21 Mart 2015 Cumartesi

Beş gün ye, iki gün yanında yat!

Sabah belki bir yulaf peltesi, akşam da bir elmanın yanına bir dilim kepek ekmeği, bir lokma peynir... Kulağa nasıl geliyor? İngiliz doktor Michael Mosley’nin keşfi ‘5:2’ diyeti, haftanın iki gününü tam da böyle geçirmemizi istiyor. Sorduğumuz uzmanlarsa ‘Aman dikkat’ diyor!


“Onda kendimi gördüm.” Her şey, aklından bu cümleyi geçirmesiyle başladı. Tam da, 73 yaşındaki obez babasının diyabet nedeniyle hayatını kaybettiği gündü... Michael Mosley, bir doktor. Birçoğumuz onu BBC’de hazırladığı sağlık belgeselleriyle tanıyoruz. Ya da geçen sene yayımlanan ‘Haftada İki Gün Yeter!’ adlı kitabıyla.

Kendisi hiçbir zaman sağlıksız biri olmadığını söylüyor. Üstelik 84 kiloda olduğu, poğaça yanaklı, hafif göbekli zamanlarında bile... Ama sonra kendindeki diyabet riskini fark edip, bedenine daha iyi bakmaya karar verdi. Ona beş ayda 10 kilo kaybettiren şey, mucidi olduğu açlık diyetiydi. Bu diyette erkekler haftada iki gün 600, kadınlarsa 500 kalori alıyor. Geri kalan günlerdeyse her iki cins de canı neyi, ne kadar istiyorsa yiyor. Halihazırda İngiltere’de uygulanan en popüler diyet olan bu yöntemin kısa adı: ‘5:2.’

Bu diyeti, diğerlerinden ayıran, sadece zayıflamayı vaat etmiyor oluşu. Mosley, açlığın, alzheimer’ı da önlediği iddiasında. Ayrıca kötü kolesterolü, tansiyonu ve kalp hastalıklarını da...

Yaza hazırlandığımız şu günlerde yeniden gündeme gelen bu meşhur diyeti uzmanlara sorduk. Kalori kısıtlamasının, alzheimer ve demans gibi hastalıkların gelişimini önleyeceğiyle ilgili çalışmalar söz konusu. Ancak beslenme uzmanları bu diyetin, kalıcı kilo kaybı vaat etmeyeceği görüşünde. Tüm uzmanların ortak fikriyse şu: “Diyetin uzun vadedeki etkileri henüz bilinmiyor, temkinli olun.”

VERİLEN KİLOLAR KALICI OLMAZ  

Nurgül Yılmaz diyet yapanlara da danışmanlık yapan bir klinik psikolog. Açlığa dayanma bireyden bireye farklılıklar gösterse de Yılmaz’a göre stres, huzursuzluk, çabuk öfkelenme, alınma, dikkat toplama güçlüğü, sabırsızlık ve sakarlık gibi davranışlar hepimiz için kaçınılmaz.

Yılmaz, açlığa dayanmak iradeyi dışlayan bir yaklaşım olduğu için insanların zorlandığını söylüyor. Üstelik, genetik yapıya, metabolizmaya, yaşa, cinsiyete, kişilik özelliklerine ve beslenme alışkanlıklarına bakılmadan yapılan ortak bir program söz konusu. Böyle bir durumda da zaten verilen kiloların kalıcı olması mümkün değil.

KARACİĞER VE BÖBREKLERE DİKKAT

Danıştığım bir diğer isim beslenme ve diyet uzmanı Dilara Koçak. Ona göre her şeyden önce uyguladığımız diyete ömür boyu devam edip edemeyeceğimizi düşünmemiz gerekiyor. Düşük kalorili, yüksek proteinli bir diyet, bir ay için kulağa şahane çözüm gibi gelebilir. Ancak üç yıl boyunca bu düzende olmak kişinin karaciğer ve böbrek hasarıyla metabolik hızını ne hale getirecek? Soru(n) tam da bu.

Koçak, özellikle hamile ve emziren kadınlar, sporcular, çocuklar, gençler ve bunun yanı sıra ilaç kullanan diyabet hastalarını uyarıyor: “İki günlük açlık döneminde enerji düşüklüğü, baş ağrısı, konsantrasyon güçlüğü, baş dönmeleri, kan şekeri ve tansiyonda düzensizlikler yaşanabiliyor. Tavsiyem, bedenen ve ruhen mutlu hissetmek için ölçülü beslenin, hareketinizi arttırın ve metabolizmanızı bozmayın.”

AZ KALORİ ALZHEIMER VE DEMANSI ÖNLEYEBİLİR

Söze, 5:2’de açlığın değil, 500-600 kalorilik bir diyetin söz konusu olduğuyla başlayan Liv Hospital Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Nebil Yıldız, aralıklı düşük kalorili beslenmenin obezlerde, diyabetli hastalarda ve kalp-damar hastalarında yararlı olduğu yönünde çalışmalar olduğunu anlatıyor. Ancak Yıldız’a göre bu konularda yeni çalışmalara ihtiyaç var. Türkiye Alzheimer Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Haşmet Hanağası da uzun yıllar boyunca izlenen maymunlarda kalori kısıtlaması yapıldığında hipertansiyon, diyabet gibi pek çok sistemik hastalığın yanı sıra zihinsel bozulma riskinde de azalma gözlemlendiğini anlatıyor. Hanağası, kalori kısıtlamasının alzheimer ve demansı önlediğini gösteren çalışmalar olduğunu da söylüyor.

BU DİYET FARELERİN ÖMRÜNÜ UZATMIŞ  

Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü kurucusu Prof. Dr. İsmail Tufan da Andrews Gerontoloji Araştırma Merkezi’nin fareler üzerinde yaptığı uzun soluklu bir araştırmadan söz ediyor. 5:2 modeli uygulanan fare, diğer fareye göre bir yıl daha uzun yaşamış. Bu süreçte kalori kısıtlamasının aynı zamanda kalp rahatsızlıkları, diyabet gibi kısmen beslenmeye bağlı hastalıkların riskini azaltabileceği de kanıtlanmış.

KALPTEN GÖTÜREBİLİR

“Açlık diyeti, kişiyi sağlıklı beslenmeye özendirmez.” İç Hastalıkları ve Obezite Uzmanı Ayça Kaya’nın ‘5:2’ye ilk yorumu bu. Kişi, istediği her şeyin yenildiği günlerde, kızartma yiyecek, baklava yiyecek ama diğer günler aç gezecek. Bu aslında, bir tür bulimik yeme davranışını kişiye özendirmek anlamına geliyor. Sağlıklı yiyeceklerin seçildiği sağlıklı yeme davranışının oluşmasını da engelliyor. Kaya’ya göre bu şekilde bir beslenme uzun vadede birçok rahatsızlığa da sebebiyet verir, kalpte ritm problemlerine bağlı ani ölümler bile olabilir. (İpek İzci / Hürriyet)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder