30 Aralık 2015 Çarşamba

Hindi eti mutlu ediyor

Kimileri yılbaşı sofrasında mutlaka hindi bulunduruyor. Haftada iki kez tüketilmesi gereken hindi eti daha yüksek proteine ve düşük yağ oranına sahip. Aynı zamanda da içerdiği triptofan aminoasiti ile serotonin adı verilen mutluluk hormonunu uyarıyor.
HAFTADA EN AZ İKİ KEZ TÜKETİLMELİ
Yaşar Üniversitesi MYO Gıda İşleme Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, hindi etinin kansızlığı önlemekten, bağışıklık sistemini güçlendirmeye kadar uzanan faydalarını anlattı ve ekledi: “Yüksek besin değerine sahip hindi eti, haftada en az iki kez tüketilmeli.”
EN İYİ ALTI GIDA ARASINDA
Uzel’e göre bitter çikolata, kuşkonmaz, yer elması, muz ve yoğurt dışında mutluluk veren en iyi altı gıda arasında yer alan hindi etinin bilinmesi gereken faydaları ise şöyle:
“Mutluluk veren en iyi altı gıda arasında yer alan hindi eti, içerdiği triptofan aminoasiti ile serotonin adı verilen mutluluk hormonunu uyarır. Yağ içeriği çok azdır. Derisi alınmış hindi etinin 30 gramında sadece 1 gram yağ bulunmakla birlikte, söz konusu yağın büyük bir çoğunluğu çoklu doymamış yağ grubundandır. 150 gramlık porsiyonunda yaklaşık olarak 220 kalori bulunur. Söz konusu miktar, günlük tavsiye edilen folik asit ihtiyacının neredeyse yüzde 50’sini hindi-eti-yeni-yılkarşılayabilmektedir. B12 vitamini açısından da zengindir. B12 vitamini alyuvar yapımındaki faydasıyla, kansızlığın önlenmesi ve hücre gelişimi için gereklidir. Bir porsiyon hindi eti erkek ve kadınların günlük B12 vitamini gereksiniminin tamamına yakınını karşılamaktadır.”
KANSIZLIK PROBLEMİNE ÇARE
“Bilindiği üzere kansızlık problemi yaşayan kişilere kırmızı et tüketmesi tavsiye edilir ve bireyler problemlerinin giderilmesi uğruna et tüketimini abartabilir. Ancak bu durum beraberinde kolesterol seviyesi yüksekliği sorununu getirir. İçerdiği B3 vitamini sindirim için faydalıdır, karbonhidratların enerjiye dönüşümünü sağlamakla birlikte özellikle sinir sistemi işlevlerinde düzenleyici rol üstlenir. 100 gram çiğ hindi etinde 7,9 mg B3 vitamini bulunur. Bu miktar, kadınlar için günlük önerilen miktarın yüzde 80’ine, erkekler için önerilenin ise yüzde 60’ına karşılık gelir.”
ZENGİN MİNERAL KAYNAĞI
“Ayrıca önemli bir mineral kaynağıdır. Bağışıklık sistemine destek olan, yaraların iyileşmesini sağlayan, vücudun yağ, protein ve karbonhidratları sindirmesinde önemli rol üstlenen çinko minerali bakımından zengin bir kaynaktır. İçerdiği diğer minerallere fosfor, potasyum, magnezyum, demir ve selenyum örnek olarak verilebilir. Hindi etinde az miktarda da olsa bulunan selenyum minerali, insan sağlığı için çok önemli bir koruyucu mineraldir. Tiroit hormon metabolizmasında, antioksidan savunma sisteminde ve bağışıklık sisteminde düzenleyici rol oynar. Selenyum, vücudun gereksinimini sağlayacak özelliktedir.”

28 Aralık 2015 Pazartesi

Bağışıklık sistemini güçlendiren 8 besin

Hastalıklardan korunmak için tek yapmamız gereken onlara savaş açan gıdalarla beslenmek.  Acıbadem Ataşehir Cerrahi Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Oya Yüksek,  bağışıklık sistemimizi güçlendiren besinleri anlattı.
 
1.   PORTAKAL

portakal
C ile A vitamini vücutta hücreleri koruyucu özelliğe sahip antioksidan vitaminler arasında yer alıyor. Portakal da içerdiği C ve A vitaminleri sayesinde kışın bağışıklık sistemini destekleyen en önemli besinlerden biri. Ayrıca kan şekerini hızlı yükseltmek gibi olumsuz bir etki de oluşturmuyor. Reflü sorununuz yoksa günde 2 adet portakalı rahatlıkla yiyebilirsiniz. Ancak portakal suyu yerine portakalın kendisini tüketmeye özen gösterin. Bu hem lif, hem de şeker alımı açısından daha sağlıklı bir tercih olacaktır.
 
2.   ISPANAK

ıspanak
Ispanak, içerdiği A ile C vitaminiyle güçlü bir antioksidan grubunda yer alıyor. Bu vitaminler sayesinde hücrelerimizi koruyor ve bağışıklık sistemimizin zayıflamasını önlüyor.  Özellikle C vitamini, A vitamininin kullanımını artırıyor. Güçlü bir bağışıklık sistemi için haftada 2 kez ıspanak yemeye özen gösterin. Ancak A vitamininin etkili olabilmesi için ıspanağı haşlayarak değil, içine yağ katılarak yapılmış sebze yemeği olarak tüketin. Çünkü A vitaminin kullanımı için yağ şart!
 
3.   BALIK

balık
Balık hem protein hem de iyi bir selenyum ve çinko kaynağı. Selenyum özellikle hücre yaşlanmasını önlüyor ve kalp sağlığını koruyor. Çinko da hücrelerin korunmasında önemli bir rol üstleniyor. Balık ayrıca vücudun üretmediği ve bu nedenle mutlaka besinlerle alınması gereken omega 3 açısından oldukça zengin bir besin. Hastalık yapan bileşiklerin vücuttan atılmasına katkıda bulunan omega 3; en çok somon, uskumru ile ton balığında bulunuyor. Haftada 2-3 defa balık tüketmeyi ihmal etmeyin.
 
4.   MAYDANOZ

maydonoz
Maydanoz askorbit asit olarak nitelendirilen ve vücudu enfeksiyonlara karşı koruyan C vitamininden zengin bir besin. C vitamini vücutta bazı toksik öğelerin etkisini de azaltıyor ve yara iyileşmesinde etkili oluyor. Maydanozun ödemin vücuttan atılmasında da etkisi oluyor. İster maydanoz suyu şeklinde, isterseniz salatalarda veya sabah kahvaltılarında sofranızdan eksik etmeyin.
 
5.   YUMURTA

yumurta
Bağışıklık sisteminde görev yapan hücrelerin çoğalması ve yenilenmesi için proteine ihtiyaç var. Yetersiz protein alındığında doku yıkımı başladığı için bağışıklık sistemi de zayıflamaya başlıyor. Yumurta beyazı ise protein açısından oldukça zengin bir besin. Sarısı ise hem demir hem de yine iyi bir antioksidan olan A vitamini içeriyor. Yumurtayı haftada 4 kez tüketebilirsiniz.
 
6.   BADEM-CEVİZ

ceviz
Badem ile ceviz antioksidan özelliğe sahip olan E vitamini içeriyorlar. Bu özellikleri sayesinde de bağışıklığın korunmasında önemli bir rol üstleniyorlar. Tok tutma özelliği olan ceviz ve badem gibi yağlı tohumlar diyetlerde de sıkça kullanılıyor. Yine antioksidan olan, yara iyileşmesinde etkili çinko içeriğinden dolayı da tercih ediliyor. Her gün 2 bütün ceviz veya 10 adet çiğ badem yemenizde fayda var.
 
7.   YOĞURT

yoğurt
Vücudumuzdaki yararlı bakteriler olan probiyotikler içeren yoğurt özellikle bağışıklık sistemi için önem taşıyor. Bunun nedeni ise probiyotiklerin dışarıdan gelen mikroplara karşı vücudumuzu, özellikle de sindirim sistemimizi koruması. Vücutta yararlı bakterilerin çoğalması aynı zamanda zararlı bakterilerin vücutta yerleşmesini de önlüyor. Probiyotikler kabızlık ve ishal gibi durumlarda da etkili olabiliyor. Yoğurdu her gün 1 kase yemelisiniz. Süt içme miktarınıza göre tüketimi 1 kase daha artırılabilirsiniz.
 
8.   TAM BUĞDAY EKMEĞİ

ekmek
Tam buğday ekmeği ve yulaf ezmesi gibi tam tahıl ürünleri, bağışıklık sistemini koruyucu etkisi olan B6, pantotenik asit, folat, B12, riboflavinin gibi B grubu vitaminler içeriyor. B grubu vitaminler ayrıca sinir sistemi için de önem taşıyor. Bunların yanı sıra; yeterli posa alımı için tam buğday ürünlerini kullanmak gerekiyor.  Örneğin; tam buğday unundan yapılmış ekmek veya yulaf ezmesi gibi. Günlük; en az 3 olmak üzere 6-8 dilim tam buğday ekmeği yemenizde fayda var. Yulaf ezmesini ise haftada 3-4 gün sabah ve ikindi öğünlerinde süte veya yoğurda karıştırarak tüketebilirsiniz.

Diyet yapanlar dikkat!

Taylan Kümeli: Besinin tüketim tarzı onu zararlı ya da yararlı yapar.

Ekonomik durumu her ne olursa olsun 7′den 70′e herkesin sevdiği ve herkese hitap edebilen ender gıdalardan biri olan simidin besin değerini Sağlıklı Beslenme ve Diyet Uzmanı Taylan Kümeli’ye sorduk.

Aslında besinlerin kendisini zararlı ya da yararlı diye nitelendirilemeyeceğini belirten Taylan Kümeli “Besinin tüketim tarzı onu zararlı ya da yararlı yapar” dedi.

Simidin dört dilim ekmeğe eşdeğer olduğunu belirten Kümeli, GSiz eğer dört dilim ekmeği yemeyi göze alıyorsanız yiyin afiyet olsun simidi. Ama eğer kahvaltıda bir dilim ekmek yiyorsanız, öğlen öğününüzü bir simit olarak tüketecekseniz bunu da tek başına değil, peynir, domates ve bir bardak çay ile  yapabilirsiniz. Bu kötü bir şey değil. Ama bunu bir haftada hergüne yayarak yapmamak lazım. Gün atlayarak yapın. Ama ikindi öğünü olarak simit tüketecekseniz bir bütün simit yemek yerine
yarım simit yiyin. Yarım simidin yarısını da saklayın. Buzdolabının üst kısmına poşetle koyabilirsiniz. Tekrar kullanmak istediğinizde ekmek kızartma makinasında ısıtabilirsiniz” şeklinde konuştu.

Vücudumuzun çok değerli olduğunu söyleyen Kümeli, “Açlık, sizin onu, vücudu yönlendirmenizle şekillenlenen bir duygu. Eğer siz açlığı çok fazla tetiklerseniz o sizi hep daha fazla yedirmek üzere yönlendirir. Siz onu kontrol ederseniz o sizin verdiklerinizle yetinmeye başlar. Dolayısıyla evet bir simit yensin karşı değilim ama bir simit 4 dilim ekmeğe eşdeğer. Ona göre yiyin” ifadelerine yer verdi.

Simidin yağlı tohum olduğunun da altını çizen Kümeli, ”Bütün yağlar bir tohumdan elde edilir, ayçiçek yağı keten yağı gibi. Simitteki miktarına göre bir çay kaşığı yağ yemiş kadar olursunuz. Bir gram yağda da 9 kalori var. O da çok masum bir şey değil yani. Ama dozunda tutar yarım simit yerseniz sıkıntı olmaz” dedi. Sözcü

27 Aralık 2015 Pazar

Kapsülü yut kiloları ver!

Ameliyatsız, ağrısız mide küçültme...

ABD’li sağlık teknolojileri şirketi Allurion, ameliyat, anestezi ya da endoskopi gerektirmeyen yeni bir mide küçültme yöntemi geliştirdi. Avrupa Birliği tarafından onaylanan ve yakında piyasaya çıkması beklenen Elipse isimli ürün, mideye bir kapsül içinde gönderilen bir balondan oluşuyor. Hastanın yuttuğu bu kapsülün ucuna bir sonda bağlı. Kapsül mideye ulaştığında, sondayla su pompalanıyor. Balon dolunca mideyi kaplıyor ve açlık hissini azaltıyor. 4 ay sonunda balonun, zararsız bir maddeden yapılmış kapağı eriyor ve içindeki su boşalıyor. Sönen balon doğal yollarla dışarı atılıyor. Mide ise eski haline geliyor.

26 Aralık 2015 Cumartesi

ABD’li bilim insanları çiğ köfteyi araştıracak

Türk üniversiteleri ile ABD Tarım Bakanlığı (USDA) Tarımsal Araştırmalar Servisi çiğ köfte, sucuk ve kokoreç gibi gıdalarda riskli madde ve bakterileri araştıracak.

Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi ve Kırıkkale Üniversitesi, ABD Tarım Bakanlığı (USDA) Tarımsal Araştırmalar Servisi’yle (ARS) ortaklaşa yürüttüğü projeyle gıdaların özel tekniklerle kontrolleri yapılacak.

TÜRKİYE’DEN DESTEK

Bir yıl sürecek çalışmada, seçilen gıdalarda bakterilerin kontrolünün sağlanması için yüksek hidrostatik basınç, radyo frekansı, organik asit ve bakteriyofaj uygulaması gibi farklı teknikler denenecek.

Ankara Veteriner Fakültesi Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muammer Göncüoğlu, çalışmayla ilgili şu bilgileri verdi: “Çalışmayla yaygın olarak tüketilen gıdaların yapısı bozulmadan, sağlık açısından güvenli hale getirebilecek yöntemin geliştirilmesi hedefleniyor. Projenin bazı aşamaları Türkiye’de, mikroorganizmaların bu gıdalardaki kontrolü çalışmaları ise Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılacak.”

25 Aralık 2015 Cuma

Diyetlerde 5N kuralı

Diyetlerde önümüzdeki yiyecekler alınır ve yerine yenileri konulur. Bunun mantığını kavrayabilirsek, neden bazı gıdaları yemeliyiz ve neden bazı gıdaları yememeliyizi iyi bilirsek, bir süre sonra kısıtlamaya gerek kalmaz. Dr. Gönül Ateşsaçan, nasıl beslenmeliyiz konusunda ‘5N’ kuralının uygulanması gerektiğini belirtti. 
Ne yediğiniz:
**Sabah hayvansal protein grubu.
**Öğlen hayvansal protein grubu.
**Akşam sebze ve karbonhidrat grubu tüketilmeli.

Nasıl pişirdiğiniz:
**Sebzeler tercihen buharda, haşlama veya fırında ızgara şeklinde pişirilebilir.
**Mümkünse et, balık ve tavuk pişerken yağ eklenmemesidir.
Ne ile birlikte yediğiniz:
**Meyveler yemekten 2 saat sonra tüketilmeli, yemeğin hemen önce ve sonrasında yenildiğinde kilo aldırır.
**Hayvansal proteinlerden et, balık ve tavuk ile, peynir, süt ve yoğurt çok sık birlikte yenilmemelidir.

Ne zaman yediğiniz:
**Sabah kahvaltısı saat en geç 9:00’da yapılmalı, akşam yemeği ise en geç yazın 8.30’a kadar yenilmelidir.
Ne kadar yediğiniz:
**Herkesin midesi kendi 2 avucu kadardır. Ana öğünde 2 avucunuz kadar ve ara öğünde 1 avucunuz kadar yemek yemeniz idealdir.

23 Aralık 2015 Çarşamba

Ayşe Arman: ‘'Hepsi toplam 140 kilo vermiş’’

Hürriyet yazarı Ayşe Arman oyuncu Ethel Mulinas kilo verme hikayesini ve Mulinas’ın yoğun bakımdayken yazdığı oyununu konuştu. İşte o yazı….

İçine hayat kaçmış bir kadın o!
Full enerji.
Girişken, sosyal, samimi, harbi, çekici, yüksek enerjili, kendine güvenli...
Hele şimdilerde, ameliyatla 166’dan 88 kiloya indi, kendine daha da güveni geldi!
Işık saçıyor, parlıyor.
Sağlık sebebiyle tüp mide ameliyatı olması gerekiyordu, oldu.
Çok mutlu.
Ethel Mulinas bir oyuncu.
Bu ameliyattan sonra yoğun bakımda, ‘Yolculuğum’ adlı bir oyun yazdı, şimdi de onu oynuyor. Hatta bugün saat 20.30’da Tiyatro Karnaval’da var, denk düşerse mutlaka izleyin.
İşin ilginç yanı, Ethel’in yazdıklarını oyunlaştıran Murat İpek ve oyunun yönetmeni Çiçek Dilligil de aynı şekilde zayıflamış. 
Hepsi toplam 140 kilo vermiş!
Şimdilik...
Devamı da gelecek...
Yaşasın Ethel! Yaşasın yaratıcı kadınlar! Murat da yaşasın!!!
Ethel, oyunun başladı. Anlatsana biraz... Nasıl bir ‘Yolculuk’ seninki?
- Oyun, benim hikâyem! Hayat yolculuğumdan bir kesit. Hayatımın en radikal kararlarından birini aldım. Tüp mide ameliyatı oldum. Bu oyunu da yoğun bakımda yazdım. Ben 166’dan 88’e indim!
Vayyyy! Çok etkileyici. Tebrik ediyorum. Peki yoğun bakımda yazmak zor olmadı mı?
- Hayır, hiç. Ben aslında çok genç yaşta tanıştım yoğun bakımla. Annem kalp krizi geçirdiğinde 13 yaşındaydım. Çok genç kaybettim annemi, derken babamı. Yoğun bakım anıları bana hep acı verdi, bu sefer farklı olmalıydı. Oldu da...

Bu oyunda kendinden yola çıkıp bütün Ethel’lere mi sesleniyorsun?
- Aynen öyle! İleri derecede obeziteyle uğraşmış, farklı şehirlerde doğmuş, farklı kültürlerde, ailelerde yetişmiş Ethel’lerin hikâyesini anlatıyorum. Bir kadının kendini yeniden sevmeyi öğrenmesi ve imkânsız gibi görüneni gerçekleştirmesi üzerine bir oyun. Kilo problemi sadece bir sembol aslında, hepimizin yaşadığı o kadar çok bağımlılık var ki. Temel sorun da ötekileştirme... Ama ben diyorum ki herkese, “Yapabilirsin, kendini yeniden yaratabilirsin!” Kendi tecrübemden dolayı buna çok inandım ve herkese bulaştırmak istiyorum. Her şey mümkün ve hiçbir şey için, kendimiz dışında engel yok!
Müthişsin! Kaç senedir 100 kilonun üzerindeydin?
- 19 yaşımdan beri. Nispeten zayıf dönemimde 110-120 arasındaydım. Hatta 110 kiloda, Vietnam dağlarında trekking yaptım. Tur rehberi, “Size bu parkur zor gelebilir” dediğinde “Dalga mı geçiyorsunuz!” dedim. Yürüyüşü en önde bitiren üç kişiden biri olmuştum. 130’lar biraz yorucuydu ama 150 ve üstünde artık şişmandım! Obez kelimesinden nefret ediyorum.

Peki nasıl oldu bu kadar kilo? 
- İlki aşk acısıyla oldu. Gerçi ben hep gürbüz bir çocuktum. Şişman değil gürbüz, arada büyük fark var! Hani beden dersinde hiç ters takla atamayan çocuklar vardır ya, onlardandım. Genç kızlığım 75 kilolarda geçti, ilk aşk acısında bir 25 aldım. Sonra annemin ölümünde bir 25 daha, babamın ölümünde bir 30 daha... Her gelen yeni acıda yüklenen kilo... Sanki yemek, asla durulmayan deli ruhuma ket vurmaktı, sanki kaderdi, sanki cezaydı, sanki ödüldü...

Arada diyet filan...
- Gitmediğim diyetisyen, yurtiçinde, dışında zayıflama kampı kalmamıştı! Çok 30 kilo verdim. 40 aldım, 40 verdim 50 aldım, 50 verdim 60 aldım... Üzerine çıktığım tartının başı döndü! Tartı dediğim kantar, 150 kiloyu geçince tartılar ölçmüyor.
Bedeninle barışık mıydın peki?
- Dışardan öyle görünüyordum. Hatta şanslıydım, yakışıklı sevgililerim oluyordu, herkes bana “Çok özgüvenlisin!” diyordu. Bugün anlıyorum ki değilmişim. Ama 120-130 kilolarda saatlerce dans ederdim. 150’leri görünce “Aaaa şişmanım ben galiba” dedim, oysa morbid obezdim! Ve 140 kilo sonrası, benim için aslında, hayatı severken ölüme koşmaktı. İçin coşku doluyken, ruhun dans edip koşarken, adım atamamaktı. Aynaya bakıp yüzünü özlemekti. İnsanın kendi yüzünü özlemesi çok fena! Kendi yüzüne yabancılaşması çok acı! Seni suçlayan bakışlardı... Yediğin her lokmanın sayılmasıydı. Uçakta kemeri bağlayamamak, sevdiklerini sıkıştırmamak için ayrı oturmaktı... Ne kadar başarılı olursan ol, hep eksik olmaktı bu kadar fazlalığınla. Kocaman cüssenle görünmemekti... Özgüvenli olduğunu söyleseler ve sen öyle sansan da, olamamaktı... En sevdiklerinin bakışındaki acıydı...

Yemek için yaşamayı bıraktım

Engel yok diyorsun yani...
- Evet, engel yok... Engel sadece kendimiziz... Ama yapabilirsin, kendini yeniden yaratabilirsin. Kendini daha çok sevebilirsin. Hayatımda iki radikal karar var benim. Biri, ekonomi okuyup üzerine MBA yaptıktan sonra oyuncu olmaya karar vermem, 28 yaşında yeniden öğrenci oldum, canım hocam Haldun Dormen’in desteği sonsuzdur, şan ve oyunculuk eğitimi aldım. İkincisi de bu ameliyatı olmaya karar vermem. İnsan kendini yeniden yaratabilirmiş, anlatmak istediğim: Yapabilirsin! 

Peki ruhun kilosu?
- O yok işte! Ruhun ne kilosu ne yaşı ne dini ne de cinsiyeti var! Ruh muzip... En azından benim ruhum öyle. Muzip, çocuksu, aşka âşık, çılgın ama ait olduğu bedeni arıyordu... Ve buldu...
Yazdıklarını oyunlaştıran Murat İpek ve sahneye koyan yönetmen Çiçek Dilligil de aynı yöntemle kilo vermiş. Toplamda kaç kilo gitti üçünüzden?
- Tam tamına 140 kilo! Daha da vereceğiz... Bu vesileyle her sahneyi nakış nakış işleyen canım yönetmenim Çiçek Dilligil ve hikâyemi muhteşem bir şekilde oyunlaştıran Murat’a teşekkür ediyorum. Bir de ameliyatımı başarıyla gerçekleştiren canım hocama. En güzeli de şu; ben artık yemek için yaşamayı bıraktım. Ben umut oldum. Buz oldum eridim, su oldum, aktım hayatıma yeniden... 

Hayatında ne tür değişiklikler oldu?
- Küllerimden doğdum... Yüzüme kavuştum, o çok özlediğim ellerimle yeniden buluştum. İlk kez büyük beden olmayan mağazadan kıyafet alınca gözyaşlarıyla tezgâhtara sarıldım, öptüm onu! Eskiden hayal edemeyeceğim kıyafetleri giymeye başladım. İnsanların alaycı bakışları beğeniye dönüştü. Gerçi şanslı mıydım neydim, şeytan tüyü derler ya o galiba, her kiloda peşimde adamlar vardı! Şişmansever adamlar hep beni buldu. Büyükada’da düello yaptılar benim için. Annem, “Ah bu şişko halinle ne yapıyorsun adamlara!” der, şaşırırdı. Ama şimdi ben, beğendiğim adama daha özgüvenle yaklaşabiliyorum, sadece seçilen değil seçen olmak müthiş! 62 bedenden 46’ya indim, şimdilik, daha da ineceğim. En garibi ayakkabı numaram iki numara küçüldü. Bütün koltuklar, sandalyeler büyüdü. Artık sandalye kırmadığım gibi kalçalarım kenarına değip ağrımıyor. Uçakta kemer bağlanıyor! İlk bağlandığında ve ek kemer istemediğimde çok ağladım, yanımdaki yakışıklı adam, “Neyiniz var? Sevgilinizden mi ayrıldınız!” dedi, “Yok, kemer bağlandı!” dedim...

Bel bölgesindeki yağlardan kurtulmanın yolları

Bel bölgesindeki yağlarından yakınanlar için, bel yağlarından kurtulmanın 10 etkili yolu....

1.Ödem ve şişkinlik yapan yiyeceklerden uzak durun
2.İşlenmiş tahıllar, margarinler, bitkisel yağlar, soya ve mısırdan kaçının.
3.Karın bölgenizi sıkılaştırın
Göbek ve bel çevrenizi sıkılaştırmanın en iyi yolu plank yapmaktır. Yere uzanın, kollarınızı dirseklerinize kadar yere yaslayıp ayak parmaklarınızın üstünde dengede durun. Vücudunuzu omuzlarınızdan topuklarınıza düz bir çizgide tutmaya çalışın. İşte bu kadar!
4.Doğal beslenmeye çalışın
Bütün sebze meyvelerinizi organik ürün satan dükkanlardan alamazsanız bile, en az tarım ilacı kullanan güvenilir yerlerden alışveriş yapmaya çalışın.
Elma, kereviz, kırmızı kapya biber, şeftali, çilek, ıspanak, nektarin, üzüm, fasülye, marul, salatalık, yaban mersini ve patates daha az tarım ilacına maruz kalan sebze ve meyvelerdir. Bu yiyecekleri tüketmeye özen gösterin. Tahıllar her ne kadar iyi besin kaynakları olsalar da, fazlalıkları bel çevrenizde birikiyor olabilir. O yüzden günlük tahıl tüketiminizi 1- 2 porsiyon tahılla sınırlayın
5.Süt ürünleri ne kadar yararlı?
Birçok insanın, özellikle inek sütüne karşı intoleransı vardır. Fakat bunu fark etmeden süt tüketmeye devam ederler. İnek sütü hazımsızlık , şişkinlik ve kabızlık yapabilir. Bunun yerine ev yapımı hindistan sütü tüketmeye çalışın. Hem günlük süt ihtiyacınızı karşılayacak, hem de bel çevresinde fark edilir bir incelme yaratacaktır.
6.Yedikleriniz ne yiyor?
Biliyoruz, Türkiye şartlarında doğal besin bulmak zor, doğal beslenen hayvan da. Ancak bitkilerle beslenen hayvanların etinde, yararlı yağlardan olan ve vücuttaki zararlı yağların yakımını hızlandıran Omega 3 ve CLA (conjugated linoleic acid) bulunmaktadır. Yani kasabınızdan mutlaka doğal bitkilerle beslenen hayvan etini istemeyi unutmayın. Ayrıca aklınızda olsun; dana eti yerine hormon verilemediği için kuzu etini, tavuk yerine ise çok daha sağlıklı olan ve eti hormon tutmadığı iddia edilen hindi etini tercih edebilirsiniz.
7.Bol bol su için
Yeterli su tüketimi, vücudunuzun ihtiyaç duyduğu dengeyi kurarak, özellikle bel çevrenizde yağ yakımını hızlandırır.
8.Toksin içmeyi bırakın
Hazır içeceklerin birçoğu yüksek miktarda şeker, yapay tatlandırıcı ya da glikoz şurubu içerir. Bütün bunlar bel çevresinde yağlanmaya sebep olur.
9.Organik işlenmemiş Hindistan cevizi yağına sofranızda yer açın
Hindistan Cevizi yağının ne kadar faydalı olduğu düne kadar ülkemizde bilinmese de, artık yavaş yavaş hayatımızda hak ettiği yeri almaya başladı. Her konuda mucize kabul edilen Hindistan cevizi yağı, metabolizmayı hızlandıran ender gıdalardan. Bu da doğal olarak vücudumuzdaki yağ yakılışını hızlandırır.
10.Stresi hayatınızdan uzak tutun!
Stresin hayatımızdaki olumsuz etkilerini hep dinleriz. Bel çevresinde yoğunlaşan dirençli yağ oluşumunun da doğrudan stresle alakalı olduğunu biliyor muydunuz? İster bir yoga sınıfına kaydolun, ister kendinize iyi bir psikolog bulun ya da çevrenizdekilere hayır demeyi ve eleştirilere kulak asmamayı öğrenin. Hayat kaliteniz artarken bel çevrenizdeki yağların azaldığını fark edeceksiniz.

En sağlıklı 10 besin

Her gün bir başka yiyeceğin ne kadar 'mucizevi' olduğunu okuyoruz. İngiliz internet sitesi Daily Mail tüm yiyecekler içinde sağlığa en faydalı 10 besini ve faydalarını anlattı. İşte o besinler...

LİMON
Bir limonda günlük almanız gereken C vitamini miktarının yüzde 100'ünden fazlası var. Ayrıca limon iyi kolesterolü yükseltiyor ve kemikleri güçlendiriyor. İçindeki flavanoidlerin kanser 
hücrelerinin büyümesini engelliyor ve vücutta iltihap oluşmasını önlüyor.
BROKOLİ
Brokoli ise adını fazla duymadığımız bir vitaminin kaynağı: K vitamini. Ayrıca günlük almanız gereken C vitamininin yüzde 200'ünü karşılıyor. Bu da ikisi de kemik gelişimin çok faydalı.
Ayrıca brokolide de kanser hücrelerini uzaklaştıran özellikler var.
BİTTER ÇİKOLATA
Sıra geldi herkesin en sevdiği maddeye. Bitter çikolatanın birçok faydası zaten biliniyor ama kan basıncını yani tansiyonu düşürüyor ve içindeki flavanoidler kalp damar hastalıklarına karşı 
koruyucu rol oynuyor. Anti oksidanlar ise kötü kolesterolü önlüyor, iyi kolesterolü yükseltiyor.
PATATES
Bir kırmızı patateste 66 mikrogram, hücre geliştirici folat var. Bu madde ayrıca brokoli ve ıspanakda da bulunuyor. Bir tatlı patateste ise kanser savaşçısı ve bağışıklık sistemi 
güçlendirici A vitamini var. Bu miktar günlük almanız gereken A vitaminini karşılıyor.
SOMON
Omega-3 bakımından en zengin balık olan somonun bu özelliği depresyon, kalp hastalıkları ve kanseri önlemeye yardımcı. Bir porsiyon somon ile günlük niasin ihtriyacınızın yüzde 50'sini 
karşılayabilirsiniz. Niasin eksikliğinin Alzheimer hastalığı ve hafıza kaybının nedenleri arasında olduğu düşünülüyor.
AVOKADO
Avokado da kolesterolü yüzde 22 oranında düşürdüğü söylenen bir meyven. Ayrıca bol lif ve folat bulunuyor. Bu da kalp damar hastalıkları riskini düşürüyor.
CEVİZ
Somon gibi ceviz de bir omega 3 kaynağı. Kolesterolü düşürmeye yardımcı ceviz ayrıca ülkemizde bol bol yetişiyor. Güneş ışınlarının zararlı etkilerine karşı da koruyan ceviz kanserle 
savaşmaya yardımcı.
SARIMSAK
Bizim yemeklerimizin yine vazgeçilmezlerinden biri sarımsak içinde E.coli bakterisi ve başka bazı bakterilerin gelişimini engelleyen besinlerden bir tanesi.
ISPANAK
Lutein ve zeaksantin içeren ıspanağın içindeki bu maddeler hem bağışıklık sistemini güçlendiriyor hem de gözlere faydalı birer antioksidanlar. Ayrıca kanser savaşçısı besinler arasında başı çektiği düşünülüyor.
FASULYE
Haftada 4 kere baklagillerden tüketmek kalp hastalığı riskini yüzde 22 azaltıyor. Ayrıca meme kanserini de önlemeye yardımcı.

8 ayda 80 kilo verdi, arkadaşları bile tanıyamadı!

163 kiloya çıkınca bir anda diyete başlayarak sekiz ayda 80 kilo veren şahsı, arkadaşları bile tanıyamadı.

Sekiz ayda seksen kilo vererek inanılmaz değişime uğrayan Sivaslı şoförü, son halini gören arkadaşları bile tanıyamadı. Sivas’ta özel bir şirkette şoför olarak çalışan Murat Selvili, ağırlığı 163 kiloya çıkınca, kendi hazırladığı diyetle sekiz ayda seksen kilo vermeyi başardı. Selvili, 2014 Ocak ayında başladığı diyetle Ağustos ayında 163 kilodan 83 kiloya düştü.

Murat Selvili sekiz ayda seksen kiloyu nasıl verdiğini anlatırken, isteyen herkesin kilo verebileceğin vurgusunu yaptı. Selvili, fazla kilonun baş belası olduğunu ve rahat hareket edilmediğini söylerken aslında kilosu ile bir sorunu olmadığını ve halinden memnun olduğunu söylerek bir anda diyet yapma kararı aldığını ekledi.

Murat Selvili, insanın başaramayacağı bir şeyin olmadığını söyleyerek diyet sürecinde spor yaptığını ve yemek saatlerini dikkat ettiğini belirterek bu şekilde kolaylıkla kilo verildiğini gördüğünü anlattı. Kış ayında başladığı diyete rağmen sporunu ve yürüyüşü bırakmadığını söyleyen Selvili, kilo vermek isteyenin önce bu kararı vermesi ve yemesine içmesine dikkat etmesi gerektiğini belirtti.

ARKADAŞLARI BİLE TANIYAMADI

Sekiz ayda 80 kilo vererek büyük bir değişime uğrayan Murat Selvili, birçok arkadaşının kendisini tanıyamadığını söyleyerek inandırmak için kimliğini göstermek zorunda kaldığını anlattı. Nasıl kilo verdiğini soranlara ise kendi uyguladığı diyeti söyledikten sonra bir doktora gitmelerini tavsiye ettiğini söyleyen Selvili “Bu diyet ben de yaradı ama başkasında faydalı olur mu bilemem” diye ekledi.

NASIL KİLO VERDİ?

Murat Selvili, 80 kilo verdiren diyetini özetlerken hergün şekersiz kahve içmiş ve şekerden ekmekten uzak durmuş. Selvili, akşam yemeği yerine nar ile yoğurdu karıştırıp yediğini, daha çok salata ve sebze yemeklerini tercih ettiğin söyledi. Murat Selvili, son olarak diyette kendini fazla sıkmadığını et, balık ve tavuk yerken ekmeksiz yiyerek bu şekilde kilo verdiğini söyledi.

22 Aralık 2015 Salı

Yüksek tansiyona DASH diyeti

Yüksek tansiyonu dengelemek için yapılan DASH diyeti ağız sağlığına iyi geliyor.

Journal of the American Geriatrics Society tarafından yapılan araştırmada, kalp sağlığına iyi gelen besinleri tüketerek yapılan diyetlerin ağız sağlığına da iyi geldiği belirlendi. Uzmanlar bu noktada DASH (Dietary Approaches to Stop Hypertension) diyetine dikkat çekti. Yüksek tansiyonu dengelemek için yapılan DASH diyetinin vücudumuza daha birçok faydasının olduğunu saptadıklarını belirten araştırmacılar, bu yöntemin ağız sağlığını da koruduğunu kaydetti.

20 YIL TAKİP EDİLDİLER

Uzmanlar araştırmaları kapsamında yaşları 47 ile 90 arasında değişen 533 erkeği inceledi. Uzmanlar erkek denekleri 20 yıllık bir dönem içinde her üç yılda bir düzenli olarak takip etti. Üç yılda bir gerçekleştirilen ağız kontrollerinde de deneklerin, dişlerini kaybetmesine neden olan kök çürüklerine bakıldı.

ÇÜRÜK İHTİMALİ YÜZDE 30 AZALIYOR

Bu kapsamda tahıllı, az şekerli, bol sebze-meyveli, az yağlı ve diyet lifli gıdaları yani DASH diyetinde de tavsiye edilen gıdaları tüketenlerin ağız sağlıklarının diğerlerine oranla çok daha iyi olduğu görüldü. Uzmanlar, DASH diyetine benzer şekilde beslenen erkeklerin diş köklerinde çürük çıkma ihtimalinin diğerlerine oranla yüzde 30 daha az olduğunu saptadı.

KÖTÜ NEFESİN SEBEBİ DİŞ ETİ HASTALIKLARI

Diş Hekimi Pertev Kökdemir de DASH diyetini öneriyor. DASH diyetinin ağız ve diş sağlığını korumaya yardımcı olduğunu belirtiyor. Kökdemir; “Vücudumuzun diğer kısımlarının sağlığı gibi ağız sağlığımızda iyi beslenmeye bağlıdır. Ağzımız kötü beslenmeye çok duyarlıdır. Erken diş kayıpları ile diş eti hastalıkları, kötü bir nefese neden olur. Birçok beslenme bozukluğu vücudun diğer bölgelerinden önce ağzı etkiler” diyor.

TAHIL VE PROTEİN AĞIRLIKLI BESLENMELİYİZ

Diş Hekimi Pertev Kökdemir, “Fermente olabilen karbonhidratlar, bakteriler ile beraber çalışarak çürük oluşumunu başlatır ve dişlere zarar verir. Bu nedenle karbonhidrattan uzak, genel olarak tahıllara dayalı bir beslenmeyi tercih etmeliyiz. Ayrıca beslenmemiz peynir, yoğurt, et, yumurta, baklagiller ve kuruyemişler gibi proteinleri de içermelidir. Yağlar ve şekerleri az tüketmeye özen göstermeliyiz. Çürükten korunmak için bakteriler tarafından üretilen asitlerin minimumda tutulması gerekir” diyerek DASH diyetine benzer bir sağlıklı beslenme stilini öneriyor.

Yılbaşı gecesi beslenmeye dikkat!

Yılbaşı gecesi beslenmeyle ilgili uzmanlar çeşitli uyarılarda ve önerilerde bulunuyor. Yılbaşı gecesi bilinçsiz yiyecek ve içecek tüketiminin sağlığa zararlı olabileceğini belirten Eniyihekim.com üyesi Diyetisyen Tuğçe Sert, yılbaşı gecesinin ertesi günü de iyi beslenmeye özen gösterilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Sözcü'de yer alan habere göre; Sağlıklı bir yılbaşı sofrası, yemek sonrası atıştırmalıklar ve içecek tüketimiyle ilgili açıklamalarda bulunan Eniyihekim.com üyesi Diyetisyen Tuğçe Sert, yılbaşı gecesinin ertesi günü de iyi ve sağlıklı beslenilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Tuz tüketimine dikkat edilmelidir. Tuz tüketimi ile yüksek tansiyon arasında yakın bir ilişki vardır. Ayrıca fazla tuz tüketimi idrarla kalsiyum atılmasını artırarak kemiklerden kalsiyum kaybına neden olmaktadır. Tuz tüketimini azaltmak için; lezzetine bakılmadan yemeklere ilave tuz eklenilmemelidir. Tuz içeriği düşük besinler tüketilmelidir. Sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır.
Diyetisyen Sert; yeni bir yılı kutlamak için bir araya geldiğimiz yılbaşı gecesinin genellikle geç saatlere kadar devam ettiğine, dışarıda veya evde sevdiklerimizle geçirdiğimiz kutlamalarda tüketilen yiyeceklerin miktar ve kalori açısından diğer günlere göre daha fazla olduğuna değinirken yılda bir defa böyle bir gece kutluyoruz düşüncesiyle, yiyeceklere kendimizi fazla kaptırmamamız gerektiğini dile getiriyor.
Evde kutlama yapacak olanlara daha sağlıklı alternatifler hazırlayabilmeleri için önerilerde bulunan Tuğçe Sert; yağsız yoğurtla hazırlanabilecek mezeler, çeşitli salatalar, haşlanmış sebze tabağı, ızgara et veya ızgara hindi eti gibi alternatifler sunuyor. Bunun dışında güzel bir çorbanın başlangıç için uygun olabileceğine ancak çorba veya pilav varsa ekmek tüketmemeye özen gösterilmesi gerektiğine değiniyor.
Çocuklarınız için de kendiniz için de evde sağlıklı atıştırmalık bulundurmak önemli. Küçükler abur cubur diye söylenmeye başladıklarında hemen önlerine sürebileceğiniz taze meyveler ya da o meyvelerden kendinizin elde edeceği meyveli dondurma gibi atıştırmalıklar harika olabilir! Bunun için bazı meyveleri dondurulmuş halde buzlukta saklayabilirsiniz. Böylece hem çocuklarınızın hem de sizin eliniz hemen bir paket cipse uzanmaz.

Yemek sonrası atıştırmalıkların çeşidine ve miktarına dikkat

Yemek sonrası tatlı tercihinin; sütlü, meyveli veya dondurmalı bir tatlıdan yana olmasını tavsiye eden Diyetisyen Tuğçe Sert; tatlı yerine meyve tüketimini de öneriyor. En önemli nokta olarak; tatlı veya meyve tüketiminin yemekten 1,5 – 2 saat sonra olması gerektiğine dikkat çekiyor. Diyetisyen Tuğçe Sert; özellikle kuruyemiş yemek isteyenlerin 6-7 adet çiğ badem, çiğ fındık, 3 tüm ceviz, 6-7 adet fıstık, 1 avuç çekirdek ve leblebiden oluşan küçük bir kâse oluşturarak gece boyunca tüketilebileceklerini belirtiyor.
Dışarıda kutlama yapacakların, istedikleri her seçeneğe ulaşmada biraz zorluk yaşayabileceğinin altını çizen Sert; menüden daha sağlıklı besin tercihleri yapabilmesi için alternatif önerilerde bulunuyor. Örneğin; çok yağlı, kızartılmış, kremalı, mayonezli yemek ve meze tercihlerinin yerine ızgara yapılmış bir et çeşidi, yanına daha düşük kalorili mezelerden tercih edilmesinin faydalı olacağını belirtiyor.
Asitli içecekler Asitli içecekler mine tabakasını yumuşatıyor ve içerdikleri aşırı miktarda şeker nedeniyle ağız içinde çürük oluşumu için en uygun şartları sağlıyor. Bu nedenle asitli içecekler yerine asitsiz ve şeker ilavesiz meyve suları veya süt benzeri doğal içecekler tercih edilmeli.

İçecek miktarına dikkat edin!

Gazlı içecekler, meyve suları gibi hazır içeceklerin şeker oranının oldukça yüksek olduğunu belirten Tuğçe Sert; bu tarz içeceklerin light olanlarının tercih edilmesi gerektiğini söylüyor. Tüketebilecek en güzel içeceğin ise; limonlu bir soda olduğu yönünde görüşlerini paylaşıyor.
beslenme

Yılbaşından sonraki gün hafif beslenmeye ve bol hareket etmeye özen gösterin

Güzel geçen bir gecenin ardından, kahvaltıda hafif bir şeyler tüketmenin sindirimin düzenlenmesine yardımcı olacağına yönelik açıklamalarda bulunan Diyetisyen Tuğçe Sert; “Örneğin; yoğurdun içine yulaf, elma ve tarçın katabilirsiniz. Yağsız, tam buğday ekmeğine yapılmış bir tost, yanında yeşil çay tercih edebilirsiniz. Öğle ve akşam yemeğinde salata veya haşlanmış sebze gibi hafif yiyecekler tüketebilirsiniz. Gün boyunca 2-2,5 litre su ve 2 fincan yeşil çay tüketmeyi ihmal etmeyin. Beslenmenin yanında 1 saatlik yürüyüşte bir gece önceki kaçamakları hafifletecektir” diyerek yılbaşı gecesinin ertesi günündeki beslenmeye de dikkat edilmesi gerektiğine yönelik paylaşımlarda bulunuyor.