 dal dereotu, doğranmış
- 5-6 adet çiğ badem
- 2 su bardağı tavuk suyu
- Deniz tuzu
- 4-5 çiğ badem, ince dilimlenmiş, yağsız tavada kavrulmuş
Isınan zeytinyağına soğan ve sarmısağı koyun, orta ateşte 20 dakika pişirin. Sarmısaklar rengini kaybetmesin, soğanlar hafif şeffaflaşsın. Kavrulmuş badem hariç tüm malzemeyi ekleyin, kaynamasını bekleyin. Kaynayınca altını kısın, kapağını kapatıp 10 dakika pişirin. Pişen çorbayı blender’dan geçirin, üzerine kavrulmuş bademleri serperek servis edin.

24 Mart 2016 Perşembe

Dirençli 5 kiloyu vermenin yolları

Diyet yapanların çoğu "5 kilo vermek" üzerine yoğunlaşır. Uzun süre diyet yapıp zayıflayanlarda da genellikle hedeflenen kiloya yakın son 5 kiloda direnç oluşur. Peki o "5 kiloyu" nasıl vereceksiniz?

Beslenmeuzmanı ve diyetisyen Serkan Tutar, son 5 kiloyu vermek zor gibi görünse de aslında dikkat edilecek birkaç ufak detay ile bunun mümkün olduğunu belirtiyor. 8 basit kural ile dirençli 5 kiloyu verebilirsiniz. 
DAHA FAZLA SU İÇİN
Proteinli besin tüketirken genel olarak sindirim sistemi yavaşlar. Sindirim sisteminin yavaşlaması ve kabızlık olması durumunda kilonuz gitmeyecek aksine kabızlık nedeni ile sürekli olarak şişkinlik hissedeceksiniz. Suyun emildiği yer kalın barsağın son kısmıdır bu nedenle proteinli besin tüketip suyu yeteri kadar içiyorsanız son 5 kilonuzdan kurtulabilirsiniz.
GÜNDE 3 YEŞİL ÇAY İÇİN
Günümüzde birçok bitki için metabolizma hızlandırıcı denilse de asıl metabolizma hızlandıran tek çay yeşil çaydır. İçerindeki epigallo kateşin gallat (EPKG)adı verilen bileşen metabolizma hızlandırmasının yanı sıra vücuttan ödem atılmasına da yardımcı olmaktadır. Yeşil çayı içerken dikkat edilmesi gereken kural düşük tansiyon sıkıntınızın olmamasıdır. Eğer düşük tansiyonunuz var ise yeşil çay içmeniz sizde sürekli olarak baş dönmesi yapacak ve yaşam kalitenizin düşmesine neden olacaktır. Yeşil çayı günün erken saatlerinde içmeye özen göstermelisiniz.  
KARDİYO YAPIN
Son 5 kilo kaybı için sadece yediklerinizi azaltmak doğru bir yol değildir. Bu durumda gün içerisinde yakmış olduğunuz kalorinin miktarını arttırmak için egzersiz yapmalısınız. Özellikle ağırlık egzersizleri değil kardiyo ağırlıklı egzersiz yapmanız daha kolay kaybını sağlayacaktır. Tabi spor yaparken süresi, nabız hızı kişiye göre değişmelidir. Ama bu 5 kiloyu kaybedeceğim diye haftada 5-6 gün spor yapmanız risktir. Çünkü ilerde yaptığınız bu sporu bırakırsanız verdiğiniz 5 kilo daha fazlası ile geri gelebilir. Bu nedenle haftada 3-4 gün spor yeterli olacaktır. 
PROTEİN TÜKETİN
Proteinli besinlerin temojenik etkisi daha yüksektir. Yani siz et gurubu besin tükettiğinizde vücudunuz bunu sindirmek için daha fazla kalori harcar. Bu durumda son gitmeyen 5 kilonuzun gitmesinde size katkı sağlayacaktır. Eğer proteinli besin tüketmeyi sevmiyorsanız son 5 kilonuzun gitmesi çok zordur.
DAHA DÜZENLİ UYUYUN
Vücudunuzun iç organ gibi benimsediği son 5 kilonuzun kaybolması için sadece beslenmenize değil yaşam düzeninize de dikkat etmelisiniz. Eğer yeteri kadar uyumazsanız hem gece fazla besin tüketme riskiniz artacak hem de vücudunuz ödem yapacaktır. Bu durumda son 5 kiloyu vermeniz sadece hayal olur. Bu nedenle günde 6-8 saat uyumaya dikkat edin.
SIFIR HATA YAPIN
“Bir kereden bir şey olmaz” deyipte tüketmiş olduğunuz o küçücük besinler kilo vermenizin baş düşmanıdır. Çünkü kalorisi çok olmasa sürekli olarak insülin salgılamanıza ve vücudunuzun yağlanmasına neden olacaktır. Artık son 5 kilonuz için diyetinize daha fazla sadık kalmalı ve bir süre hata yapmaktan kaçınmalısınız. 
BAĞIRSAK HIZLANDIRAN BESİNLER TÜKETİN
Son 5 kilonun gitmesi için sindirim sisteminizin düzenli çalışması gereklidir. Artık sürekli olarak kabızlık problemi yaşıyorsanız bir şeyleri yanlış yapıyorsunuz anlamına geliyor. Özellikle lif içeriği yüksek olan sebzeyi ana yemeğiniz et olsa bile yanına eklemeyi ihmal etmeyin. Ayrıca bağırsak hızlandırıcı kuru meyveleri ara öğünlerde tüketmelisiniz. Buna ek olarak süt ürünlerini de tüketmeyi ihmal etmemelisiniz.
TARTILMAYIN
İşte son 5 kiloda yapılan en büyük hatalardan biri. Kilo gitmedikçe takıntı haline gelir ve siz tartıya çıktığınızda kilonuzun gitmediğini gördükçe inancınızı kaybedersiniz. Ve “sanırım ben kiloyu veremeyeceğim” mesajını bilinçaltına gönderirsiniz. İşte bu saatten sonra o son 5 kilo her zaman sizinle olacaktır. Tartı üstüne çıkmayın, illa çıkacağım derseniz ayda 1 defa olarak tartılın. Unutmayın son 5 kiloyu atmak tüm diyet süresince verdiğiniz kiloyu kaybetmekten daha zordur. 
hürriyet.com.tr

23 Mart 2016 Çarşamba

Metabolizma hızını artırmanın 10 yolu

Sağlıklı bir şekilde kilo vermenin yolu, metabolizma hızını artırmaktan geçiyor...Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Diyetisyeni Özlem Araz, metabolizma hızını artıracak ve zayıflamanıza yardımcı olacak püf noktalarını anlattı.

• Dengeli beslenme: Güne kahvaltıyla başlayın, öğün atlamayın.

• Fiziksel aktivite: Gün içerisinde fiziksel aktiviteyi arttırmak ve haftada en azından 2-3 gün 40 dakika süren egzersizler sonucunda hem vücut enerji harcar hem de vücutta yağ kitlesi azalıp, kas kitlesinin artması sonucunda metabolizma hızı hızlanır.

• Yeterli protein tüketimi: Gün içerisinde vücudun ihtiyacı olan karbonhidrat, yağ, protein, vitamin ve mineralleri dengeli almalıyız, bu besin öğelerinin içinden özellikle proteinlerin termik etkisi (vücut proteini sindirirken daha fazla enerji harcar) yüksektir. Bu yüzden süt, yoğurt, peynir, yumurta, et, tavuk, balık, kurubaklagiller gibi protein içeren besinleri diyetimizde yeteri kadar almalıyız.

• Kendinizi hazır hissettiğinizde diyet yapın: Bazı dönemlerde bireyler kilo vermek isterler fakat çevresel veya psikolojik etmenlerden dolayı buna hazır değildirler. Bu durumda kendinizi test edin ve gerçekten diyete hazır olduğunuz dönemde diyete başlayın. Çünkü sık sık diyet yapmak metabolizma hızınızı yavaşlatır.

• Bol su için: Su içmek dolaşım sisteminizi hızlandırır ve vücudunuzu temizler.

• Kendinizi az yemeye alıştırmayın: Ne kadar az besin tüketirseniz, metabolizma hızınızda o kadar yediğiniz besinlerden aldığınız kaloriye kendini adapte eder. Bu yüzden az besin tüketmeyin, dengeli ve sağlıklı beslenin.

• Hep aynı şekilde beslenmeyin: Bazı kişiler her gün aynı saatte aynı besinleri tüketirler, sürekli aynı besinleri tüketmek yerine diyetinize çeşit katınız.

• Baharatları yemeklerinizde kullanın: Kırmızı acı biber, karabiber, zencefil gibi baharatlar metabolizmayı hızlandırır.

• Günde 2-3 fincan kahve tüketin: Kahve tüketimi metabolizmayı hızlandırır (hamilelikte, reflü / gastriti olanlarda, çarpıntısı olan kişilerde önermiyoruz.)

• Yeşil çay: Metabolizmayı hızlandırdığı yapılan çalışmalarda görülmüştür."

10 günlük detoksla bahar için yenilenin

10 günlük bir detoks molası vermek, vücudunuza ve zihninize iyi gelecek.



Detoks sindirim sisteminizi ve yanlış beslenmenin organlarınızdaki yoğun baskısını durdurarak, rahatlamanızı sağlar. Siz de baharda kendini yenileyen doğa gibi kendinize bir mola verin…

10 GÜN BOYUNCA BU BESİNLERİ TÜKETMEYİN!

Şekere ara verin

Şekerli besinler yedikçe aynı tatmine ulaşmak için daha çok şeker yeme isteği oluşuyor. Ayrıca şeker kanser hücrelerini beslemekten tutun vücutta kötü bakteri oluşumuna (candida) kadar pek çok hastalıkla ilişkilendirilmiş durumda. Şeker yemeyi bir süre bırakıp tekrar başladığınızda tadı çok keskin ve itici geliyor. Bunu hissedebilmenin tek yolu ara vermek.

İşlenmiş şekeri kestiğinizde düşük şekerli meyve, sebze ve kuru meyvelerle şeker ihtiyacınızı sağlıklı bir şekilde karşılamanız mümkün.

10 gün boyunca işlenmiş beyaz veya kahverengi şekerle yapılmış hiçbir şey tüketmeyin. Meyve suları, gazlı içecekler gibi İçinde şeker, früktoz, glikoz, mısır şurubu içeren hiçbir hazır gıda tüketmeyin.

Glüten yasak!

Siz de pizza veya makarna yedikten sonra bir ağırlık çöktüğünü hisseder misiniz? Sebebi glüten olabilir.

10 gün boyunca buğday, arpa, yulaf, çavdar ve bu tahılların unlarıyla yapılmış her şeyi beslenmenizden çıkartın.

Glütenli gıdalar yerine tüketebileceğiniz kinoa, baklagiller, badem, fındık, fıstık, ceviz, karabuğday, esmer pirinç gibi pek çok sağlıklı seçenek var.

Kırmızı et ve Tavuk yerine balık

Et sindirim sistemini en çok zorlayan besin. Üstelik olabilecek en asidik besinlerden biri. Üretim şartları ve kullanılan yem ve ilaçlarla ilgili de pek çok soru işareti var.

10 gün boyunca kırmızı et ve tavuk yemeyin. Et ihtiyacınızı kızartma olmamak şartıyla balık ve diğer deniz ürünlerinden karşılayabilirsiniz.

Süt şişiriyor

Sütlü ürünler vücutta mukus yaratıyor. Eğer boğazınızda geniz akıntısı gibi hisleri sıkça yaşıyorsanız sebebi sütlü ürünler olabilir. Üstelik ineklerde kullanılan hormon ve antibiyotikler vücudunuza geçiyor ve östrojen etkisi yapıyor. Şişkinliğe, kilo almaya sebep oluyor.

10 gün boyunca süt, peynir, yoğurt, tereyağı, kaymak, dondurma ve benzeri bütün sütlü ürünleri kesin. Şaşırtıcı derecede olumlu sonuçlarını görebilirsiniz.

Alkol yağ yakımını yavaşlatıyor

Yüksek şeker içeriği, vücutta toksin etkisi yaratması, tamamen asidik olması ve bağımlılık yapması herkesin bildiği şeyler. Bunlara ek olarak alkol vücudun yağ yakma mekanizmasını yavaşlatıyor, su tutmasına ve şişkinliğe sebep oluyor.

10 gün boyunca bira, şarap dahil hiç alkol tüketmeyin.

Soyalı ürünlerin yararttığı asidik etkiyi durdurun

Soyalı ürünlerin çoğu işlenmiş besinler. Büyük oranda GDO kullanıldığı da biliniyor. Vücudunuzda asidik bir etki yapıyor. Üstelik işlenmiş soya östrojen etkisi gösterip şişkinlik ve kilo alımına yol açabiliyor.

Mısır tüketmeyin

Mısır da asidik, GDO kullanımı yoğun ve şeker oranı yüksek bir besin. 10 gün boyunca mısır, mısır unu ile yapılan gıdalar, mısır gevreği tüketmeyin.

NE YEMEK GEREKİR?

Taze, mevsimsel, tercihen organik sebze ve meyveler

Organik yumurta veya bıldırcın yumurtası

Deniz balıkları ve kızartma-tereyağında olmamak kaydıyla diğer deniz ürünleri

Baklagiller: nohut, kuru fasulye, barbunya… İdeali 10 günde en fazla 3 kez.

Kuruyemiş – eğer kilo vermek istiyorsanız ideali günde bir avuç kadar

Avokado

Kabuklu esmer pirinç

Kinoa

Karabuğday

Tahin

Hurma, goji berry, erik gibi kuru meyveler

Zencefil, zerdeçal, tarçın

Zeytin

Yeşil çay ve her türlü bitki çayı

Maden suyu

Çin'de yeni trend: İnce bel İçin 'A4 testi'

Çin'de başlayan yeni bir sosyal medya trendinde, kadınlar bellerinin inceliğini kanıtlamak için A4 kağıdı ellerinde tutarak çektirdikleri fotoğrafları sosyal medyada paylaşıyor.



'İdeal vücut' kavramının son dönemlerde daha çok gündem olması ve vücut imajı konusunda pozitif bir farkındalık yaratmayı amaçlayan projelere rağmen, 'olması gereken' algısını kuvvetlendiren trendler dünyanın pek çok yerinde farklı şekilde ortaya çıkıyor.

Bunlardan sonuncusu ise Çin'de giderek yaygınlaşıyor.

Çinli kadınlar bel inceliklerini göstermek için bir A4 kağıdı bel bölgelerine koyarak çektikleri fotoğrafları sosyal medyada paylaşıyorlar.

ELEŞTİRİLERİN ARDI ARKASI KESİLMEDİ

Mashable'da yer alan habere göre, bir tür 'yarışma' haline gelen bu trendde kadınlar, genişliği 20.32 cm olan A4 kağıtlardan birini göbek ve bel bölgelerini kapatacak şekilde tutarak bir fotoğraf çekiyorlar. Amaç ise belirtilen ölçüden daha 'ince' olduğunu göstermek.
Çinli kadınlar arasında Şubat ayında başlayan bu trend, kadınların çektikleri fotoğrafları Weibo hesaplarında paylaşmaya başlamasıyla yayıldı.

'BENİM DE A4 SURATIM VAR''

Pek çok eleştiriyi beraberinde getiren bu trend bazı kesimler tarafından alay konusu da edildi. Bazı erkekler kağıtları suratlarına tutarak, 'Benim de A4 suratım var' yazısıyla paylaştılar. Kimisi de kedilerinin A4 boyutunda kağıtla fotoğraflarını çekerek aynı siteye yükledi.



Organik gıdalar gerçekte ne kadar organik?

Marketler üzerinde ‘organik’ yazan gıdalardan geçilmiyor. Pazarlarda da sebze-meyve tezgahları organik yazan etiketlerle dolu...



ONKOLOJi  UZMANI DR. YAVUZ DiZDAR

Marketler üzerinde ‘organik’ yazan gıdalardan geçilmiyor. Pazarlarda da sebze-meyve tezgahları organik yazan etiketlerle dolu…  Peki bu ürünler ne kadar doğal? Yiyip-içtiğimiz gıdaların organik olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Onkoloji Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar, bu konudaki sorularımızı yanıtladı…

Birçok hastalığın nedeni açıklanamıyor!

- Organik ürünlere talep neden artıyor?

İnsanlar sebebi anlaşılmaz bir şekilde hastalanıyor. Doktorlar bu hastalıkların çoğunun neden olduğunu açıklayamadığı gibi, konu tedaviye geldiğinde ilaç yazmak dışında bir şey de yapamıyor. İnsanların tıbba olan güveni tamamen sarsılmış durumda. Hâlâ doktorun her söylediğini harfiyen uygulayan iki meslek grubu var; bunlar da öğretmenler ve askerler. İki grup da “Doktor bilir” diyerek tıbba inanmaya devam ediyor. Ama son zamanlardaki bilinçlenme, yediklerimizin-içtiklerimizin olması gerekenden farklılaştığını ortaya koyduğundan insanların çoğu beslenmesini doğal besinlere kaydırdı… Marketler de bu talebi ‘organik’ tanımıyla karşılamaya çalışıyor. Talep çok olduğundan, organik ürünlerin fiyatları da olması gerekenin çok üzerine çıkabiliyor…

Ucuz yiyecekler sağlığı tehdit ediyor

- Organik tarımda kimyasal madde kullanılmıyor mu?
Organik ürün yetiştirirken, endüstriyel tarımda kullanılan ve zararlı olan pek çok kimyasal madde kullanılamıyor. Bu kimyasalların kullanım amacı sadece zararlılarla mücadele değil. Bu maddeleri kullanarak, zararlılarla mücadelede işgücünü gerektirmeden üretim maliyetini de ucuzlatıyorlar. Mesela zararlı otla mücadelenin yolarak yapılması gerekiyor ama siz ot zehri atarsanız, hiç ot çıkmadığından işgücü de gerekmez. Fakat karşılığında da ot ilacını ürüne de bulaştırmış oluyorsunuz. Bu ilaçlar ister istemez bitkiye ve meyveye geçiyor, siz de tarım ilacı bulaşmış ürün yiyorsunuz. Ama işgücü kullanılmadığı için yevmiyenin 50 lira olduğunu düşünün; bu, ürünün fiyatını da ucuzlatıyor. Oysa tarım ilacı kalıntısının bu bitkinin meyvesinden uzaklaştırılması mümkün değil.

Bu ürünler neden pahalı?

- Vatandaş organik ürünleri pahalı buluyor. Sizce de öyle mi?
Vatandaş öncelikle şunu bilmeli ki, organik gıda pahalı değil. Üreticinin de karnını doyuracak kaliteli iş yaptığınızda ürünün maliyeti budur ama karşılığında siz de kaliteli ürün yersiniz, beslenirsiniz ve sağlığınızı da kaybetmezsiniz. Bunun bir de et ve süt üretimi boyutu var. Bir inek ne kadar geliştirilmiş soydan olursa olsun, günlük verebileceği süt 10-12 litreyi geçemez. Zira sütün yapımı için gereken maddeler hayvanın işkembesindeki bakteriler tarafından meydana getirilir ve bunun da bir zaman maliyeti vardır. Bunu bir de yoğurt örneğiyle açıklamaya çalışalım. Diyelim ki sütü mayaladınız; bunun yoğurda dönüşmesi en az dört saat sürer. Bu süreci yarım saate indiremezsiniz. İşte süt miktarını arttıran yem alaşımları da bu kısıtlılığı sentetik maddelerle aşmayı sağlar. Bakterilerin doğal olarak sentezlemeleri gereken maddeler başka kaynaktan yarı sentetik olarak elde edilerek yeme karıştırılır ve süt miktarı bir anda 40 litreye çıkar. Böylece fiyat ucuzlar, lakin bunun da artık sütle bir alakası kalmamıştır. O nedenle “Organik ürünler neden pahalı?” diye homurdanan kesim, aslında o ürünün ucuz olmasının saçma olduğunu bilmelidir, zira yarı kimyasal bir bileşim tüketmektedirler.

Kış ortasında bile organik domates var ama…

- Yumurtadan süte, bakliyattan sebze meyveye kadar ‘organik’ etiketiyle satılan gıdalar ne kadar organik? Yiyip, içtiğimiz gıdaların doğal olup olmadığını nasıl anlayabiliriz?
İşte bu noktada iş biraz karmaşıklaşıyor. Bir kere organik denen sistem de üreticinin tanımladığı bir sistem ve doğala daha yakın olma güvencesi veriyor. Bu üretim biçiminde her ilaç kullanılamaz, kullanım biçimi de belli şartlara bağlıdır. Ancak iş, eninde sonunda üreticinin iyi niyetine gelip dayanır. Zira üretici kuralları esnetirse anlamamız çok kolay değildir. Yüksek gelir düzeyine hitap eden marketler bu riski en aza indirmek için anlaşmalı tarım yapar ama sayıları çok azdır ve sadece birkaç lüks semtte bulunurlar. Diğerlerinin, hatta “Biz suyunu bile denetliyoruz” diye televizyon reklamları verenlerin bile sicilleri çok kötüdür; malın ucuzunu bulurlarsa organik olup olmamasına pek aldırmazlar.

Açık sütü tercih edin

Sütün organik olup olmadığının saptanması o kadar da kolay değildir; o nedenle pratik olarak “Açık süt alın ve bir taşım kaynatıp yoğurdu bundan tutturun” diyoruz. Bunu bulamayanlar ise günlük pastörize süt almalıdır. Zira endüstri nedense “Sütün kokusunu alıyoruz” diyerek işleme başlıyor, sonunda da “Hijyen yapıyoruz” diye sütü öldürüp kutuya tıkıyor. Dolayısıyla piyasada organik süt ya da yoğurt diye satılan ürünlerin bir değeri kalmıyor. Bunların kaynakları organiktir ama ambalajlama öncesinde yapılan yüksek sıcaklık ve basınç işlemi organik özelliği tamamen ortadan kaldırır. Tüketici, ambalajlanmış ve uzun raf ömrüne sahip ürünleri organik diye fazlasını ödeyip satın alıyorsa yanıltıldığını bilmelidir. Kaynak organiktir ama işlemle bozulmuştur. Öte yandan tavuğun organik olup olmadığını pişme süresiyle test edebilirsiniz. Organik tavuk iki saatten önce pişmez; özellikle jöleli suyu şifa kaynağıdır.

Koku ve lezzete dikkat!

Tüketici olarak tamamen çaresiz sayılmayız; bazı noktalara dikkat ederek gerçek organik ürünleri satın alma olasılığımızı yükseltebiliriz. Bunlardan ilki, her ürünü mevsiminde tüketmek. Kış ortasında bile ‘organik domates’ bulabilirsiniz. Kurallara uygun üretilmiş de olabilirler ama güneşte olgunlaşmış domatesin kalitesini bu ürünlerden beklememelisiniz. Bir diğer nokta da, ürünün koku ve lezzet gibi bileşenlerinin yüksek olması. Avrupa’da yaşayanlar bilir, marketlerde neredeyse yarım metrelik salatalıklar vardır, büyük olduklarından yarım satılırlar ama iş lezzete geldiğinde hiç tatlar yoktur. Üretim ne kadar doğala yakınsa koku ve lezzet de o kadar yoğunlaşır… Bibere azotlu gübre koyarsanız 20 santimetrelik düzgün ve koyu yeşil biberler elde edebilirsiniz ama 5-6 santimetrelik gerçek biber lezzetini veremezler. Normalinden büyük olanlardan uzak durmak da sağlık açısından yararlı bir yaklaşımdır. Sözcü

Sık sık diyet yapanlara kötü haber

Sık sık diyet yapmak metabolizma hızını yavaşlatıyor.




Diyetisyen Özlem Araz, diyet yapanları uyardı. Sık sık yapılan diyetlerin vücuda zararından bahseden Araz, diyetin püf noktalarını anlattı.

Doğru diyet hakkında bilgi veren Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Diyetisyeni Özlem Araz, “Metabolizma; Bazal Metabolizma Hızı (BMH) , fiziksel aktivite ve besinlerin termik etkisi (diyetle alınan besinlerin sindiriminde harcanan enerji) olmak üzere üç ana birleşenden oluşur. Bütün bu bileşenlerin toplamı günlük enerji gereksinmemizi gösterir. Aldığımız kalorinin harcadığımız kaloriden fazla olması durumunda kilo artışı olur.” diye konuştu.

KENDİNİZİ HAZIR HİSSETTİĞİNİZDE DİYET YAPIN

Metabolizma hızının en büyük belirleyicisinin bazal metabolizma hızı olduğunu belirten Özlem Araz, “Bazal Metabolizma Hızı, 24 saat içinde hiç hareket etmeden, dinlenir vaziyette hayati fonksiyonların devamı için harcanan enerjidir ve günlük harcanan enerjinin yüzde 60 ile 70’ini oluşturur. Kişinin çevresel veya psikolojik etmenlerden dolayı değil, kendisini hazır hissettiğinde diyet yapmalı. Kendinizi test edin ve gerçekten diyete hazır olduğunuzda diyet yapın. Çünkü sık sık diyet yapmak metabolizma hızınızı yavaşlatır.” şeklinde konuştu.

21 Mart 2016 Pazartesi

Aç karnına alışveriş yapmayın

Obezite artık dünyanın en önemli sorunlarından biri haline geldi. Fazla kiloların neden olduğu bu hastalık yüzünden her yıl 1 milyondan fazla kişinin ölüyor. Dünya üzerinde ise 700 milyon obez ve 2.3 milyar kadar da fazla kilolu kişi bulunuyor. Ülkemizdeki kadınların yüzde 41.5’i, erkeklerin de yüzde 21 obez.
Yrd.Doç.Dr. Gülseren Pamuk ile Yrd.Doç.Dr. Dilek Ongan gençlere sağlıklı beslenme ve obezite ile ilgili bilgiler verdi.
 BEDEN KİTLE İNDEKSİYLE OBEZLİK ANLAŞILABİLİR
Kişinin beden kitle indeksini (BKİ) hesaplanarak obez olup olmadığının belirlenebilir. BU vücut ağırlığının boy uzunluğuna bölünmesi ile bulunuyor ve bu hesaplamayı herkesin yapması gerekiyor. BKİ 18.5-24.9 kg/m2 arasında olanlar normal kiloya sahip kişiler. 25-29.9 kg/m2 arasında ise fazla kilolu, 30-34.9 kg/m2 arasında ise birinci derece obez, 35-39.9 kg/m2 arasında ise ikinci derecede obez, 40 kg/m2 üzerinde ise üçüncü derece yani morbid obez demek oluyor.
 UYKU APNESİ EN ÇOK OBEZLERDE GÖRÜLÜYOR
 Obezitenin nedenleri yanlış beslenme alışkanlıkları, yetersiz fiziksel aktivite, hormonal etkenlerin yanında; yanlış diyetler yapmanın, psikolojik etkenlerin, sigara ve alkolkullanımının, guatr hastalığı ve kullanılan bazı ilaçlar. Uyku apnesinin obez bireylerde çok sık görülüyor. Uykudayken kişinin nefesinin aniden durması ise çok ciddi bir rahatsızlık. Çünkü beraberinde akciğer ve kalp rahatsızlıklarını da getiriyor.
REKLAMLAR BESLENMEYİ OLUMSUZ ETKİLİYOR
Son yıllarda özellikle reklamların beslenme hayatımızı yönlendiriyor. Modern çağ oturarak zaman geçirmeye, çalışmaya sebep oluyor. Besin endüstrisi enerji dengemizi bozacak şekilde her yerde besinin kendisi ya da onun reklamını yapan yerlerle karşılaşmamızı sağlıyor. Bu da daha fazla yememize sebep oluyor. Obezite neredeyse kaçınılmaz oluyor.
 FAST FOOD ALIŞKANLIĞINIZI BIRAKIN
Yağ-şeker oranı yüksek, dolayısıyla enerji yoğunluğu yüksek besinler kilo alımını hızlandırdığı gibi porsiyon miktarının artmasına da sebep olur. Gazlı içeceklerden uzak durulması gerekiyor. Meyve suyu yerine meyvenin kendisinin tüketilmeli. Fast food tarzı beslenme küçük yaşlara kadar indiği için sorun aslında küçük yaşlarda başlıyor. Türk mutfağındaki menü örnekleri sağlıklı beslenmek için daha uygun.
KARNINIZ AÇKEN ALIŞVERİŞ YAPMAYIN
Öğün atlama, özellikle kahvaltı öğününü atlama ile obezite arasındaki büyük bir bağ var. Özellikle açken alışverişe çıkılmaması gerekiyor.  Alışverişlerde etiket okuma alışkanlığı edinilmeli. Besinin enerji , yağ değeri, besin ögeleri incelenmeli. Yemeğe başlamadan önce bir bardak su içilmesi de diğer önerilerin arasında. Yemek tabağının küçük, salata tabağının büyük tutulması gerekiyor. Önemli olan obezitenin önlenebilmesi. Ancak kilo kaybetmek kadar, kaybedilen kiloların korunması da önemli.