30 Aralık 2016 Cuma

Yılbaşına özel çay tarifi: Noel çayı

Çay genellikle kahvaltı sofrasında ya da yemekten sonra içilir. Ama çay seven toplumlarda her vesileyle çay içilebilir. Yılbaşı gecesi de çay içilebilir örneğin. 
İşte bu da yılbaşına özel çay tarifi: Noel çayı

2 adet demlik çay: Sindirime iyi gelir
Çeyrek elma: Kanser düşmanı
Bir avuç kuşburnu: C vitamini deposu
Karabiber: Yağ hücrelerini azaltır
3-5 karanfil: Solunum hastalıklarına iyi gelir
2 dilim limon: C vitamini deposu
Damak tadınıza göre bal: Enerji verir

28 Aralık 2016 Çarşamba

Ev yoğurdunun 9 faydası var

Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Öçal, katkı maddesi karıştırılmayan ev yoğurdunun içerdiği kalsiyum, protein ve yararlı bakteriler nedeniyle sofralardan eksik edilmemesi gerektiğini belirtti.

Yetişkinlerin günde bir kase, çocukların da günde en az 6 kaşık ev yoğurdu tüketmeleri gerektiğini vurgulayan Öçal, ev yoğurdunun 9 faydasını sıraladı:
1- Ev yoğurdu, hazır yoğurtlara göre daha çok probiyotik içeriyor. Bu sayede bağırsak hareketleri düzene giriyor, kabızlık, ishal, hazımsızlık gibi sıkıntıları önlüyor.
2- İçerdiği kalsiyum sayesinde karın bölgesinde oluşan yağlanmayı azaltıyor.
3- Düzenli tüketilmesi durumunda yüksek tansiyon riskini azaltıyor.
4- Bağışıklık sistemini destekleyen, hastalık ve enfeksiyonlarla savaşan T hücrelerinin güçlenmesini sağlıyor.
5- İçerdiği kalsiyum sayesinde çocuklarda diş ve kemik oluşumunu destekliyor. Yetişkinlerde ise kemik erimesini önlüyor.
6- Kaymaksız tüketilen ev yoğurdu kolesterolün düşürülmesine destek oluyor.
7- İçerdiği yararlı bakteriler, ciltte oluşan sivilce ve kızarıklıklara iyi geliyor.
8- Bol proteinli yapısı, egzersiz sonrası yıpranan kasları onarıyor.
9- Kan şekerinin dengelenmesini sağlıyor. Böylece tatlı yeme isteğini azaltıyor.

27 Aralık 2016 Salı

Yılbaşı yemeği için 6 altın öneri

Zengin sofraların kurulduğu yılbaşı gecesi doğru besin tercihi yaparak ve porsiyon kontrolü sağlayarak yeni yıla sağlıklı girmek mümkün. Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Merve Gülünay, sağlıklı yılbaşı sofrası önerilerinde bulundu. Birçok kişi yılbaşı gecesi daha fazla kalori alacağını düşünerek gün içinde kendini aç bırakma eğilimindedir. Oysa bu durum metabolizmayı daha fazla kalori almaya yönlendirir. Bunun nedeni ise uzun süreli açlıkların kan şekeri dengesini bozarak, yemeği fazla ve hızlı tüketmeye yönlendirmesidir. Gülünay, uzun süre aç kalan vücudun yenilenleri yağ olarak depoladığına dikkat çekerek, yılbaşı gecesi için sağlıklı beslenme önerilerini sıraladı.

1- İyi bir kahvaltı
Gece uyku süresince yaşanan açlık nedeniyle metabolizma yavaşlar. Metabolizmayı ateşlemenin yolu iyi bir kahvaltıdan geçer. Bu yüzden mutlaka güne kahvaltıyla başlamak ön koşuldur. Her zaman olduğu gibi yılın son gününde de güne yumurta, peynir ve bol yeşillik içeren bir kahvaltı ile merhaba denmelidir.
2- Besinler azar azar tüketilmeli
Mide problemleri nedeniyle yılbaşı gecesi bir hastanenin acil bölümünde geçirilmek istenmiyorsa, besinler gece boyunca yavaş yavaş ve azar azar tüketilmelidir. Fazla miktarda besin tüketimi, hızlı biçimde büyük lokmalarla beslenmek hem midenin doygunluk hissi sinyalinin verememesinden dolayı daha çok kalori alınmasına sebep olacak hem de tansiyon ve kalp gibi problemleri beraberinde getirecektir. Hazımsızlık ve şişkinlik gibi problemlere yol açacak bu durumu önlemek adına yemek yavaş yavaş yenmeli ve iyi çiğnenerek sindirim artırılmalıdır.
öne çıkanlar
3- Saat planlaması yapın
Gün içinde kahvaltıdan başlanarak ana ve ara öğün şeklinde beslenmeye özen gösterilmelidir. Akşam hindi, dana gibi et grubu tüketilecekse, iyi bir kahvaltının ardından öğle yemeğinde sebze, salata, yoğurt gibi besinler tercih edilmelidir. Öğle yemeğinden sonra ufak bir ara öğün yapmak akşam yenilecek yılbaşı yemeği öncesi kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olacaktır. Yemek sonrası meyve ve tatlı gibi öğünler tercih edileceği için karbonhidrat tüketimi gün içinde azaltılmalıdır. Yılbaşı yemeğinin saatini çok geç saatlere bırakmamaya özen gösterilmelidir. Atıştırmalıkların da saat ayarlaması planlanabilir. Kilo almamak ve mide problemi yaşamamak adına yatmadan 2.5-3 saat önce besin tüketmenin bitmesine özen gösterilmelidir.

4- Sofrada yeşillik bulundurun
Yılbaşı sofralarının vazgeçilmezi olan et grubunun sindirimi yavaş ve zordur. Hindi her ne kadar az yağlı bir et olsa da yanında mutlaka lifli besinlere yer vermek sindirimi kolaylaştırır. Bol miktarda yeşil yapraklı sebze tüketmek hem vitamin ve mineral açısından zengin bir beslenme sağlar hem de lif içeriğiyle sindirim problemi yaşanmasını engeller.
5- Kuruyemiş ve meyveye dikkat
Yılbaşı yemeklerinin sonrasında kuruyemiş ve meyve tüketimi vazgeçilmezler arasında yer alır. Ancak bu iki grup için de porsiyon kontrolü çok önemlidir. Kuruyemiş yüksek miktarda yağ içerdiği için miktara dikkat edilmelidir. 8-10 adet fındık, badem, fıstık ya da 2 tam cevizin 1 tatlı kaşığı zeytinyağına eş değer olduğunu düşünüldüğünde; kuruyemişi kase kase yemek yerine ufak miktarlarda tüketmek önemlidir. Meyve kan şekerini hızlı yükselten bir “şeker bombası” olduğu için tabakla ölçülebilecek yüksek miktarda değil, 1-2 porsiyon şeklinde tüketilmesi gerekmektedir.
6- Meze olarak yoğurtlu besinler tercih edilmeli
Meze seçiminizi mayonez gibi soslu olanlar yerine, yoğurtlu olanlardan tercih edilmelidir. Salam, sosis gibi sakatat etlerle yapılmış mezeler yerine, yeşil yapraklı olanlara ağırlık verilmelidir. Çok yağlı ve kızartma türü olan mezelerden kaçınılmalıdır. Hazırlanan mezelerden tabağa ufak bir kaşıkla her çeşitten az miktarda alınması hem tadımlık hem de doyumluk bir keyif yaşanmasına yardımcı olacaktır.
Yeni yılın ilk gününe öneri
1- Mümkün olduğunca erken kalkın.
2- Bol miktarda su içmeyi unutmayın.
3- Vücuttaki ödemi atmak adına bitki çayları, maydanoz, biberiye, kekik gibi besin ve baharatlara beslenmenizde yer verin.
4- Açık havada 1-1,5 saat kadar yürüyün.
5- Kafein sebebiyle kahve tüketiminizi sınırlandırın.
6- Ağır ve yağlı bir kahvaltı yapmaktan kaçının.
7- Bol miktarda C vitamini içeren yeşil yapraklı sebze tüketin.
8- Geç uyanmanız sebebiyle öğle yemeğini atlamayın. Akşam yemeğinden önce mutlaka süt grubu besinler ve meyvelerle bir ara öğün yapın.
cnntürk

26 Aralık 2016 Pazartesi

Balkabağı bağırsak tembelliğinin düşmanı

Balkabağını bağırsaklar için tam bir şifa deposu. Hem tok tutan hem de cilde iyi gelen balkabağının bağırsak tembelliği yaşayanlar için önemli bir destek olduğu belirtildi.

Kışın turuncu şifa deposu balkabağı bağışıklık sistemini güçlendiriyor, bağırsak hareketlerini hızlandırıyor, tok tutuyor ve cilde iyi geliyor. Posadan zengin bir kaynak olduğundan püresi veya çorbası uzun süre tok kalmanızı sağlarken; bağırsak tembelliği yaşayan kişilerde soruna yardımcı oluyor.

24 Aralık 2016 Cumartesi

Fit olmanızı sağlayacak 12 Yol

1- Kahve yerine her gün bir büyük bardak su içerek güne başlayın. Uyanır uyanmaz su içmek, metabolizmanızın hızlanmasına yardımcı olacaktır.​

Uyandıktan sonra sadece 10 dakika güneşi selamlayarak esneme hareketleri yapın. Bu esneme hareketleri gün boyunca yoğun iş temponızda pozitif ve relax olmanızı destekleyecektir.
2- ​Eğer işiniz evinize yakın ise mümkün olduğunca işe yürüyerek ya da bisikletle gidin. Eğer işe bisikletle ya da yürüyerek gitmeniz imkansız ise bu eylemi hafta sonu gerçekleştirin.
Haftada bir gün kendinize egzersiz günü belirleyin. İster sahilde koşun ister bisiklete binin ya da dağ yürüyüşü yapın ama mümkün oldukça hareket etmeyi ihmal etmeyin.

3 - Sporunuzu bitirmeye başladığınız son saatler kendinizi daha fazla zorlayın. Daha çok ağırlık kaldırmaya ya da bisiklete binmeye devam edin.
İnternetten ya da telefonla yemek siparişi vermek veya mutfak alışverişi yapmak yerine spor ayakkabılarınızı giyin ve yürüyerek ya da bisikletinize binerek istediklerinizi almaya gidin. Böylece hem hareket etmiş olacaksınız hem de torbaları taşırken kol kaslarınızı geliştirmiş olacaksınız.
4 - Yaptığınız sporu mümkün olduğunca daha çok arttırın ve bir önceki egzersizlerinize göre daha zorlayıcı egzersizler yapmaya çalışın.

Oturduğunuz apartmanda ya da metroda asansör veya yürüyen merdiven yerine merdivenleri kullanın.
5- Çocuklarınız hareketli ve enerji sarf ettikleri oyunlar oynarken onları izlemek yerine siz de oyuna katın. Hem çocuklarınızla daha çok şey paylaşmış olur hem daha çok hareket etmiş olursunuz.
Yemekten sonra televizyonun karşısına geçip film izlemek yerine dışarı çıkıp yürüyün.
6- Ayda bir kere farklı bir egzersiz sınıfına katılın. Bu, her zaman yaptığınız sporun tekdüzeliğinin verdiği halsizliği ve bitkinliği ortadan kaldıracaktır.
Sevdiğiniz ve yapmaktan zevk aldığınız bir spor dalına yönelin. Böylece sporun verdiği yorgunluğu görmezden gelirsiniz. (Instyle)

22 Aralık 2016 Perşembe

Et mi tok tutar bakliyat mı?

Bakliyat, her gün soframızda olması gerekli temel besin maddesi gruplarından biridir. Bir gün çorbası, bir gün yemeğini yiyebilir, nohut, fasulye, mercimek çeşitlerini deneyebiliriz. Yeşili, sarısı, beneklisi, siyahı, beyazı fark etmez hepsi yararlıdır. 

Yakınlarda yapılan bir araştırma bakliyatın et kadar doyurucu olduğunu ve tok tuttuğunu gösterdi. Minesota üniversitesi doktorları, iki gruptan birine etten yapılmış rulo köfte, diğerine aynı kaloride nohut/fasulye karışımı rulo köfte yedirdiler. Her iki köftenin de yağ miktarının ve ağırlığının aynı olmasına dikkat ettiler. Etten yapılmış rulo köftenin bir porsiyonu 26 gram protein 3 gram lif lif ihtiva ederken fasülye-nohut köftesi 17 gram protein, 12 gram lif ihtiva ediyor. Katılımcıların yemekten ne kadar sonra acıktıklarına ve bir sonraki yemekte ne kadar yediklerine bakıldı ve bakliyat köftelerinin etle eşik doygunluk verdiği tespit edildi.
Bir başka çalışmada araştırmacılar 43 katılımcıya et yemekleri, bakliyat yemekleri ve yeşil sebze ağırlıklı düşük proteinli yemekler yedirdikten sonra doyma ve tatmin derecelerini ölçtüler. Bakliyat ve yeşillik yiyenlerin en az et yiyenler kadar doyduğu ve daha iyi tatmin olduğu görüldü.
Bitkisel gıdaların uzun süre tok tutmasının nedeninin içeriğindeki lif (fiber) olduğu düşünülüyor. Bildiğiniz gibi kırmızı ette hiç lif bulunmuyor ve başta kalın bağırsak kanseri ve kalp krizi olmak üzere pek çok hastalığı tetikleyebiliyor. Et yemeden doymam diyenlere duyurulur.
(Cnnturk.com / Murat Kınıkoğlu)

21 Aralık 2016 Çarşamba

Kolesterol düşmanı 13 besin

Tüm dünyada ölümle sonuçlanan hastalıkların başında kalp damar hastalıkları geliyor. Kalp hastalıklarında yüksek kolesterol, riski çok daha fazla artırıyor. Kalp damar hastalığı riski olanlar ya da hastalar için hayati önem taşıyan doğru beslenme biçimini Diyetisyen Emre Uzun anlattı.

Baklagil, avokado, badem, yağlı balık gibi 13 besin kolesterolün baş düşmanı. Diyetisyen Emre Uzun, yediklerinizin kolesterol üstünde büyük bir etkisi olduğunu ifade etti ve kolesterolünüzü düşürecek ve diğer hastalıkların da riskini azaltacak 13 besini açıkladı.
Bitkisel Protein Kaynağı ‘'Baklagiller''
Baklagiller fasülye, bezelye ve mercimekgilleri içinde bulunduran büyük bir gruptur. Yüksek miktarlarda lif, mineraller ve iyi oranda protein içerirler. Diyetinizde bulunan işlenmiş et ve tahıl grubunu baklagillerle değiştirmeniz kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltmaya yardımcı olur. Yapılan araştırmalarla baklagil tüketmeyenlere oranla günde yarım kap (118 ml) baklagil tüketiminin LDL kolesterolü düşürücü etkisi bulunduğu ortaya konulmuştur. Ayrıca kolestrolü ortalama olarak 6.6 mg/dl kadar düşürdüğü de belirlenmiştir. Baklagiller (bezelye, fasülye ve mercimekgiller gibi) LDL kolestrolü düşürmede etkili olup ayrıca iyi bir bitkisel protein kaynağıdır.
Kolesterol Düşmanı ‘'Avokado ‘'
Avokado besin açısından yoğun meyvelerdir. Tekli doymamış yağ asitleri ve lif açısından zengindir ve LDL'yi düşürüp HDL'yi yükseltir. Klinik çalışmalar da avokadonun kolesterol düşürücü etkisini destekler niteliktedir. LDL kolesterolü yüksek olan obez ve fazla kilolu yetişkinlerle yapılan bir çalışmada, günde 1 adet avokado yiyen bireylerde yemeyenlere göre LDL kolesterolün düştüğü gözlemlenmiştir. Yapılan 10 araştırmada, avokadonun diğer yağlara göre daha düşük oranda total kolesterol, LDL ve trigliserit içerdiği bulunmuştur. Avokado tekli doymamış yağ asitleri ve lif içerdiği için kalp sağlığı açısından önemli bir besin olup kolesterol düşürücü etkisi bulunmaktadır.
Magnezyum Deposu ‘'Yağlı tohumlar, Badem ve Ceviz''
Yağlı tohumlar da besin açısından yoğun gıdalardandır. Özellikle tekli doymamış yağ asitleri açısından zengindirler. Aynı zamanda çoklu doymamış yağ asitlerinden olan bitkisel kaynaklı omega 3 bakımından da zengindir. Protein içeriği olan yağlı tohumlar, kan basıncını ayarlamaya yardımcı olmaktadır. Yağlı tohumların içeriğinde bulunan fitosterol, kolesterolün düşürülmesinde etkilidir. Mikrobesin ögelerinden olan kalsiyum, magnezyum ve potasyum da yağlı tohumların içinde bulunmaktadır. Bu minerallerin kolesterolü düşürücü ve kan basıncını dengeleyici özellikleri kalp sağlığını korumaya yardımcı olur. Yapılan 25 çalışmada, günde 2-3 porsiyon yağlı tohum yemenin LDL kolesterolünü ortalama 10.2 mg/dl kadar düşürdüğü gözlemlenmiştir. Günde 1 porsiyon yenen yağlı tohum yüzde 28 oranında ölümcül ve ölümcül olmayan kalp hastalıklarını ve LDL kolesterolünü azaltmaktadır. Yağlı tohumlar düşük kolesterollü yağlar, lifler ve minerallerden zengindir ve bu özelliğiyle kalp hastalığı riskini azaltır.
Kalp dostu ‘'Yağlı balık''
Uskumru, somon ve alabalık gibi yağlı balıklar uzun zincirli yağ asitlerinden yani omega-3'ten zengin en iyi kaynaklardır. Omega-3, HDL kolesterolü arttırır, enfeksiyonu ve felç riskini azaltarak kalp sağlığını korumaya yardımcı olur. Kızarmış balık tüketimi olan kişilerde, metabolik sendrom gelişme riski, kan basıncı yükselmesi ve HDL kolesterol (iyi kolesterol) seviyesinin düşme riski fazladır. Yapılan araştırmalara göre haftada en az bir kere tonbalığı, fırın ya da haşlama balık tüketen kişilerde felç geçirme riski yüzde 27 daha düşüktür. Uzmanlara göre en sağlıklı balık tüketme şekli fırın, ızgara, haşlama ya da çiğ tüketimdir. Kızarmış balık tüketmek ise kalp hastalıkları ve felç riskini arttırır.
Lif zengini “Yulaf ve arpa”
Yapılan araştırmalar, tam tahıllı ürünlerin kalp hastalıkları riskini azalttığını gösterir. Günlük 3 porsiyon tam tahıllı besin tüketildiğinde kalp hastalıkları ve felç riski yüzde 20 oranında azalır. Yulafın içeriğinde bulunan beta-glukan içeriğinden dolayı kolesterolü düşürmede etkilidir. Arpa ise yulaf gibi beta-glukandan zengin olup LDL kolesterolü düşürmede etkilidir.
Lezzetli savunucular “Meyveler”
Sağlıklı bir kalp için meyveler mükemmel kaynaklardır. Birçok meyve çözünür lif içerdiğinden dolayı kolesterolü düşürmede etkilidir. Elma, üzüm, turunçgiller ve çilekte bulunan pektin, kolesterolü düşürmede yüzde 10 oranında etkilidir. Meyveler aynı zamanda biyoaktif özelliklerinden dolayı antioksidan ve antinflamatuar özelliklere sayesinde kalp hastalıklarından ve diğer hastalıklardan korunmaya yardımcı olurlar. Böğürtlen cinsi ve üzüm gibi meyveler tüketmek ise HDL kolesterolü yükseltirken LDL kolesterolü azaltır. İçerdikleri antioksidan ve lifler sayesinde kolesterolü düşürür ve kalp hastalıklarını önlerler.
Hem tatlı hem sağlıklı “Çikolata”
Kakao, bitter çikolatanın ana içeriğidir. Bitter çikolata ve kakao, LDL kolesterolü düşürmede en etkili besin kaynaklarındandır. Yapılan araştırmalar günde iki defa kakaolu içecek tüketmenin LDL kolesterolünü düşürdüğünü ve HDL kolesterolünü ise artırdığını göstermiştir. Fakat çikolata tüketirken içeriğindeki şeker göz ardı edilmemelidir. Çünkü şeker kalp hastalıkları riskini artırır. Çikolata tüketirken bitter olanı seçmeye dikkat edilmelidir.
Kan basıncına “Sarımsak”
Yüzyıllar boyunca içeriğinde bulunan allicin sayesinde sağlık açısından en etkili besinlerden biri olan sarımsak, yüksek kan basıncını düşürür. Fakat etkisinin görülmesi için çok fazla tüketilmesi gereken sarımsağın supleman olarak takviye edilmesi uzmanlar tarafından tavsiye edilir.
Kalp savunucusu “Soya”
Soya içerikli besinlerin de kalp sağlığı üzerinden yadsınamaz bir etkisi vardır. Yapılan çalışmalar, soya içerikli besinlerin özellikle de soya fasulyesinin yüksek kolesterolü olan hastalarda kalp hastalıkları riskini azalttığını göstermiştir.
Mutfağın baş tacı “Sebzeler”
Sağlıklı bir kalp için sebzeler önemli bir rol oynamaktadır. Sebzeler liften ve antioksidandan zengin kaloriden düşük besinlerdir. Özellikle patlıcan, bamya, havuç ve patates gibi sebzeler pektin bakımından zenginlerdir ve kalp hastalıkları riskini azaltmada önemli rol oynarlar.
Özellikle koyu yeşil yapraklı sebzeler de kalbin dostudur. Karalahana ve ıspanak gibi sebzeler lutein ve diğer karotenoidleri içermektedir. Bu da kalp hastalıkları riskini azaltmaktadır. Aynı zamanda koyu yeşil yapraklı sebzeler safra asitlerine bağlanarak vücudun daha fazla kolesterol atmasını sağlarlar ve kolesterol seviyesini düşürürler.
Çay
Kahvaltının vazgeçilmesi, yemek sonrasının olmazsa olmazı çayın da kolesterolü düşürücü etkisi olduğunu biliyor muydunuz? Sadece yeşil çay değil, siyah ve beyaz çay da içerdikleri kateşinler sayesinde kalp sağlığı üzerinde etkilidir. Kan basıncı için önemli olan nitrik oksidi aktive etmeye yardım eder. Aynı zamanda kolesterol üretimini ve emilimini azaltarak kanın pıhtılaşmasını engeller. İçeriğinde bulunan kuarsetin ise enfeksiyonu azaltarak kan damar fonksiyonunu geliştirir. Çay tüketimi kolesterol seviyelerini düşürürken kalp hastalıkları riskini azaltır.
Felç riskine “Saf zeytinyağı”
Bazen salatanın üzerinde bazen en lezzetli yemeklerin içinde karşımıza çıkan zeytinyağı Akdeniz diyetinin vazgeçilmezi olduğu kadar kalp sağlığının da en önemli koruyucusudur. Yapılan araştırmalar günde 4 yemek kaşığı saf zeytinyağı tüketen kişilerin, diğerlerine göre kalp krizi ve felç geçirme risklerinin yüzde 30 azaldığını ortaya koymuştur. Zeytinyağı tekli doymamış yağ asitlerinden zengin bir kaynaktır ve HDL kolesterolü yükseltici LDL kolesterolü düşürücü etkisi bulunur. Aynı zamanda polifenol kaynağıdır, enfeksiyon azaltıcı etkisiyle kalp hastalıkları riskini düşürür.
Keçiboynuzu
Keçiboynuzu antioksidan özelliği ile kış aylarında hastalıklara karşı immün sistemi destekleyici etkiye sahiptir. Keçiboynuzu karbonhidrat, lif ve mineraller açısından zengindir. Keçiboynuzu içeriğinin LDL seviyesini (kötü kolesterol) azaltıcı ve HDL kolesterol seviyesini normal değerler arasında kalmasını sağlar. Sözcü

18 Aralık 2016 Pazar

Metabolizmayı hızlandırmanın10 püf noktası!

Kış mevsiminde birçok insanın ortak sorunu, kilo almak. Bunun önemli nedeni ise metabolizma hızının düşmesi. Dolayısıyla kışın ideal kiloda kalmanın yolu öncelikle metabolizma hızını artırmaktan geçiyor.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Güneş, kış mevsiminde metabolizmayı hızlandırmanın püf noktalarını anlattı:
1- Uyandıktan 1 saat sonra kahvaltı edin: Hızlı bir metabolizma için düzenli beslenmek ilk kurallardan birini oluşturuyor. Uyandıktan sonra 1 saat içinde kahvaltı ederek metabolizma hızınızı yüzde 30 oranında artırabilirsiniz. Kahvaltıda yağlı gıdalardan ve şekerli besinlerden uzak durmanız gerektiğini unutmayın. Kahvaltınızın dengeli ve doyurucu olması için protein (yumurta, peynir, süt), kaliteli karbonhidrat (tam tahıllı ürünleri, yulaf) mevsim yeşillikleri ve mevsim meyveleri içermesi gerekiyor.
2- Ara öğünleri asla atlamayın: Metabolizma hızının azalmasının en büyük sebeplerinden biri de, düzensiz beslenme alışkanlığı. Özellikle ana öğünleri (kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği) düzenli olarak tüketmek, besinlerin vücutta yağ olarak depolanmasının önüne geçiyor. İki ana öğünün arasında 4-5 saat gibi zaman dilimi olmasına da özen gösterin.
3- Günde 10 bardak su için: Havaların soğumasıyla birlikte unutmaya başladığınız su ihtiyacınızı yeniden hatırlayın. Vücudunuzun yüzde 70’ni oluşturan suyu günde 10 bardak içmeniz metabolizma hızınızı arttırarak, aldığınız enerjinin vücutta yağ olarak depolanmasını engelleyecektir.
4- 1 fincan tarçınlı, limonlu zencefil çayı: Zencefil ve tarçın vücut sıcaklığını yükselterek metabolizma hızını arttırıyor. Bunların yanına bir de C vitamininden zengin olan limonu eklediğinizde hem metabolizmanızı hızlandırmış hem de bağışıklık sisteminizi güçlendirmiş olacaksınız. 1 büyük bardak kaynamış suya 1 dilim taze zencefil, 1 tane çubuk tarçın, 2 dilim limon ilave edip,karışımı10 dakika kadar demlenmeye bırakarak çayınızı hazırlayabilirsiniz. Çayınızı tatlandırmak isterseniz 1 çay kaşığı kadar üzüm pekmezi ilave edebilirsiniz.
5- Şekerli gıdalar ve hamur işlerine ambargo koyun: Yaşadığınız açlık krizlerinde belki de ilk aklınıza gelen şekerli gıdalar ve hamur işleri oluyor. Ancak unutmayın ki karbonhidrat içerikleri ve kalori yükleri yüksek olan bu besinlerin tamamına yakını vücudunuzda yağ olarak depolanıyor. Aralarda yaşanan açlıklarda bu besinler yerine mevsim meyvelerinden 1 porsiyon (1 orta boy elma veya portakal veya 1 tane kivi vb.) seçmeniz kilo kontrolünü sağlamayı kolaylaştırır.
6- Yeşil yapraklı sebzeler sofraya: Değişen hava koşullarına uyum sağlamak için vücut direncinizi arttırmanız gerekiyor. C vitamini vücut direncinizin artmasında ve güçlü bir bağışıklık sistemiyle vücut ısınızın korunmasında en önemli vitaminlerden biri. Bunun için de C vitamininden zengin olan, ıspanak,pazı, brokoli ve karnabahar gibi yeşil yapraklı sebze yemeklerini hafta da en az 3-4 kere tüketin. Yeşil yapraklı sebzelerin yanında C vitamininden zengin olan turunçgillerin tüketimi de bağışıklık sistemini destekliyor. Her gün 1 adet portakal veya greyfurt yemek de vücut direncinizi arttırmanın bir diğer yolunu oluşturuyor.
7- Badem yemekten korkmayın: Riboflavin, magnezyum, bakır ve yağ asidinden zengin olan bademin sindirilmesi için vücudun daha fazla enerji harcaması gerekiyor. Bunun sonucunda metabolizma hızınız artıyor. Badem ayrıca midede kalış süresi de uzun olması nedeniyle kendinizi daha uzun süre tok hissetmenizi sağlıyor. Tüm bu özelliklerini düşündüğümüzde günlük 8-10 tane kadar çiğ badem metabolizma hızlandırıcı ve tok tutucu bir ara öğün olacaktır.
8- Günde 1 fincan yeşil çay: Yeşil çayın içerisinde bulunan kafein ve ‘epiogallocatechin-3-gallat’ adındaki bileşen sinir sistemi ile beyni etkileyerek kalp atış hızını ve metabolizmayı hızlandırıyor. İçerisindeki polinefol bileşenleri de iştahın baskılanmasına yardımcı oluyor. Ancak yeşil çayın bu etkileri için onu doğru demlemek gerekiyor. Yeşil çayı kesinlikle kaynatmayın. Bir kupa kaynamış suyu ocaktan aldıktan sonra içine 1 çay kaşığı kadar yeşil çay ilave edip 3-4 dakika kadar demleyin, ardından süzün. Sonrasında çayınızı isterseniz soğuk isterseniz sıcak olarak içebilirsiniz.
9- Tadına bakmadan tuz ilave etmeyin: Tuzda bulunan sodyumun fazla alımı vücudunuzun su tutmasına, bunun sonucunda da ödem yapmasına neden oluyor. Sonuç; kendinizi, özellikle sabahları uyandığınızda şişkin ve kilolu hissetmek. Günlük tuz tüketiminizi 5 gram ( 1 çay kaşığı) ile sınırlandırmaya özen gösterin.
10- Fiziksel aktivitelere devam: Havaların soğuması spora ara vermeniz için bir neden olmasın. Eğer herhangi bir spor dalıyla ilgilenmiyorsanız günlük 30-40 dakikalık yürüyüşler yaparak harcadığınız enerjiyi arttırabilirsiniz. Böylelikle yavaşlayan metabolizma hızınızın da dengesini sağlamış olursunuz. ntvmsnc

12 Aralık 2016 Pazartesi

Kilo aldıysanız bu hastalıklara dikkat

Kilo almak herkesin kabusudur ancak her zaman yediğiniz çikolatalar bu durumun sorumlusu değildir. Bölgesel ya da ani kilo artışları, uzun dönemde verilmeyen kilolar pek çok hastalığın  habercisi olabilir.

1- İnsülin Direnci

Karın bölgesi yağlanmaları aslında diyabet habercisi olabilir. Obezite ya da aşırı şişmanlık kişide insülin direnci oluşmasına neden olur. İnsülin direnci hem kilo vermeyi zorlaştırır hem de tip 2 diyabet hastalığına davetiye

2-  Polikistik Over

Bel ve basen bölgesinde artan kiloların nedeni polikistik over sendromu olabilir. Hastalığın en sık görülen belirtileri arasında yer alan kilo almak ve bölgesel kilo verememek bir işaret olmalı ve mutlaka doktor kontrolüne gidilmeli.

3- D Vitamini Eksikliği

Sereserpe uzanarak kilo vermenin mümkün olduğunun kanıtı D vitamini eksikliğidir. D vitamini eksikliği kilo vermeyi engelleyebilir. Eksikliği gidermek için güneşe çıkmak veya bol bol güneşlenmek gerekir.