Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanılığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Erol, ekmekteki tuz oranını yüzde 2'den yüzde 1,5'e düşürdüklerini, hedeflerinin oranı yüzde 1'e indirmek olduğunu bildirdi. Erol, "Peynirle ilgili bir çalışma yapıyoruz. Farklı peynir tiplerine göre tuz oranını yüzde 12 ile yüzde 40 arasında azaltacağız" diye konuştu.
Hürriyet'in haberine göre; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanılığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Erol, ekmekteki tuz oranını yüzde 2'den yüzde 1,5'e düşürdüklerini, hedeflerinin oranı yüzde 1'e indirmek olduğunu bildirdi. Erol, düzenlediği basın toplantısında, 2014 yılı başından beri kamuoyunu bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirdiklerini , güvenilir gıda arzını her şeyin üstünde tuttuklarını, bugüne kadar 233 firmaya ait 445 ürünü taklit veya tağşiş yaptığı gerekçesiyle kamuoyu ile paylaştıklarını ifade etti. Piyasaya arz edilmiş ürünlerin denetimini yapmadıklarının, çiftlikten tarlaya kadar gelen süreci denetlediklerini belirten Erol, bu yılın ilk 10 ayında 480 bin denetim faaliyeti gerçekleştirdiklerini, uluslararası kriterlere göre analiz yapılan laboratuvarlarının olduğunu vurguladı.
OBEZİTE SORUNUMUZ VAR
Türk halkının genel olarak tuz ve şekeri yüksek oranda tüketen bir toplum olduğunu dile getiren Erol, 40 yaş üstündeki insanların çoğunda yüksek tansiyon yada obezite sorunu olduğunu kaydetti. Erol, bunun için çeşitli düzenlemeler yaptıklarını dile getirerek, "Ekmekteki tuz oranını yüzde 2'den yüzde 1,5'e çektik. Birden bire çok yüksek oranlarda tuzu indirdiğimizde insanlar bunu ikame etmek için daha çok tuz ekiyorlar. O yüzden bu düzenlemeleri kademeli şekilde yapıyoruz. Hedefimiz ekmekteki tuz oranını yüzde 1'e indirmek. Peynirle ilgili bir çalışma yapıyoruz. Farklı peynir tiplerine göre tuz oranını yüzde 12 ile yüzde 40 arasında azaltacağız" diye konuştu.
DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Kamuoyunda kanatlı eti ile ilgili çok fazla yanlış bilginin yayıldığına dikkati çeken Erol, kanatlı sektöründe tavuk üretilmesinde ve yetiştirilmesinde hiçbir şekilde hormon kullanılmadığını ifade etti. Erol, hormonların çok pahalı preparatlar olduğunu, bunların belli hastalıkların tedavisinde kullanıldığını söyledi. Vatandaşların piliç eti tüketiminden hormon kullanıldığı gerekçesiyle uzaklaştığını ifade eden Erol, böyle bir durumun sözkonusu olmadığını, Türkiye'de çok yüksek teknoloji ile üretim yapıldığını bildirdi. Erol, tavuk etinde herhangi bir genetik değişimin de söz konusu olmadığının altını çizerek, "Bu üretim gelişmiş ülkelerde nasıl uygulanıyorsa Türkiye'de de çok yüksek teknoloji ile uygulanıyor" dedi. Hayvanlarda antibiyotik kullanımında da çok hassas olduklarını bildiren Erol, antibiyotiklerin gelişmeyi artırıcı olarak kullanılmasına izin verilmediğini, sektörde tedavi edici amaçla kullanıldığını, içinde antibiyotik bulunan bir yumurta veya etin piyasaya arzının yasak olduğunu vurguladı. Türkiye'nin bu konu ile ilgili ciddi ihracatı olduğunun altını çizen Erol, bu şartları sağlamadan ihracatın mümkün olamayacağını ifade etti.
TAMAMEN ZARARLI OLMASI ALGISI DOĞRU DEĞİL
Katkı maddelerinin tamamen zararlı gibi algılanmasının çok yanlış olduğunu, zararlı katkı maddelerinin kullanımında da çeşitli düzenlemeler yaptıklarını dile getiren Erol, örneğin, standart ekmekte 17 katkı maddesinin kullanımını kaldırdıklarını hatırlattı. Çiğköfte gibi bazı gıdalarda da sitrik asit gibi organik asitler kullanıldığını hatırlatan Erol, dönerde çin tuzu, nitrit tuzu gibi bir madde kullanılmasına da ihtiyaç olmadığını bu sebeple bu ürünlerde söz konusu katkı maddelerinin kullanımına son verdiklerini anlattı.
AMACIMIZ UZUN VADEDE KALICI OLMAK
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Erol, köy tavuğu ile entegre tesislerde üretilen tavukların pişme sürelerinin ve tatlarının farklı olmasına ilişkin bir soruya "Entegre tesislerde üretilen hayvanlar yaklaşık 6 hafta içerisinde kesim ağırlığı olan 2-2,5 kilograma gelir. Günlük ihtiyaç duyduğu bütün vitamin, mineral ve yemler hesap edilerek beslenme optimize edilmiştir, Hareket ise minimalize edilir. Et tazedir. Bir kuzu eti ile yaşlı bir koç eti yumuşaklık açısından bir mi olur? Olmaz. Kanatlı etini de öyle düşünebiliriz. Hayvanlar yaşlandıkça kaslar daha sertleşir. Sertleşme yaş ile ve hareket yoğunluğu ile ilgili. Doğal ortamda yetişen bir hayvanla kültürel olarak yetiştirilen hayvanın etinin aynı yumuşaklıkta olması beklenemez" yanıtını verdi. Erol, Rusya'ya kanatlı eti ile süt ve süt ürünleri ihracatına ilişkin bir soruyu da yanıtlayarak, Rusya'ya 1 milyon tonun üzerinde bitkisel ürün ve önemli miktarda su ürünleri ihraç ettiklerinin altını çizdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder